Posts Tagged John Espinoza

ABD, DİYARBAKIR’DA FEDERASYONU GÖRÜŞTÜ

ABD’nin Adana Konsolosluğu ve İncirlik Üssü, sadece Türkiye açısından değil, Ortadoğu açısından da kritik bir adrestir. Zira İncirlik Üssü ABD’nin bölge için “operasyon” merkezidir; Adana Konsolosluğu da , “planlama ve koordinasyon” merkezidir.

Bu nedenle ABD’nin Adana Konsolosları özel seçilmiştir. Örneğin Elizabeth Shelton, Eric Green, Daria Darnell

ESPİNOZA’NIN GÖREVLERİ

ABD’nin yeni Adana Konsolosu John L. Espinoza da özel biri…

19 yaşında orduya katılan ve bir “Vietnam Kasabı” olan Espinoza, ABD’nin 1991’deki Irak saldırısına da asker olarak katılmış.

Espinoza ordudan ayrıldıktan sonra Michigan Demokrat Kongre Üyesi Jim Barcia’nın yanında çalışmış, ardından da Dışişleri Bakanlığı’na geçmiş.

Espinoza 2000 yılında Cezayir büyükelçiliğinde, 2002 yılında Atina büyükelçiliğinde, 2003 yılında da BM Temsilciliği’nde görev yapmış. 2004-2005’te ABD’nin Bağdat Büyükelçisi John Negroponte’nin “özel yardımcısı” olmuş.

Espinoza 2005-2006’da ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “Atlantik Ötesi Siyasi Araştırmacısı” olarak Paris’te görev yapmış. Bu zaman zarfında “değişim diplomatı” olarak Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda Rusya, Kafkasya, Kosova ve Belarus’u içeren konularda görev almış. 2006-2008’de siyasi ateşe olarak yine Paris Büyükelçiliği’nde bulunmuş.

2008-2009’da Afganistan’da görev alan ve ABD’nin “yeniden yapılandırma” ekiplerinde en kıdemli sivil olarak bulunan Espinoza, Pakistan sınırında özel faaliyetlerde yer almış.

Espinoza, 6 Ağustos 2012’de Adana’ya atanmadan önce, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Kafkas İşleri ve Bölgesel Çatışmalar Dairesi Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordu.

‘BÜYÜK KÜRDİSTAN’ KARARGÂHI

Adana Konsolosluğu, her şeyden önemlisi ABD’nin “Büyük Kürdistan” projesinin karargâhıdır. Konsolosluk, Irak’ın kuzeyindeki yapının devletleşmesini sağlayacak Çekiç Güç’ü yönetmekten, Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren hemen her konuda kurmaylık yapmıştır.

Bu nedenle Espinoza, resmi evraklarda da şu illerden sorumlu sayılıyor: Adana, Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hakkâri, Hatay, Mersin, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Mardin, Muş, Osmaniye, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van. Yani Büyük Kürdistan’ın Türkiye’deki parçaları!

Bu resmi sorumlulukları nedeniyle ABD’nin Adana Konsoloslukları periyodik olarak bu illeri dolaşır, ilginç görüşmeler yapar, dikkat çekici faaliyetlere imza atarlar.

ESPİNOZA’NIN DİYARBAKIR ZİYARETİ

Espinoza da bu türden faaliyetlerine başladı.

2 aydır ABD konsolosu olan Espinoza, ilk olarak Malatya’yı ziyaret etti. Vali ve İnönü Üniversitesi Rektörü’nü ziyaret eden Espinoza, 3 günlük Malatya turunda, AKP ve MHP yöneticileriyle de görüştü.

Espinoza ardından Diyarbakır’a geçti. ABD Konsolosu, burada da dikkat çeken temaslarda bulundu. Espinoza, basına kapalı ve özel bir etkinlikte şu isimlerle bir araya geldi: Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar, GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, Güneydoğu Genç İşadamları Derneği Başkanı Hakan Akbal, Ortadoğu Sanayici Genç İşadamları Derneği (OSGİAD) Başkanı Hüsnü Pervane, İHD Şube Başkanı Raci Bilici, Çınar Belediye Başkanı Ahmet Cengiz, Meryem Ana Kilisesi papazı Yusuf Akbulut, Sigortacılar Derneği Başkanı Abdulgafur Turkay.

Espinoza, ayrıca Hak ve Özgürlükler Partisi HAK-PAR’ı ziyaret etti. Bu ziyaret dikkat çekici, zira Abdülmelik Fırat’ın 2002’de kurduğu ve geçen aylarda Kemal Burkay’ın da üye kaydedildiği HAK-PAR, açıkça federasyon isteyen bir parti!

HAK-PAR’ın resmi internet sitesinde ziyaretle ilgili şu bilgi veriliyor: “Espinoza, partimiz hakkında bilgi aldıktan sonra, Kürt sorununun çözümü, demokratikleşme süreci, federasyon istemimiz ve şiddetin son bulması konularında görüşlerimizi dinledi. ABD’nin bu konulardaki görüş ve düşüncelerini açıklayan Espinoza, sadece hükümetle değil, her kesimle görüşerek etraflı bilgi almak amacında olduklarını belirtti.”

