Posts Tagged Catherine Ashton

TÜRKİYE SURİYE BATAKLIĞINDAN NASIL ÇIKAR?

Atlantik’in Suriye’yi bölme hedefli kampanyasında 1,5 yıl geride kalırken, Batı ve taşeronlarından oluşan cephede dağılma belirtileri görülüyor…

Atlantik cephesinin başındaki ABD, Suriye’ye müdahale konusunda çaresiz ve eli kolu bağlanmış halde.

AB ise Suriye sahnesinden çekilme işaretleri veriyor. Son olarak AB Dış Politika Sorumlusu Catherine Ashton, Suriyeli muhaliflerin paramparça olduğunu ve bu haliyle Şam yönetimine alternatif olamayacaklarını belirtti. Ashton, AB Parlamentosu’ndaki konuşmasında, BM Suriye Özel Temsilcisi Ahdar İbrahimi’nin çözüm girişimini desteklediklerini, 10 gün içinde Rusya ve ABD Dışişleri Bakanlarıyla bir araya geleceklerini açıkladı.

Suriyeli muhalifler, Ashton’ın belirttiği gibi parçalanmış durumda… Özgür Suriye Ordusu’nun El Kaide liderini pusu kurarak öldürmesi, Suriye Ulusal Konseyi’ndeki unsurların anlaşmazlıkları, Müslüman Kardeşler’le Konsey’in diğer unsurları arasındaki gerilimin artması, dağınıklığı gidermek üzere yapılan toplantılardan sonuç çıkmaması bu parçalanmışlığın temel göstergeleri.

Özgür Suriye Ordusu’nun isminin Suriye Ulusal Ordusu yapılması ise bu dağınıklığa makyajdan öte anlam taşımıyor.

MUHALİFLERDEN AKP’YE SUÇLAMA

Ankara’nın desteklediği Suriye Ulusal Konseyi ve Özgür Suriye Ordusu’nda bu gelişmeler yaşanırken, Kahire’de kurulan ikinci muhalif merkezin ise daha çok öne çıkmaya başladığı görülüyor.

Ulusal Koordinasyon Kurulu isimli bu muhalif yapı, Suriye Ulusal Konseyi’ni destekleyenleri gittikçe artan oranda suçlamaya başladı.

Son olarak Kurul’un başkanı Heysem Mennacihatçıları Suriye’ye gönderen Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Libya’yı Suriye toplumunu parçalamakla” suçladı! Menna daha da ileri giderek, cihatçıların Suriye’ye gönderilmesinin kesilmemesi halinde, geçişleri organize edenlerin listesini açıklamakla tehdit etti.

Middle East Online’a konuşan Heysem Menna AKP Hükümeti’ni ağır bir dille suçluyor: “Türkiye, provokasyonuyla şu anda Suriye’deki yıkıma katkı sağlamaktadır. Türkiye, Suriye’ye giden cihatçılar için sahte pasaportlar çıkartmaktadır. Cihatçıların Babu’l- Heva sınır kapısında kontrolü ele geçirmelerine müsaade eden Türkiye’dir. Türkiye, sınırlarını tek taraflı olarak kapatırsa, yüzde 80 oranında rahatlamış olacağız.

CİHATÇILAR TÜRKİYE’DEN GİDİYOR

Heysem Menna’nın AKP’ye yönelik suçlamalarına haklılık kazandıran açıklama, Kuveyt’ten geldi. Kuveyt parlamentosunun selefi milletvekillerinden Velid Tabatabai, Suriye’deki militanlara Türkiye aracılığıyla verilen uçaksavarların parasını ülkesinin ödediğini açıkladı.

Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesinin haberine göre Tabatabai, Türkiye topraklarından Suriye’ye geçiş de yapmış: “Suriye’ye Türkiye’den geçip İdlib’e gittik, orada durum güvenlikli; ancak Suriye savaş uçakları zaman zaman kenti bombalıyor.”

Nitekim El-Vatan gazetesine konuşan Suriyeli bir askeri yetkilinin açıklamaları bu bilgileri doğruluyor. Gazeteye demeç veren üst düzey askeri yetkili, Halep’te güvenlik güçlerine karşı savaşanların yüzde 75’inin Suriyeli olmadığını ve “cihat etmek” gerekçesiyle Türkiye üzerinden geldiklerini belirtiyor.

TÜRKİYE İÇİN ALTIN FIRSAT

Suriye savaşının en büyük kaybedeni olan Türkiye, sahneden “onurlu” çekilmek için büyük bir şans yakaladı. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin, Suriye krizinin siyasi yoldan aşılması için önerdiği Mısır, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye’den oluşan “Suriye Dörtlü Temas Grubu”, bölge için altın fırsattır!

Üç gün önce ilk toplantısını Kahire’de müsteşar ve bakan yardımcısı düzeyinde yapan “Suriye Dörtlü Temas Grubu”, ikinci toplantısını önümüzdeki hafta bu kez bakan düzeyinde yapacak.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
14 Eylül 2012

, , , , , , , ,

Yorum bırakın

AB, ÇİN’DE ‘KÖŞEYİ DÖNDÜ’

Başlıktaki sözler, AB Konseyi Başkanı Herman van Rompuy’a ait; AB Konseyi Başkanı’na göre Pekin, AB’nin sadece virajı almasını sağlamadı, aynı zamanda köşeyi de dönmesine yardım etti.

Bu sözlerdeki kuvvetli anlamı incelemek için başa dönelim en iyisi…

KRİZE TEK ÇARE: ÇİN

AB, Avro bölgesindeki mali krizi bir türlü aşamıyor. Benzer ekonomik sıkıntılar içindeki ABD’nin de AB’ye ciddi bir yardımı söz konusu değil.

AB yöneticilerinin de tespit ettiği gibi, tek çare Çin’dePekin’in 3 trilyon doları bulan döviz rezervinin, dünyayı bu gidişattan kurtarabileceği belirtiliyor.

AB’nin lider ülkesi Almanya’nın başbakanı Angela Merkel, işte bu konuda yardım istemek üzere, bu aybaşında Pekin’i ziyaret etmiş ve mevkidaşı Wen Jiabao’yla görüşmüştü.

Ancak Wen Jiabao, “avroyu kurtarma operasyonuna katılma ihtimalini değerlendireceklerini” söylemekle yetinmiş ve Merkel’e “borç krizinin Avrupa’nın öz gayretiyle atlatılabileceği” öğüdünü vermişti.

AVRUPA, ASYA’YA BAĞIMLI

Pekin’de yapılan 14. Çin – AB Zirvesi, bu konuda Avrupa’nın yeniden Çin’in kapısını çalmasına vesile oldu: Zirve’nin gündemini beklendiği gibi, Avro bölgesindeki şiddetli kriz oluşturdu.

Çin Başbakan Wen Jiabao, AB Konseyi Başkanı Herman van Rompuy ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile yaptığı görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında, Brüksel’i rahatlattı: “Çin, AB’nin borç sorununun çözümü çabalarında katılımını artırmaya hazırdır.

Wen Jiabao’nun AB’yi büyük oranda rahatlatan bu sözlerinin ardından, AB Konseyi Başkanı Herman van Rompuy’un, başlığa aldığımız memnuniyeti geldi. Çin’in Avro Bölgesi’nde mali istikrarın güvenceye alınmasında işbirliğine hazır olmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirten van Rompuy, “Sadece önemli bir virajı geçmekle kalmadık, aynı zamanda bir köşeyi de dönmüş olduk” diye konuştu.

Van Rompuy’un şu sözleri ise Atlantik bölgesinin geldiği yeri göstermesi bakımından anlamlı: “AB ile Çin artık kesinlikle bir karşılıklı bağımlılık dönemine girmiştir. Hedefimiz bu giderek büyüyen karşılıklı bağımlılığı ortak fırsatlara dönüştürmeye devam etmektir.”

Çin’in AB’ye bağımlı olmasını gerektirecek bir durum söz konusu olmadığına göre, van Rompuy bu sözleriyle aslında, Avrupa’nın Asya’ya bağımlılığını ilan ediyordu…

ÇİN, ÇİFTE KAZANÇLI

Derin kriz içindeki AB, Pekin’in kararıyla, elbette önemli bir ilaca kavuşmuş oldu. Ancak Çin’in toplamda kazancı daha büyük gibi görünüyor…

Meselenin ekonomik ayağında şu kazanım var: Pekin yönetimi uzun zamandır AB’ye ihracat ve yatırımdaki bazı engelleri kaldıracak olan statünün kendisine tanınması için bastırıyordu. Avrupa ise buna direniyordu.

14. Çin – AB Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde de görüldüğü gibi, Avrupa Çin’e artık bu statüyü verdi: “İki tarafın, Çin’in AB içinde ‘tam piyasa ekonomisi’ statüsüne kavuşma çabalarını hızlandırma konusunda hemfikir olduğu…”

Ya siyasi kazanım?

Aslında Çin, o kazanımı daha Zirve başlamadan sağlamıştı!

AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’un yaptığı çağrı, oldukça anlamlıydı. Ashton’un, BRICS ülkelerine (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Amerika) yaptığı “ekonomik gücünüzü, siyasi güce çevirin” çağrısı, dünyanın yeni dönemine işaret ediyor.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
16 Şubat 2012

, , , , , ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın