Posts Tagged Komisyon
İmralı ısrarının nedeni
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 22/11/2025
İş öyle bir noktaya getirildi ki TBMM Komisyonu İmralı’ya gitmezse, sanki süreç duracak! Öyle ki MHP lideri Bahçeli, “Komisyon İmralı’ya gitmezse, ben giderim” diyerek Komisyon’a rest bile çekti.
Peki Komisyon’un neden ille de İmralı’ya gitmesi isteniyor? Komisyon’un İmralı’da Öcalan’la görüşmesinden ne umuluyor?
Komisyon’daki DEM periyodik olarak Öcalan’la zaten görüşüyor ve onun görüşlerini kamuoyuna açıklıyor. Devlet görevlileri Öcalan’la zaten görüşüyor ve içeriğini saraya aktarıyor. Dolayısıyla Öcalan’ın görüşleri hakkında taraflar bilgi sahibi. Hatta Öcalan’ın görüşleri telekonferans yoluyla Kandil’e bile ulaştırılıyor.
O zaman bu ısrar neden? CHP’nin ve Komisyon’da bulunan birer üyeli partilerin mi Öcalan tarafından bilgilendirilmesini istiyorlar? Elbette hayır. TBMM Komisyonu’nu Öcalan’ın ayağına götürerek, “kurucu önder” payesi verdikleri Öcalan’ı, “meşru siyasi aktör” mertebesine yükseltmek istiyorlar.
AKP-MHP-DEM Komisyonu
TBMM Komisyonu’nun İmralı’ya gidip gitmemeyi konuşacağı ve oylayacağı oturumu kapalı yapması bile çok şey anlatıyor. Milletin Meclisinin Komisyonu, milletten gizleyerek, kapalı oturumda İmralı’ya gitmeyi ele aldı ve kabul etti.
51 üyeli Komisyon’un karar alabilmesi için, CHP’nin talebiyle kabul edilen nitelikli oy, yani 31 oy gerekiyor. Ki o zaman da CHP’ye nitelikli oy konusunun bir şey çözemeyeceğini anlatmaya çalıştık. AKP’nin 22, DEM’in 5 ve MHP’nin 4 oyu var ve 31 ediyor. Yani istedikleri her kararı alabilecek durumdalar. Öyle de oldu ve AKP-MHP-DEM, Öcalan’a gitmekte ittifak etti.
Açılımın asıl amacı
CHP İmralı’ya gitmeme kararı aldı. Kapalı toplanma kararı aldığı için Komisyon toplantısına da katılmadı.
CHP’nin bu kararı doğru ama eksik. Çünkü CHP, hatalı bir kararla, kendisine darbe yapanların komisyonuna girerek, yeni açılıma “kısmi meşruiyet” verdi.
Israrla belirttik, bu komisyon bir AKP-MHP-DEM projesidir. CHP’yi komisyona meşruiyet sağlaması için istiyorlardı. Yoksa CHP’nin görüşlerinden yararlanmak ya da demokrasinin gereği diye değildi.
Kaldı ki ortada bir demokrasi projesi zaten yoktu. İktidar, düne kadar TBMM’den atılmasını istediği, terörist dediği DEM’lilerle, Öcalan’la ve PKK’yle açılımı, birbirini bütünleyen, ikisi iç biri dış üç nedenle istiyordu:
1) CHP ile DEM’in belediye seçiminde yaptığı ittifakın tekrarlanmasını önlemek. 2) Erdoğan’ın dördüncü kez Cumhurbaşkanı olabilmesi için DEM’in oyuna ihtiyacı var. DEM’siz bir yeni anayasa mümkün değil çünkü. 3) Esad’ın devrilmesi sonrasında ABD Suriye’yi şekillendirme üzerinden Ortadoğu’da yeni bir düzen kurmaya çalışıyor. Ankara bundan pay kapma peşinde.
Kimlik siyasetlerine karşıyım ama daha iyi anlatabilmek için belirteyim: “Etnik kimliği Kürt, ulusal kimliği Türk olarak” ya da “Kürt kökenli Türk olarak” veya “Kürt alt kimlikli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak” ya da “Türkiye Kürt’ü olarak” aylardır anlatmaya çalışıyorum: 23 yıldır her açılımı siyasal konumlarını güçlendirmek için yaptılar. Ne barış, ne çözüm, ne demokratikleşme, ne de özgürlük arayışındalar. Bu nedenle her açılımları fiyaskoyla sonuçlandı, her açılımları terörü büyüttü, her açılımları Türk ile Kürt’ü daha çok karşı karşıya getirdi. Son açılım güneydoğuyu savaş alanına çevirdi ne yazık ki…
CHP Komisyon’u terketmelidir
CHP aslında tam da bu projenin gereği olarak iktidarın saldırısı altında; partisi kapatılmaya ve kayyımlarla yönetilmeye çalışılıyor, belediye başkanları tutuklu, 15 milyon dilekçeli cumhurbaşkanı adayı tutuklu…
Ülkenin ana muhalefet partisinin tasfiye edilmeye çalışıldığı şartlarda açılım sürecinin iddia ettikleri gibi “demokratikleşme” hedefiyle yapılıyor olması elbette mümkün değildi. CHP bu nedenle 31/51 oylamasında da görüldüğü üzere, hiçbir etkisinin olamayacağı bu komisyona baştan girmemeliydi.
Hata etti girdi. Ama artık bu komisyonun amacının çözüm, barış, demokratikleşme olmadığını görmüş olmalı. CHP bu nedenle ABD sponsorlu bu AKP-MHP-DEM projesine destek vermeyi bırakmalı ve komisyonu terketmelidir.
Gerçek demokratikleşme ve çözüm, ancak AKP-MHP sonrasında mümkündür.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
22 Kasım 2025
CHP’nin “komisyon” değeri
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 31/07/2025
CHP’nin Türk-Kürt-Arap Komisyonuna katılmayı kabul etmesi kritik hatalarından biri dahadır. Neden mi?
1) Adı henüz netleşmeyen, iktidarın “Terörsüz Türkiye” komisyonu dediği TBMM komisyonu, CHP’nin dışarıda tutulduğu bir sürece “yasallık” ve meşruiyet” kazandırma girişimidir.
ABD, Cumhur İttifakı ve PKK üçgeninde ele alınan; Barrack, Erdoğan, Bahçeli, Öcalan, Kandil ve DEM arasında pişirilen bir süreç bu…
Taraflar, her adımını kendi aralarında gizli bir şekilde yürüttüler, şimdi sıcak kestaneleri alma aşamasında, “CHP de olsun” diyorlar.
Yeniden “normalleşme” yanlışı
2) CHP’yi belediye seçimlerinde DEM’le işbirliği yaptığı için suçlayan, belediyelerine terör operasyonu yapan iktidarın, DEM ve seçmenini CHP’den koparıp kendi yedeğine almaya dönük bir operasyondur süreç bir yönüyle…
CHP’nin bu yönü bulunan bir sürece, şimdiki aşamada komisyona katılarak dahil olması, kendi ayağına sıkmasından başka bir anlama gelmez.
3) CHP belediyelerine terör operasyonları sürerken, belediye başkanları terörle iltisaklı olmakla suçlanıp yerlerine kayyum atanmışken, CHP’nin bu komisyona dahil olması, teslimiyet görüntüsü vermektedir.
4) CHP’ye operasyonların sürdüğü, belediyelerinin silkelendiği, cumhurbaşkanı adaylarının telef edildiği şartlarda, CHP’nin operasyonun sahipleriyle komisyonda buluşması, siyaseten vahimdir ve Özger Özel’in düzelttiği “normalleşme” yanlışına yeniden düşmesi demektir.
Türk-Kürt-Arap komisyonu
5) Bu açılım ne Kürt meselesine çözüm arayışıdır ne de Türkiye’yi demokratikleştirmeyle ilgilidir. Bu mesele, iktidarın “yeni Ortadoğu düzeninden” pay kaparak, içeride iktidarını sürdürmesinin açılımıdır.
CHP’nin komisyona katılması, bu oyuna düşmesi demektir.
6) Terörsüz Türkiye, Milli Birlik ve Kardeşlik, Barış ve Demokratik Toplum vb isimlerin havada uçuştuğu bu komisyonun niteliksel adı “Türk-Kürt-Arap Komisyonu”dur.
Barrack’ın “Osmanlı millet sistemi” önerisi, Erdoğan’ın “Türk-Kürt-Arap ittifakı” çıkışı, Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanının Kürt ve Alevi yardımcıları olmalı” isteği, Ahmet Türk’ün “Irak ve Suriye Kürtleri tıpkı Osmanlı’daki gibi Türklerle birlikte yaşamak istiyor” demesi, Öcalan’ın AKP’ye “Yavuz gibi çözün, Safevi’ye karşı Türk-Kürt ittifakı kurun” çağrısı, AKP’nin Yavuz-Kürt İdris ittifakına işaret etmesi, bir bütünün parçalarıdır.
CHP, bu tehlikeli bütüne meşruiyet kazandırmak için komisyona davet ediliyor.
Demokratik değil Ak-Komisyon
7) Erdoğan’ın ifadesiyle ”AKP-MHP-DEM ittifakı” kurulmuş durumda. Kaldı ki kurdukları komisyonun sandalye dağılımıyla, DEM’e bile ihtiyaç duymamayı garantiye almış durumdalar. Yani hedef güya demokratikleşme ama komisyonun yapısı antidemokratik!
Dolayısıyla CHP’nin bu komisyona dahil olması, içeriğe katkısı ve etkisi bakımından hiçbir anlam ifade etmemektedir.
8) AKP ve MHP, 2016’da Türk-İslam sentezli rejim değişikliğine soyundu ama CHP birinci parti durumunda. Rejim değişikliğini tamamlamak için DEM’e ihtiyaç duyuyorlar. O nedenle Türk-Kürt-İslam sentezli rejim değişikliğini hedefliyorlar.
Yani aslında değiştirdikleri, değişimini tamamlamak istedikleri rejim, kurucusu CHP olan rejimden kalanlardır. CHP bu komisyona katılarak, kuruculuğunun mirasının katline dahil edilmiş oluyor.
CHP’nin sürece meşruiyet kazandırma misyonu
9) AKP, MHP ve DEM’in bu süreç için de, ardından tamamlayıcısı olacak yeni anayasa süreci için de CHP’ye sayısal bakımdan ihtiyacı yok. Ancak CHP’nin dahil edilmediği süreçler, toplum nezdinde meşruiyet kazanmamış olacak. İşte o meşruiyeti kazanmak için CHP’yi kullanıyorlar, fikirlerinden ya da sürece katkısından dolayı değil!
“CHP onaylamasın ve itiraz etsin ama mutlaka komisyonda olsun” istiyorlar, çünkü birinci partinin dahil edilmediği bir sürecin yürümesi mümkün olmayacak.
10) CHP’nin iktidar açısından değerini belirleyen sürece olası katkısı değil, sürece “meşruiyet” kazandırma yanıdır. CHP yönetimi, Cumhuriyetle hesaplaşma yönü olan bu komisyona dahil olarak, AKP nezdinde değerlenebilir ama kendisini birinci parti yapan geniş kitle açısından değer kaybedecektir.
Bu hatadan hâlâ dönme şansı varken, uyaralım…
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
31 Temmuz 2025