Espinoza, “federasyon görüşmeleri” ile hızlı başladığı faaliyetlerini, süresi dolmadan gönderilen Shelton ve Darnell’den daha hızlı tamamlayacak gibi görünüyor!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
21 Ekim 2012

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

5 ÜLKELİ ÇÖZÜM PLATFORMU

Son üç günde üç önemli ABD yetkilisi, Suriye’de “Türkiye ile birlikte çalıştıklarını” vurguladı!

Önce ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden konuştu ve “Suriye’de Türkiye’yle el ele çalıştıklarını” söyledi.

Ardından ABD’nin Adana Konsolosluğu’na iki ay önce atanan John Espinoza konuştu. Ekspres gazetesine röportaj veren Espinoza, “Probleme en iyi çözümü bulmak için Türkiye Hükümeti ile yakın çalışıyoruz” dedi.

Son olarak da ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, “ABD ile Türkiye’nin gizli çalışmalar yürüttüğünü” açıkladı. Ricciardone, “bu gizli çalışmanın ne kadarının açıklanacağını da AKP Hükümeti’nin bileceğini” söyleyerek topu Erdoğan’ın kucağına bıraktı.

GİZLİ ÇALIŞMA FELAKETLERİ

Uludere’de 34 yurttaşımızın yanlışlıkla bombalanması, F4 keşif uçağımızın Suriye’de NATO yemi yapılması, Akçakale kışkırtması ve Moskova’dan kalkan Suriye uçağının CIA’nın “roket taşıyor” istihbaratıyla Ankara’ya indirilmesi, bu “yakın ve gizli” çalışmanın örneklerindendir…

Ancak üç günde üç ABD’linin “Türkiye’yle birlikte çalıştıklarını” özellikle vurgulaması bize dikkat çekici geldi. Uluslararası ilişkilerde bunun bir anlamı da, “yakın çalışma” durumunun sekteye uğradığının dolaylı işaretidir. Böyle midir, göreceğiz…

ÜÇLÜ MÜZAKERE SİSTEMİ

Bir süredir yazılarımızda Türkiye ile İran’ı aynı platformda buluşturan Dörtlü Komisyon’un, Ankara’nın Suriye sahnesinden çekilebilmesine fırsat yaratacağını savunduk. Nitekim ABD’nin çok rahatsız olduğu bu platform, Suudi Arabistan üzerinden sabote edildi ve üçüncü toplantısı yapılamadı.

Ancak Bakü’de bir araya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın 40 dakikalık Suriye görüşmesi, yeni bir fırsata işaret ediyor.

Nitekim Erdoğan, görüşmede “üçlü müzakere sistemi”nin ele alındığını açıkladı:

1) Birinci sistem; Türkiye-Mısır-İran. Bu sistem, Suudi Arabistan’ın olmadığı Dörtlü Komisyon platformu zaten.

2) İkinci sistem; Türkiye-Rusya-İran.

3) Üçüncü Sistem; Türkiye-Mısır-Suudi Arabistan.

Üçlü müzakere sisteminden anlaşılan, Türkiye’nin Mısır-Suudi Arabistan ikilisi ile Rusya-İran ikilisi arasında arabuluculuğa soyunduğudur. Çünkü üç sistemde de Türkiye var ancak İran, Mısır’la aynı platformda yer almasına rağmen, hem İran hem de Rusya, Suudi Arabistan’la hiç bir araya gelmiyor…

Ancak beş ülkeden oluşan üç sistemin tamamen bölge ülkelerinden oluşması çok önemlidir.

AKP-ÖSO İLİŞKİLERİ

Erdoğan bu “üçlü müzakere sistemi”ni açıkladığı basın toplantısında, Ankara ile Tahran’ın bir başka konuda da mutabık olduğunu müjdeliyordu. BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Lakhdar Brahimi’nin “kurban bayramında ateşkes önerisi” yapması, her iki ülke tarafından memnuniyetle karşılanmıştı.

Ancak aynı saatlerde Özgür Suriye Ordusu’nun Brahimi’nin çağrısına olumsuz yanıt vermesi, Ankara-ÖSO ilişkilerinin geldiği yer açısından not edilmelidir.

AKP-ÖSO ilişkisinin durumunu anlamak için, son iki haftada gerçekleşen şu olgulara da bakmalıyız:

ÖSO karargâhını sınır dışına taşımak zorunda kaldı.

Türk polisi özel evlerde kalan Suriyeli muhaliflere “ya kamplara geçin ya da Suriye’ye dönün” baskısı yaptı.

Daha önce “tampon bölge”nin barajı ilan edilen mülteci sayısı 100 bini geçti ama AKP medyasında nedense pek ilgi görmedi.

RUSYA VE İRAN’IN JESTLERİ

Hepsinden önemlisi ise Ahmedinejad’ın Bakü’de Erdoğan’a “Akçakale’de haklıydınız” demesi ve Rusya’nın indirilen uçak konusunu fazla büyütmemesidir.

AKP medyasında “jest” olarak selamlanan bu iki gelişme, anlaşılan o ki, Türkiye’nin “beşli çözüm platformu”na evet demesine, Rusya ve İran’ın verdiği olumlu karşılıktır.

Bakalım ABD’nin karşı hamlesi ne olacak?

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
18 Ekim 2012

, , , , , , ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın