Posts Tagged Kontrgerilla

PSİKOLOJİK HAREKÂT

Birkaç gündür ekranlar, gazete sayfaları şu haberle dolu: “Genelkurmay’dan Ergenekon mahkemesine gönderilen bilgilerde psikolojik harekâtın nasıl yapıldığı belirtiliyor.”

Nazlı Ilıcak gibi psikolojik harekât uzmanları da bu haberden hareketle Ergenekon sanıkları ile darbe arasında bir bağ kurmaya çalışıyorlar…

Gelin önce psikolojik harekâttan rahatsız olanları bir samimiyet testine sokalım ve soralım: Bu “psikolojik harekât” denilen yöntemi Türk Ordusu’na NATO soktu. Gladyolardan, kontrgerillalardan ve uyguladıkları psikolojik harekâtlardan kurtulmak için NATO’dan çıkmaya var mısınız?

Bu soruya “hayır” diyenler, kuşkusuz “psikolojik harekât” kavramını eleştirmek üzerinden psikolojik harekât yapıyordur!

Zaten Ilıcak’ın Tercüman’ı da, 1980 öncesinde bu psikolojik harekât örneklerinin sergilendiği en önemli gazeteydi. Ilıcak’ın 12 Eylül darbesinden sonra “Evren güzellemeleri” yapması da kuşkusuz bir psikolojik harekâttı.

Gazetecilik fakültelerine önerimdir: Demokrasiye katkı ve darbecilikle mücadele için, Ilıcak’ın Tercüman’ı mutlaka bitirme tezi olarak incelenmelidir!

KONTRGERİLLA’YI AYDINLIKÇILAR ORTAYA ÇIKARDI

NATO’ya girilmesinden sonra TSK’de Seferberlik Tetkik Kurulları, Özel Harp Daireleri kurulduğunu, gayrinizami harp ve psikolojik harekât yöntemlerinin uygulandığını, Türkiye, Doğu Perinçek’in başında olduğu Aydınlık gazetesinden öğrendi!

Bugün Nazlı Ilıcak gibilerin maskesini indirmek adına Aydınlıkçı mütevazılığını bırakacak ve Ergenekon sanıkları olan Aydınlıkçıların bu konudaki yayınlarını özetleyeceğim:

Doğu Perinçek’in kitapları: Türk Ordusu’nda Strateji Sorunu, Türk Ordusu Kuşatmayı Nasıl Yaracak, Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan Dosyası, Mafyokrasi, Galdyo ve Ergenekon, Karen Fogg’un E-Postalları, Ergenekon Savunması, 28 Şubat ve Ordu, Çiller Özel Örgütü…

Perinçek kitaplarında hem kontrgerillayı teorisi ve eylemleriyle ortaya koymuş, hem de Türkiye için ABD ve NATO’ya karşı koyma stratejisi geliştirmiştir.

Ferit İlsever’in üç ciltlik “Kontrgerilla” kitabı,  hem Aydınlık arşivinin bir özetidir hem de bu konuda yazılmış en kapsamlı eserdir. İlsever’in kontrgerillayla mücadelesi, 12 Mart’ın kimi işkencecilerini kulağından tutup kamuoyunun önüne çıkartacak kadar kapsamlıdır.

Nusret Senem’in 7 ciltlik Fethullah Gülen kitapları ve avukatı da olduğu “Eşref Bitlis Dosyası” kontrgerilla konusuna mercek tutmaktadır. Ayrıca bugün kimi çevrelerin sermayesini yedikleri Kasaplar Deresi meselesini ortaya çıkaran, oraya gidip bir basın toplantısı yaparak gündeme getiren kişi de avukat Nusret Senem’dir.

Hikmet Çiçek’in “Hangi Hizbullah” kitabı bir kontrgerilla faaliyetine ışık tutmaktadır. Ayrıca anımsatalım: Aydınlıkçıların çıkardığı 2000’e Doğru dergisi 16 Şubat 1992’de “Hizbullah Diyarbakır Çevik Kuvvet Merkezi’nde Eğitiliyor” kapağıyla çıktı. Diyarbakır Temsilcimiz Halit Güngen, iki gün sonra kontrgerilla tarafından öldürüldü!

