Posts Tagged Özbekistan
12 milyar avroya KKTC’yi sattılar
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 07/04/2025
Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıdı ve büyükelçi atadı. Böylece üç Türki Cumhuriyet, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) varlığını resmen reddetmiş ve Rumların parçası saymış oldu.
Halbuki AKP hükümeti daha iki sene önce KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci olarak davet edilmesini “KKTC’nin tanınmasını sağlıyoruz” diye propaganda ediyordu. Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, “Kıbrıs Türk’ünün sesi” ilan ediliyordu.
Önce tanıma, sonra para
Üç ülkenin bir kaç aydır sıra sıra Güney Kıbrıs’ı tanıyarak büyükelçi atamalarının nedeni, AB’nin vaat ettiği paraydı. Vaadin karşılığı Güney Kıbrıs’ı tanımaktı. Tanımazsa, AB üyesi Güney Kıbrıs, yatırım için verilecek parayı veto edecekti.
Özetle “önce para sonra tanıma”yı bile kabul etmediler, “önce tanıma sonra para” deyip, kabul ettirdiler. Üç Türki Cumhuriyet, 12 milyar avroya KKTC’yi sattı.
Semerkant’ta yapılan AB-Orta Asya Zirvesi’nde, ilişkilerin stratejik bir ortaklığa yükseltilmesi kararı alındı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin 5 Orta Asya ülkesine, “stratejik ortaklık” kapsamında 12 milyar avro yatırım yapacağını duyurdu.
Bu yatırımın 2,5 milyar avrosu kritik hammaddeler için, 3 milyar avrosu Çin’i Avrupa’ya bağlayan Orta Koridor ticaret rotasının geliştirilmesi için, 6,5 milyar avrosu da çeşitli çevresel projeler için verilecek.
AKP’nin dış politika fiyaskosu
Üç Orta Asya ülkesinin AB’yle stratejik ortaklık yapabilmelerinin şartı olarak Güney Kıbrıs’ı “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıması, AKP’nin dış politikası açısından tam bir fiyaskodur.
Annan Planı’nı desteklemekle çıkılan yolda, gelinen sonuçlardan biridir bu fiyasko. ”AB üyeliği” masalıyla Güney Kıbrıs’ın, “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak AB üyesi olmasına yol açmışlardı. Şimdi AB Türkiye’nin “kardeşlerine”, “12 milyar avroyu istiyorsan, önce Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanı” demiş oldu.
Güney Kıbrıs’ı “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanımak demek, KKTC’yi tanımamak, dahası Kıbrıs Türklerini de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin parçası saymak anlamına gelir.
İslamcılık ve Türkçülükle dış politika olmaz
Türk sağının sloganlarındandır, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” derler. Etnisiteyi, “Türk kardeşliğini” ana parametre alarak dış politika yapılamayacağının göstergesidir bu sonuç.
AKP benzerini, “İslam kardeşliği” üzerinden de yürüttü, dahası yürütmekte ısrar da ediyor. Oysa orada da fiyasko yaşanmıştı. Sünni İslamcılık üzerinden, İhvancılık üzerinden yürüttükleri o dış politika Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırmıştı.
Kısacası İslamcılıkla da Türkçülükle de dış politika yapılabilmesinin mümkün olamayacağı ortada.
Dış politika, dışarıda ortaklar sağlamak içindir, güç kazanmak içindir, ekonomik çıkarlar sağlamak içindir ama son tahlilde, iç politika içindir; içeride kalkınma ve refah (gönenç) sağlamak içindir. Ancak AKP’nin hemen her dış politika hamlesi içeriyi zayıflattı, halkı yoksullaştırdı, Türkiye’nin yüz yıllık çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkma hedefini ağırlaştırdı…
Ankara’nın dostu, Türkiye’nin düşmanıdır
Türk dış politikasının felsefesi “yurtta barış, dünyada barış” olmalıdır: İki barış birbirini beslemektedir. Çevrenizde barış olması, sizin barış içinde olmanızın garantisidir; sizin barışınız da çevrenizde barış sağlanmasının etkenidir.
Türk dış politikasının karakteri “bağımsızlık” olmalıdır: NATO üyeliği ve AB üyeliği hedefi bu karaktere aykırıdır. Çünkü bu platformlar, egemenliğin önemli oranda devrini gerektirir. Türkiye, elbette ittifaklar ve ortaklıklar kurmalıdır ama bu egemenliği aşındırmayan türden olmalıdır.
Türk dış politikasının zemini ulusal çıkarlar olmalıdır: Ulusal çıkarların yerine dar bir grubun çıkarını ve iktidarı besleyen sermaye sınıfının çıkarlarını esas alan her dış politik hamle, Türkiye’yi zayıflatır.
Türk dış politikasının stratejisi, tehditlere göre belirlenmelidir: Ne yazık ki Türkiye 80 yıldır kendisine yönelen türlü tehdidin ana kaynağı durumundaki emperyalist ABD’yle müttefiktir. Ankara’nın dostu, Türkiye’nin düşmanıdır.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
7 Nisan 2025
ABD’nin yeni orta koridor planı
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 05/08/2024
ABD açısından uluslararası ilişkilerde esas olan paranın, boru hattının, koridorun yönüdür; demokrasi, insan hakları, şeffaflık gibi konular “ilkesel” değildir, ülkeleri istenilen yöne sokmakta kullandığı sopalardır.
Örneğin ABD Kafkasya’da Rusya’yı baypas ederek neden bir Azerbaycan-Ermenistan anlaşması arıyor? Örneğin ABD Gürcistan’ı “yabancı acenteler yasası” çıkarmaması konusunda neden tehdit etti? Yasa çıkınca ABD ve AB neden Gürcistan’la ilişkilerini soğumaya aldı?
Yakın zamanda “ABD’nin Karadeniz-Kafkasya planı” başlığıyla inceledik: ABD, Washington’daki NATO zirvesi etkinliklerine Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ı davet etti. Pentagon Ermenistan Savunma Bakanlığında temsilci bulunduracak. Çünkü ABD Rusya’ya karşı Güney Cephesi oluşturmaya ve Türkiye-Rusya-İran üçgeninin arasına kama gibi girmeye çalışıyor. Bitti mi? Anlatalım:
ABD’nin Özbekistan ve Kazakistan’a teklifi
İki ay önce ABD Ticaret Temsilcisi Kathleen Tai, Kazakistan ve Özbekistan’ı ziyaret etti. Tai’nin çantasında “alternatif bir orta koridor” dosyası vardı. Tai, Orta Asya’yı Kafkasya ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayan yeni bir ticaret koridoru öneriyordu. Özetle Washington, Özbekistan ve Kazakistan’a, Çin ve Rusya’yı baypas etmeyi teklif ediyordu.
Çünkü ABD, Çin’in liderlik ettiği Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni çeşitli bölgelerden kesebilmeyi stratejik hedef ilan etmiş durumda. Anımsayın, geçen yıl da Kuşak ve Yol’a karşı ABD sponsorlu “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru” projesi açıklanmıştı. Hindistan’dan denizyoluyla Birleşik Arap Emirlikleri’ne, oradan karayoluyla Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e, oradan da tekrar denizyoluyla Yunanistan’a uzanacak rota, 7 Ekim Aksa Tufanı ile rafa kalktı.
ABD şimdi genel olarak Kuşak ve Yol’a karşı, özel olarak da Türkiye ile Çin işbirliğini sıçratacak Orta Koridor’a karşı Orta Asya-Kafkasya-Avrupa koridoru planlıyor.
Orta Koridor’da Çin-Türkiye-Gürcistan işbirliği
Geçen hafta ABD Senatosunda “Avrupa’nın Geleceği” konulu bir oturum vardı. ABD’nin Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı James O’Brien, oturumda yaptığı konuşmada, bu planı açıkladı. O’Brien Orta Asya’dan başlayıp, Ermenistan ve Azerbaycan toprakları üzerinden ilerleyip, Avrupa’ya ulaşacak ticaret koridorunu anlattı.
O’Brien’ın açıklamasında Gürcistan yoktu ve ABD’li yetkili “Bakü ile Erivan arasında sınır belirleme süreci üzerinde anlaştıklarını” söylüyordu. Önceki açıklamalarla kıyaslanınca, ABD bu koridor için Gürcistan’ın yerini Ermenistan’la doldurmaya çalışıyor.
Peki ticaret koridorunda Gürcistan neden yoktu? ABD Gürcistan medyası ile sivil toplum kuruluşlarını neden fonlanmak istiyor? Gürcistan hükümeti fonlamaya karşı neden “yabancı acenteler yasası” ile direndi?
Çünkü mevcut hükümet ABD’nin Rusya’ya güney cephe açmasına ve Karadeniz planlarına karşı çıkıyor, hatta Karadeniz’de Çin’le işbirliği yapıyor. Çin, mevcut Orta Koridor kapsamında, 600 milyon dolarlık yatırımla, Gürcistan’da Anaklia deniz limanını inşa ediyor.
Fidan’ın Çin’deki o mesajı
Gelelim meselenin Türkiye’yi ilgilendiren boyutuna… Anımsayacaksınız, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan haziran başında Çin’i ziyaret etmiş ve orada Türkiye’deki Atlantik cephesini çok rahatsız eden mesajlar vermişti. Öyle ki Fidan’ın mesajlarını haber yapmayan AKP medyası, tersine Çin’i suçlayan manşetler atmıştı.
İşte o önemli mesajlardan biri de şuydu: “Bu dönemde Kuşak ve Yol Girişimi ile Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişimimiz daha da büyük önem kazanmıştır. Kuşak ve Yol Girişimi ile Orta Koridor’un uyumlaştırılması, diğer bazı ulaştırma koridorları ile entegrasyonu için örneğin Irak’taki Kalkınma Yolu gibi somut adımlar atmayı hedefliyoruz.” (AA, 4.6.2024)
Yani ABD, alternatif bir Orta Koridor ile aynı zamanda Türkiye-Çin işbirliğini sabote etmeyi hedefliyor.
Bitirirken anımsatmalıyım: ABD’nin SSCB dağıldıktan sonra Türkiye üzerinden Orta Asya’ya uzanabilmekte kullandığı ve büyüttüğü aktör FETÖ’ydü!
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
5 Ağustos 2024