Yeni Açılım başladığında, DEM’in kıdemli İmralı heyeti üyesi Ahmet Türk şöyle demişti: “Irak ve Suriye Kürtleriyle görüştüm. Irak Kürtleri de Suriye Kürtleri de tıpkı Osmanlı’daki gibi, Türklerle birlikte yaşamak istiyor.”
O zaman TV yayınında sormuştum: Peki İstanbul Kürtleri ne istiyor? Acaba İstanbul Kürtleri, aşiret ilişkilerinin belirleyici olduğu Barzani ve Talabani Kürtleriyle, daha önemlisi Osmanlı’daki gibi, birlikte yaşamak istiyor mu?
Mesele Kürt sayısı ise İstanbul dünyanın en büyük Kürt şehridir ve biz İstanbul Kürtlerinin görüşü Irak ve Suriye Kürtlerinin görüşünden daha önemsiz değildir!
Siyasi parti değil aşiret örgütü
Irak Kürtleri, ağırlıkla Erbil merkezli KDP ve Süleymaniye merkezli KYB partilerinin etrafında örgütleniyor. Bu iki örgüt, uzun yıllar çatıştı. ABD iki örgütü zorla barıştırıp, Irak’ın kuzeyinde bu iki örgütün birlikte yöneteceği bir özerk devlet kurdu. Örgüt ya da parti diyoruz ama aslında KDP ve KYB bir siyasi partiden çok bir aile partisi ve aşiret örgütlenmesidir. KDP Barzanilerin, KYB de Talabanilerin örgütüdür.
KYB’nin lideri Bafel Talabani, partinin eski eş başkanı olan kuzeni Lahur Talabani ve kardeşlerini bir çatışmanın ardından tutukladı. Olay KYB içinde bir kuzen kavgası, aile içi güç mücadelesi, hatta darbe içinde darbe olarak nitelenebilir. Çünkü:
KYB lideri Celal Talabani ölünce, karısı Hero Talabani partinin geleceği için bir düzenleme yapmıştı. Hero Talabani, KYB’nin kurucu lideri İbrahim Ahmed’in kızıydı ve bu nedenle etkili bir isimdi. Partiyi babası kurmuştu, kocası da uzun yıllar yönetmişti. Hatta en sonunda Celal Talabani, Irak cumhurbaşkanı da olmuştu. Çünkü ABD’nin Lübnanlaştırdığı Irak’ta cumhurbaşkanı Kürt, başbakan Şii, meclis başkanı da Sünni olacaktı. (Bahçeli’nin önerisini anımsayınız.)
Bacanak cumhurbaşkanları
Celal Talabani ölünce, Hero Talabani, şartları gözeterek, KYB’ye eş başkanlık sistemi getirdi. Celal ve Hero Talabani’nin oğlu olarak Bafel Talabani ile kuzeni Lahur Talabani KYB’nin eş başkanları oldular. Ancak Bafel Talabani eş başkanlar içinde daha güçlü durumdaydı. Çünkü Bafel’in karısı hem teyzesinin kızı hem de Irak Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid’in kızıydı.
Somutlayayım: İbrahim Ahmed, Barzanilerden kopup KYB’yi kurduktan sonra, kızlarından Hero’yu Celal Talabani ile, kızlarından Şanaz’ı da Abdüllatif Reşid’le evlendirdi. Böylece Celal Talabani ve Abdüllatif Reşid bacanak oldu. Celal Talabani ölünce, sırasıyla Fuad Masum ve Behram Salih cumhurbaşkanı oldular, onları bacanağı Abdüllatif Reşid izledi. Bacanak cumhurbaşkanlarından birinin oğlu ile diğerinin kızını evlendirdiler.
İşte Bafel Talabani bu iki gücü birden kullanarak, kuzeni olan eş başkanı Lahur Talabani’yi tasfiye etti. Lahur Talabani de KYB içindeki muhalifleri toplayarak Halk Cephesi kurdu. Bu güç mücadelesi en sonunda silahlı bir çatışmaya dönüşmüş oldu.
KDP-KYB-PKK güç mücadelesi
KYB’nin Irak Kürdistanı Yönetimindeki (IKY) ortağı ama aynı zamanda rakibi olan KDP ise Bafel ile Lahur Talabaniler arasında dört yıldır süren bu “aile içi güç mücadelesini” kendi hakimiyetini artırmanın fırsatı olarak görüyor.
Öte yandan Barzaniler, ağırlıkla KYB bölgesinde bulunan PKK’den de rahatsızlar. Çünkü Barzani aşireti, Irak Kürdistanı’nın tek hakimi olabilmek için fırsat buldukça PKK’yi sıkıştırmaya çalışıyordu. KDP karşısında geçen yıllar içinde gücü azalan KYB ise PKK’yi destekleyerek denge kurmaya çalışıyordu. İşte Öcalan’ın “düzenlenmeden” sızdırılmış 21 Nisan ve 30 Mayıs tarihli İmralı notlarında Barzani için kullandığı çok ağır sözler de bu güç mücadelesi nedeniyleydi.
Nasıl yaşamalı?
Görüleceği üzere aileler, aşiretler arası güç mücadelesi yaşanıyor Kuzey Irak’ta. Barzaniler ile PKK’nin güç mücadelesi Suriye’de de sürüyor, şimdilik uzlaştılar.
Peki 100 yıldır iyi kötü demokrasi yaşayan Türkiye Kürt’ü, Barzani ve Talabanilerin bu aşiret ilişkileriyle birlikte yaşamak ister mi?
Tamam, ne yazık ki Mustafa Kemal’in devrimci cumhuriyeti ilerletilemedi, toprak ağalarıyla uzlaşan yeni egemen sınıf yoksul Kürt köylüsünü Kürt ağaların siyasi desteğine karşılık sattı, tamam Türkiye’nin Atlantik sürecinde demokrasisi ağır yara aldı, tamam bu süreçte iş Kürtleri inkâr etmeye kadar vardı, tamam Türkiye siyasal İslamcılığın baskısı altında ama herşeye rağmen Türkiye güneyindeki aşiret ilişkilerinin 100 yıl ilerisinde.
O nedenle Osmanlıdaki gibi yaşamayı değil, devrimci cumhuriyetin işaret ettiği çağdaş uygarlığı hedefliyoruz biz; İstanbul Kürt’ü olarak, Kürt kökenli Türkler olarak, etnik kimliği Türk, Kürt, Laz, Çerkes olup de ulusal kimliği Türk olanlar olarak…
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
25 Ağustos 2025