Adnan Akfırat’ın hazırladığı “Eşref Bitlis Suikastı”, “Çiller’in ABD vatandaşlığı” ve “Özel Savaş” kitapları yine kontrgerillanın kimi eylemlerini ortaya koyması nedeniyle başvuru kaynağıdır.

Deniz Yıldırım’ın hazırladığı “Tayyip’in Voleleri” kitabı, cemaat ekonomisini inceleyerek konuya ışık tutarken, Ufuk Akkaya da “Tele Tayyip” isimli kitabıyla dinleme konusunu bütün yönleriyle masaya yatırmıştır.

Ergenekon sanıklarından Serhan Bolluk’un yönettiği Aydınlık ise Susurluk çeteleri denilen kontrgerilla hücrelerini deşifre ederek tarihe geçmiştir.

AYDINLIKÇI, GLADYO TERTİBİNE SİPER OLANDIR

Ergenekon sanığı olamamış Aydınlıkçıların kitaplarına hiç değinmiyoruz bile…

Ama bitirirken, kitapları dışında bizzat eylemleriyle kontrgerillanın üzerine yürüyen Aydınlıkçılardan da söz etmeliyim: Örneğin Turhan Özlü

ABD, Türk Ordusu’nun Çelik Harekâtı’nı önlemek için kontrgerilla aracılığıyla Gazi Mahallesi’nde bir provokasyona imza atmıştı. İşte Aydınlıkçı Turhan Özlü, İşçi Partili arkadaşlarıyla gladyo tertibine karşı siper olmuş ve halkın daha fazla can kaybı vermesinin önüne geçmişti. İşçi Partisi İstanbul İl Başkanı olarak Turhan Özlü, bir devrimcinin gladyoya karşı pratikte nasıl mücadele edebileceğinin en güzel örneğini sergilemişti.

ÖCALAN NASIL DEMOKRAT OLDU?

Kontrgerilla vardır ve dışarıdadır. Üstelik Ergenekon tertibinin arkasındadır. Silivri’de tutsak olanlar ise kontrgerillaya karşı mücadele edenlerdir.

Kontrgerilla, artık düşmanlarıyla ancak onları “kontrgerilla” diye etiketleyerek mücadele edebilmektedir. İşte psikolojik harekât böyle uygulanmaktadır.

Çünkü Psikolojik harekât Öcalan’ı demokrat, Bağbuğ’u terörist yapma eylemidir!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
22 Mart 2013

, , , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

EYMÜR: BALIKÇI, EMNİYET’İN ADAMI

Mehmet Eymür’ün sağ kolu olarak bilinen Cemal Alparslan Ertuğ, iki hafta arayla TvNet’teki İstihbarat isimli programa çıkarak ilginç açıklamalar yaptı.

Ertuğ’un sözleri Eymür’ün mesajları olarak algılandı.

MİT-HADEP GÖRÜŞMESİ

Programda kendisini “MİT’e bilgi veren adam” olarak tanıtan Cemal Alparslan Ertuğ, Ekim 1997’de yapılan MİT-HADEP görüşmesi hakkında konuştu.

Ertuğ, Beşiktaş-Serencebey’deki görüşmeye 8 kişi davetli olduğunu, ancak davetlilerden gazeteci olanının gerekçe bildirmediği halde toplantıya katılmadığını, Ahmet Türk’ün ise sağlık nedenleriyle gelemediğini belirtti. Ancak Ertuğ’a göre Ahmet Türk sonradan bu toplantıların devamı olanlara katılmış.

Ertuğ, ikinci programda, toplantıyaKürtler adına katılan 6 kişinin isimlerini verdi: Sedat Yurttaş, Sırrı Sakık, Güven Özata, Kemal Parlak, Recep Doğan, Selim Okçuoğlu.

MİT-EMNİYET MÜCADELESİ Mİ?

Cemal Alparslan Ertuğ, bu altı isimden özellikle Selim Okçuoğlu üzerinde durdu. Çünkü Okçuoğlu ile İlhami Işık arasında bir bağ vardı!

İlhami Işık, Ergenekon tertibinde Balıkçı kod adıyla yer alan ve Taraf’a yaptığı açıklamalarla bilinen kişiydi! Işık, Balıkçı olduğu ortaya çıkınca, Nagehan Alçı gibi dönem gazetecilerinin programlarında boy göstermiş ve devlet ile Öcalan arasında arabuluculuk yaptığını açıklamıştı.

Cemal Alparslan Ertuğ’un belirttiğine göre MİT, İlhami Işık hakkında bir araştırma yapmış ve onun Emniyet istihbaratla irtibatlı olduğu sonucuna ulaşmıştı!

Ertuğ, Balıkçı’nın kamuoyunu yanılttığını özellikle vurguluyor: “Görüşmelerde Balıkçı kod adı ile bilinen İlhami Işık yoktu. Işık, görüşmeler yapıldıktan ve Kürt aydın ve siyasetçilerin MİT’e verdikleri öneri raporundan sonra oluşturulan Sivil Toplum Kuruluşları’nda bulundu. İlhami Işık burada görüşmeleri farklı bir şekilde Emniyet İstihbarat’a rapor etti.

EYMÜR’ÜN MESAJI

Cemal Alparslan Ertuğ’un bir canlı yayın programına katılmasının esbabı mucibesi, tüm söylediklerine bakılırsa İlhami Işık’ın Emniyet istihbarat bağıydı!

Bu durumda şunu sormalıyız haliyle… Kendisi de Ergenekon tertibinde rol alan Mehmet Eymür, tertibin bir diğer elemanını neden açığa düşürdü? Üç olasılık üzerinde durabiliriz:

1) KONTRGERİLLA’DA ÇATLAK

İlginçtir Mehmet Eymür, son dönemde iki önemli çıkış yaptı. İlki eski Başbakan Tansu Çiller’in MOSSAD’la görüştüğünü açıklamasıydı! Ergenekon Davası’nda “tanıklık” yapan Eymür’ün sözleri şöyleydi: “Çiller ve Ağar MOSSAD’la görüşmeye girdiler. Beni dışarı çıkarttılar. Çiller ve Ağar ikilisi, MOSSAD’la Abdullah Öcalan pazarlığı yaptı. Ama karşılığında ne verdiler, onu bilmiyorum.”

İlginçtir, Eymür’den sonra Mehmet Ağar da geçen hafta bu sırrı ifşa etti ve Çiller’in MOSSAD’la görüştüğünü açıkladı! Ancak Öcalan’dan ziyade silah pazarlığı boyutuyla…

2) SAKIK KARDEŞLER

Mehmet Eymür’ün dikkat çeken ikinci çıkışı ise geçen haftalarda BDP milletvekili Sırrı Sakık’ı MİT’le irtibatlandıran açıklamasıydı! Sırrı Sakık, Eymür’e sert yanıt vermişti.

Ancak daha ilginci Eymür’ün bu suçlamasından kısa bir süre sonra Sırrı Sakık’ın kardeşi Şemdin Sakık’ın Ergenekon davasındaki gizli tanıklığını açıklamasıydı! İzleyen birkaç gün içerisinde, iki kardeşin birbirine ağır sözleri gazetelere yansıdı!

3) AKP-PKK GÖRÜŞMELERİ

AKP ile PKK görüşmelerinin yeniden kamuoyu önünde ısıtıldığı (hatta başladığı!?) bu süreçte, MİT ile HADEP’in 1997 tarihli görüşmesinin gündeme getirilmesi acaba bir anlam ifade ediyor mu?

Zira Ertuğ’un 1997’deki görüşmeye dair değerlendirmesi de mesaj içeriyor: “İlk Oslo görüşmesi (1997’yi kastediyor) siyasi inisiyatif ile başlamadı. Bu inisiyatif devlet tarafından kullanıldı. (…) Görüşmeden sonra bu ekip üç sayfalık çözüm önerisi hazırladı, MİT’e verdi. Bu raporda Kürt aydın ve siyasetçilerin siyaset ve özgürlük alanlarının genişletilmesiyle ilgili talepleri oldu. Bu raporda bir pazarlık söz konusu olmadı. O süreç sabote edilmeden önce Abdullah Öcalan da sürece sıcak bakıyordu.”

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
17 Kasım 2012

, , , , , , , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın