Posts Tagged Burhan Kuzu

AKP’LİLER ANAYASA’DAN NE ANLIYOR?

AKP’nin “yeni anayasa” çalışmalarıyla ilgili çok şey yazdık, çizdik. Ancak hiçbir saptamamız hükümet üyelerinin bu “yeni anayasa”dan ne anladıklarını ortaya koyan demeçlerinin toplamından daha aydınlatıcı değil!

Bugün bazı AKP’li bakanların yeni anayasayla ilgili neler söylediklerine göz atcağız:

VAHDETTİN’DEN BARRACK OBAMA’YA

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TGRT Haber’de yani anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili bakın ne diyor: “Yeni bir anayasa yapılacağına göre devletin yönetim şeklinin de tartışılması lazım.” (İHA, 8 Mayıs 2012)

Nedir devletin yönetim şekli? Cumhuriyet.

Yani AKP artık açıkça Cumhuriyetin de tartışmaya açılmasını, yani değiştirilmesini istiyor!

Devletin yönetim şeklinin ne olacağını ise Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ilan ediyor: “Anayasa yazımı sürecinde başkanlık sistemini müzakere etmek lazım.” (Hürriyet, 8 Mayıs 2012)

Bozdağ’ın işaretiyle harekete geçen kalemşorlar, anında “Fransa modeli mi, yoksa Amerikan modeli mi” tartışması başlattılar.

Cumhuriyet’i tartışmaya açan Hayati Yazıcı ile yerine başkanlık sistemi öneren Bekir Bozdağ’a “entelektüel destek” ise BBP’den geldi.

BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Gürhan, ABD’nin başkanlık sistemini, Osmanlı’dan aldığını söyleyerek sadece siyasete değil, tarihe de olağanüstü bir katkı sundu!

ALLAH ÇARPAR!

AKP’nin anayasa uzmanı, anayasa profesörü, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ise tam bir hukukçuya yakışır şekilde değerlendiriyor konuyu HaberTürk’te: “Yeni Anayasa’yı engelleyeni Allah çarpar.” (HaberTürk, 10 Ekim 2011)

“Allah çarpar”la ilk eğitimini alan bir toplum, zaten demokrasiyi her anlamda aşmıştır! Nitekim Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da bu aşma haline gönderme yaparak yeni anayasayı savunuyor: “Artık normal bir demokrasi yetmez diyoruz. İleri demokrasi istiyoruz. Bunu yeni bir sivil anayasa ile taçlandıracağız.” (Cihan, 17 Mart 2012)

Bu cümle AKP’nin ileri demokrasisinden nasiplenenler için kuşkusuz pek çok anlama geliyordu…

İleri demokrasinin uygulanmasından bizzat sorumlu olan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “gaz bombaları zararsızdır” demesi, Erzurumlu vatandaşa takla attırması, Vanlı depremzedelere “sarayda oturuyorsunuz” demesi, bu aşma halinin tipik örnekleriydi.

YENİ OSMANLI ANAYASASI

Yeni anayasa konusunda en “çaresiz” açıklamanın sahibi ise sanırız Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ydu. “Stratejik derinlikte” Türkiye’yi tüm komşularıyla düşman eden Davutoğlu, “Türkiye’nin başarısı, yeni anayasasız sürdürülebilir değil” dedi. (AA, 12 Mayıs 2012)

Ortada bir dış politika başarısı olmadığına göre, Yeni Osmanlıcı Ahmet Davutoğlu’nun bu cümleyi şu anlamda söylemiş olacağını varsayıyoruz: “Yeni anayasa olsaydı, başarırdım!”

Şaka bir yana, AKP’lilerin kamuoyunu yeni bir anayasaya ikna etmek için neleri bahane ettiğini görmek, ülke siyaseti adına endişe verici…

VATAN HAİNİ OLMA ENDİŞESİ

Ancak hiçbiri yeni anayasa koordinatörü Cemil Çiçek kadar meselenin esasını göremedi. ANAP’lı yıllarından itibaren biriktirdiği siyaset tecrübesiyle konuşan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni anayasa nedeniyle “vatan haini ilan edilme endişesi taşıdığını” belirtti! (AA, DHA, 22 Ocak 2012)

Nitekim Cumhuriyeti yıkmaya teşebbüs, mevcut Anayasa’ya göre suçtur!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
15 Mayıs 2012

, , , , , , ,

2 Yorum

AKP, PARTİ DE DEĞİLMİŞ!

Okurlar haklı olarak soruyorlar: Aynı anda İsrail’le, Yunanistan’la, Kıbrıs Rum Kesimi’yle, Suriye’yle, İran’la, Irak’la, Ermenistan’la hatta Azerbaycan’la sorunlu olmak akıl işi mi?

Kestirmeden söyleyelim: Akıldan ziyade çaresizliğin eseri! Ama AKP hükümetinden ziyade, ABD’nin çaresizliğinin eseri…

Çünkü AKP’nin dış politikası bağımsız değil ve Atlantik’e çıpalı.

Bağımsız olmadığı için de “NATO’nun Libya’da ne işi var” deyip, NATO’nun Libya’ya saldırısına Türkiye’yi karargâh yaparlar; Anders Fogh Rasmussen’e itiraz edip, sonra NATO Genel Sekreterliği’ni onaylarlar; Beşar Esad’a “kardeşim” deyip, sonra diktatör ilan ederler; İsrail’e diklenip, sonra İran’a karşı İsrail’e kalkan olurlar vs.

ABD ise üretmeyen ekonomisiyle, bölgede inisiyatifi kaybetmesiyle, dünya liderliğini sürdüremeyeceği gerçeğiyle ve en önemlisi
askeri başarısızlıkları nedeniyle çaresiz durumda!

SAVAŞA KİMİN İHTİYACI VAR?

Dolayısıyla ABD gibi projesinin eşbaşkanlığı da bu çaresizliği paylaşıyor. Çok değil daha üç ay önce yüzde 50 oy almış bir partinin,
şimdiden patlak lastikli kamyon görüntüsü vermesi başka nasıl açıklanır?

O yüzden Obama kadar Erdoğan’ın da savaşa ihtiyacı var; iktidarı için…

Hükümetin çaresizlikten kaynaklı savruk politikaları, üyelerinin sözlerine de yansıyor. Son 10 günde söylenilen şu sözlere bakınız:

HÜKÜMETİN PKK ÇARESİZLİĞİ

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM’de düzenlenen Terörizmle Uluslararası Mücadele Sempozyumu’nda yaptığı konumada Avrupa’ya şöyle seslendi: “PKK’nin faaliyetleri tolere edilmemeli.”

Avrupa, PKK ile görüştüğü ortaya çıkan AKP hükümetinin bu sözlerini acaba ne kadar ciddiye aldı!?

“PKK ile MİT değil hükümet görüştü” diyenlere yanıt vermeye çalışan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Başbakanlık Müsteşar yardımcısı sıfatıyla bu toplantıya katılıyor olması, onun (Hakan Fidan) Başbakanlıkla ilgili olduğunu göstermez” dedi.

Peki Arınç’ın Başbakan Yardımcısı olması, Başbakanlıkla ilgili olduğunu gösterir mi bu durumda?

GAF DEĞİL ZİHNİYET

AKP’li Burhan Kuzu BDP’nin Diyarbakır’da toplanmasını Kuvva-i Milliye’ye benzetti: “Osmanlı’dan kopup Ankara’ya gelen Atatürk ve arkadaşları Kuvva-i Milliye ruhunu oluşturmuşlardı. Sanki onun bir benzerini yapıyorlar gibi bir halleri var. Ama bu mantık ve bu yöntemle olayı çözemezler. Bir de onların Diyarbakır’da çok fazla kalacaklarına inanmıyorum. Ben öyle tahmin ediyorum ki 1 Ekim’de gelecekler.”

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ise vatandaşlarını “tane” hesabıyla sayıyor artık. Bakan Şahin, Ankara’daki patlama sonrası şöyle bilgilendiriyordu kamuoyunu: “3 adet maalesef vatandaşımızın patlamadan dolayı can kaybına maruz kaldığı bilgisi var.”

AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Adana milletvekili Ömer Çelik ise liderinin Suriye’yi iç mesele görmesiyle yetinmemiş olmalı ki şöyle tweet yazıyordu New York’tan: “Filistin, Doğu Türkistan, Kerkük, Bosna; bizim için Ankara, Istanbul, Adana, Erzurum, Diyabakır gibidir.”

AKP NEDİR?

Doğu Perinçek önceki gün yazdı ve AKP’nin aslında hükümet olmadığını ortaya koydu. Muhtemelen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sözleri Silivri zindanına ulaşmadı. Ulaşsaydı, AKP “parti de değilmiş” diyecekti kuşkusuz!

Çünkü Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e, AKP’nin İngiltere’de bulunan  hangi partiye benzediği sorulduğunda evlere şenlik şu yanıtı veriyordu: “Muhafazakarız, liberaliz ve sosyalistiz.

AKP’nin aslında “hiçbir şey” olduğu, bundan daha güzel özetlenemezdi herhalde!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
25 Eylül 2011

, , , , , , ,

Yorum bırakın

%d blogcu bunu beğendi: