Posts Tagged Gülbeddin Hikmetyar

TÜRKİYE’Yİ ZOR DAVALAR BEKLİYOR

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin, Güvenlik Konseyi’nin 68. oturumunda Suriye’deki kimyasal saldırının büyük bir komplo olduğunu söyledi. Çurkin’in tezine delili ise Türkiye açısından alarm zilleri çaldıracak cinstendi. Rus diplomat, “Mayıs ayında Türkiye’de Sarin maddesi ile yakalanan Suriyeli militanların gözaltına alınmasına ve bazı Suriyeli ve Türk vatandaşların kimyasal silah yapımı için 10 ton bileşim satın almaya kalkışmasına” dikkat çekti.

Bu tezlerin hem de BM toplantısında dile getiriliyor olması, artık Türkiye’nin nasıl bir sorunla karşı karşıya bulunduğunun göstergesidir!

Açık ki AKP Hükümeti, komşularına uyguladığı düşmanlık politikasıyla Ankara’yı bölgede ve dünyada yalnızlaştırmakla kalmıyor, davalar açılmasını gerektirecek noktalara sürüklüyor…

HÜKMETYAR’IN DİZİNİN DİBİNDEN

Kuşkusuz bu tablonun öyküsü, Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hikmetyar’ın dizinin dibinde” oturduğu yerde başlıyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olacak Recep Tayyip Erdoğan, daha o gün hem ne türden ilişkilere gireceğini göstermiş oldu hem de Türkiye’yi nasıl yöneteceğini…

Bakın burası oldukça önemli. Çünkü Gülbeddin Hikmetyar ABD’nin SSCB’yi çevreleme stratejisinin enstrumanlarındandır, CIA’nın SSCB’ye karşı sahaya sürdüğü piyonlardandır.

Ve Hikmetyar aynı zamanda savaş suçlusudur. Ağustos 1992’de Hikmetyar kuvvetlerinin roket saldırısıyla en az 2 bin sivili öldürdüğü ve yarım milyon insanı da Kabil’i terk etmek zorunda bıraktığı, İnsan Hakları İzleme Komitesi’nin raporlarındadır.

Her gün ekranlardan yalnızlıklarına “değerli” kavramı ekleyenlerin, yalnızlıklarını ahlaki tutumlarına bağlayanların geçmiş ilişkilerinde, işte bu türden katliam sahipleri vardır!

İKTİDARIN SUÇ DOSYASI

Ankara’nın kabaran dosyalarında nelerin olduğunu kısaca özetleyelim:

1. Yemen’e gönderilen ve bir kısmı Yemen güvenlik kuvvetlerince yakalanan silahlar.

2. Suriye’de savaşması için Libya’dan deniz yoluyla İskenderun’a getirilen teröristler.

3. 2003 Sinagog, Konsolosluk ve Demirbank saldırıları sonrası tutuklanan 63 El Kaide üyesinin tamamının 2011 yılına kadar parça parça serbest kalması ve bunların bir kısmının Suriye’de Şam yönetimine karşı savaşması.

4. Afganistan, Çeçenistan ve Bosna’dan gelen CIA eğitimli cihatçı grupların Hatay üzerinden Suriye’ye savaşmaya gitmesi.

5. Komşu bir devleti yıkmaya çalışan terörist gruplara koordinatörlük yapmak: Bu grupları Antalya’da otellerde ağırlamak, İstanbul’da kapalı toplantılarda örgütlemek, uluslararası tanınırlıkları için Dışişleri Bakanlığı’nı seferber etmek.

6. Suriyeli silahlı terörist gruplara lojistik destek vermek.

7. Artık ABD istihbarat raporlarına bile yansıyan “Nusra’ya kimyasal Türkiye’den gitti” suçlaması.

8. Irak’taki Maliki hükümetini devirmeye çalışmak. Maliki hükümetine karşı darbe yapmaktan mahkûm olan Haşimi’yi Türkiye’de aylarca ağırlamak.

TÜRKİYE’Yİ BELADAN KURTARMAK

İzlenen “düşmanlık” esaslı dış politika, açık ki sürekli suç üretiyor. Ve yalnızca bir kısmını listelediğimiz bu suçlar, dünya dengeleri ABD’nin aleyhine geliştikçe, uluslararası kamuoyunun gündemine sıra sıra gelecektir.

Türk devleti, Rus diplomat Vitaliy Çurkin’in kimyasal suçlamasını, ciddi bir uyarı olarak değerlendirmelidir. Daha doğrusu Türk milleti, Türkiye’nin daha fazla başının belaya girmemesi ve uluslararası davalara konu olmaması için bu soruna artık el koymalıdır.

Zira AKP iktidarı, Türkiye ve bölge için ciddi bir güvenlik sorunudur!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
19 Eylül 2013

, , , ,

1 Yorum

HİKMETYAR’IN DİZİNDEN, OBAMA’NIN YAMACINA

12 askerimizin şehit olması, pek çok kesimde “Afganistan’da ne işimiz var?” haklı sorusunu gündeme getirdi.

Hükümetin bu soruya yanıtı ise ibretlikti. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 11 yıl önce kendilerinin sorduğu soruya bugün yanıt uydurabilmek için meseleyi getirip İş Bankası’nın Afgan yardımlarıyla kurulmasına bağladı! Ne alakası varsa artık…

Bozdağ, üstelik müthiş bir buluş yapmış gibi sorabiliyor: “O zaman Afganistanlı, ‘Türkiye’den bize ne’ demedi.”

Evet demedi, çünkü dost bir ülkeye yapılan emperyalist saldırı karşısında dayanışma gösteriyordu Afgan yönetimi… Ya biz?

Bu dayanışmayla, emperyalist ABD’nin Afganistan’ı işgaline destek vermemizi aynı gören zihniyetten, en hafifinden, utanılır!

AFGANİSTAN’A EVET, K. IRAK’A HAYIR

2001 yılında Afganistan’a asker gönderme konusu gündeme geldiğinde TBMM’de ettikleri sözler, arşivlerdedir.

O gün Ecevit hükümetini yerden yere vuran AKP’liler, hükümet olduktan sonra Ecevit’i arattılar. Afganistan kararını uzatmakla kalmayıp, ABD Irak’ı daha iyi bombalasın diye hava üslerini açtılar; Lübnan’a, Somali’ye, Libya’ya ABD komutasında asker gönderdiler…

Ancak bir tek, terörün kaynağı olan Kuzey Irak’a, Türk askerini yasakladılar!

ATATÜK’Ü NATO’CULUĞUNUZA ALET ETMEYİN!

Diyeceksiniz ki, “Afganistan’da ne işimiz var?” sorusuna, AKP’den başka türlü ne yanıt bekliyordun ki? Haklısınız…

Bizi AKP’lilerin yanıtlarından çok, onlara destek olmaya çalışan meslektaşlarımızın acıklı halleri ilgilendiriyor…

Örneğin Hürriyet’in “başyazarı” Taha Akyol, sırf Afganistan’da haklı bir işimiz olduğunu kanıtlayabilmek için Mustafa Kemal’in Eskişehir muharebelerinden sonra 20 seçkin subayı Afganistan’a gönderme kararı almasını örnek göstermiş…

İnsaf! Mustafa Kemal’in Afganistan’a destek vermek için 20 seçkin subayı göndermesi ile bugün ABD’nin Afganistan’ı işgaline destek vermek için Mehmetçik göndermemiz aynı şey mi?

Nedenler sizi ilgilendirmiyor ve kafanız sadece asker gönderilmesi üzerinden bir bağlantı kurabiliyorsa sadece, o zaman önce Viyana’ya asker gönderin!

Ve Atatürk’ü NATO’culuğunuza alet etmeyin!

1,646 ASKERİMİZİN ASIL GÖREVİ

Genelkurmay’ın “Afganistan’da ne işimiz var” sorusuna bulmaya çalıştığı yanıtlar da anlamsız… Kimse kendini kandırmasın! Türk askerinin Afganistan’da muharip görevinin olmaması bir şey değiştirmez.

Zaten ABD’nin, 1,646 askerimizin orada savaşmasına ihtiyacı yok. ABD, Türk varlığıyla Afganistan halkı üzerinden işgali normalleştiriyor; Türk askeri üzerinden işgale direnişi yumuşatmak istiyor!

ERDOĞAN’IN POZİSYONU

Zaman yazarı Ali Bulaç da “Afganistan’da ne işimiz var” diyerek hükümeti eleştirdi. Ve 80’lere giderek bir anı paylaştı. 1980’lerde Afganistan’da cihadın önemli isimlerinden Hizb-i İslami’nin lideri Gülbeddin Hikmetyar yardım için Necmeddin Erbakan’la temas kurduğunda, bugünün başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la da görüşmüş.

Ki anımsarsınız; Erdoğan’ın Hikmetyar’ın dizinin dibindeki görüntüsü çok eleştirilmişti…

O gün ABD’nin SSCB’yi Afganistan bataklığında eritmek için neler yaptığını, SSCB’nin yeşil kuşakla çevrelenmesi için ABD’nin hangi Müslüman örgütleri kullandığını, Usame Bin Ladin’lerin o zaman CIA kontrolünde Sovyet işgaline direniş için nasıl cepheye sürüldüğünü ve son tahlilde Hikmetyar ile Obama arasında bir zincir bulunduğunu anlatmayacağız uzun uzun…

Sadece Hikmetyar’ın dizinin dibinden, Obama’nın yamacına konumlanan Erdoğan’ın öyküsüne dikkatinizi çekeceğiz!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
25 Mart 2012

, , , , , ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın