Mehmet Ali Güller
Posts Tagged Lindsey Graham
ABD MISIR’IN NERESİNDE?
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 17/08/2013
AKP hükümetinin yarattığı iklimde yorum yapanlara göre, Mısır’da Mursi’yi ABD devirdi ve Washington bu nedenle olanlara “darbe” demedi. Bu yorumu yapanların çoğunluğu, Gezi’nin arkasında da ABD’nin olduğunu iddia etmişti.
Kuşkusuz 11 yıldır ABD’nin projelerini uygulayanların Amerikan karşıtlığı görüntüsü sergilemeleri, pek inandırıcı olmuyor. Irak’ta, Libya’da, Suriye’de Batı’nın Müslüman kanı dökmesine itiraz etmeyen ve hatta destek açıklayanların, Mısır’ı İslam’a sarılarak yorumlamaları da inandırıcı olmuyor.
Her neyse, bu konuyu yeniden tartışmak üzere bir kenara bırakıyor ve ABD’nin Mısır’daki gelişmelerin neresinde olduğunu incelemeye geçiyoruz:
ABD ARTIK BELİRLEYEN DEĞİL
Önce bir saptama: ABD’nin Mısır’daki rolü, dünyadaki rolünden bağımsız değildir. Ve ABD, artık ülkelerin kaderinde tek söz sahibi değildir. Washington’un belirleyiciliği gün geçtikçe azalmaktadır.
Şöyle de söyleyebiliriz: ABD’nin en güçlü olduğu ülke, iktidarını hâlâ sürdürdüğü için, Türkiye’dir. Washington Gürcistan’da, Kırgızistan’da, Ukrayna’da turuncu darbe iktidarlarını yitirmiştir ama Türkiye’de AKP hâlâ iktidardır.
Afganistan’da Taliban’la müzakere başlatmak zorunda kalan, Irak’ı İran merkezli bölgecilik anlayışının egemenliğine terk etmek zorunda kalan ABD, artık herhangi bir ülkedeki herhangi bir gelişmesinin yegâne sorumlusu değildir.
ABD’nin Mısır’daki rolüne artık geçebiliriz. Bunun için Mısır’daki gelişmeleri üç ayrı düzleme ayırarak incelemeliyiz:
2011 ÖNCESİ: MÜBAREK DÖNEMİ
Hüsnü Mübarek ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli aktörüydü. Enver Sedat’ın imzaladığı ve Mübarek’in uyguladığı Camp David rejimi, ABD’nin ileri karakol devleti olan İsrail’in güvenliğinin garantisiydi.
Mübarek 30 yıllık saltanatı boyunca Camp David rejiminin bekçiliğini yaparak Washington’a hizmet etmişti.
2011 – 2013: GEÇİŞ DÖNEMİ
Tahrir Meydanı, 2006 yılından itibaren Mısır halkının rejimi protestolarına sahne oldu. Yani Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan ve Ocak 2011’de Mısır’a sıçrayan halk hareketi, en az beş yıllık fiili tecrübeye sahipti.
ABD ilk günler Mübarek’in arkasında durdu ve ona destek açıklamaları yaptı. Ancak halkın rejimi devirme gücü anlaşıldığı andan itibaren, ABD “Mübarek’i verip, rejimi kurtarmaya” yöneldi.
Mübarek devrildikten sonra da iktidar adayı olabilecek her kesimle arayı iyi tutmaya çalıştı. Zira ABD açısından Mısır’ın karşısında olmak, kırmızı çizgiydi! Washington her halükarda Mısır’ı elinde tutmalıydı. Üstelik seçeneklerin karşısında durmağı müddetçe, seçenekler arasında bir tercih yaratma şansı da olacaktı.
En örgütlü kuvvetlerden Müslüman Kardeşler’in bir seçenek olarak ortaya çıkması ve ABD’nin nispeten ılımlı olan Mursi’ye itiraz etmemesi yeni bir ilişkiyi doğurdu. İktidar olmak isteyen Müslüman Kardeşler, Camp David’e sadık kalabilir ve ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarına karşı durmayabilirdi.
Mursi’li rejim bu üstü örtük anlaşmanın üzerinden kuruldu. ABD desteği, Mübarek’i deviren kuvvetlerin iç mücadelesi ve iki turlu sandık sistemi, Mursi’yi cumhurbaşkanı yaptı.
2013 SONRASI: HALKIN DÖNEMİ
Mübarek’i deviren geniş halk kitleleri Mursi’nin iktidarına da bir yıl dayanabildi. Bir yandan özgürlükleri budayan iç uygulamalar, bir yandan Suriye’ye cihat ilan eden, Camp David’e dokunmayan dış politikalar halkın sabrını taşırdı. 30 Haziran’da alanlara dökülen 30 milyon Mısırlı Mursi’nin istifasını istedi. Neticede ordu, taraf tutmak zorunda kaldığı 3 Temmuz günü Mursi’yi devirdi.
ABD ise o dört günlük süre zarfında hem Mursi’den, hem de halkı destekleyen ordudan yana oldu! Zira ABD için kimin başta olduğundan daha önemlisi, Mısır’la ilişkilerini sürdürebilmekti. Kim kazanırsa, ABD onunla yürümek istiyordu.
4 Temmuz’dan 14 Ağustos’a kadar geçen bu süreç içerisinde hem ABD Başkanı Barrack Obama, hem de Dışişleri Bakanı John Kerry “genel geçer” açıklamalar ile zamanı ve ilişkileri kolladı. Hâlâ da kolluyor…
Üstelik bu durum ABD’deki iç çarpışmanın da yeni malzemesi oldu. Örneğin Cumhuriyetçi Parti’nin en güçlü iki ismi John McCain ile Lindsey Graham’ın Obama’yı yerden yere vuran açıklamaları bile, Washington’un Mısır’daki kuvvetlerden herhangi birinin tamamen arkasında olmadığının tek başına göstergesidir.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
17 Ağustos 2013
ABD, Barrack Obama, Enver Sedat, Hüsnü Mübarek, John McCain, Lindsey Graham, Mursi, Mısır
ÇANKAYA’YA ABD’Lİ SENATÖR AKINI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 31/05/2012
Bu kez de ABD’li senatör Richard J. Durbin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuğuydu. Çankaya’da Salı günü gerçekleşen ziyaret, basına kapalıydı. Yani, ne konuşulduğunu bilmiyoruz!
Çankaya’ya son iki ayda sıra dışı bir ABD’li senatör akını var. Acaba neden?
2 AYDA 7 SENATÖR
Önce gelin bu ziyaretleri anımsayalım:
– ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Tom Price, 3 Nisan’da Cumhurbaşkanı Gül’ü ziyaret etti.
– ABD’li senatörler John McCain, Joe Lieberman ve Lindsey Graham, 9 Nisan’da Gül’ü ziyaret etti.
– ABD’li senatörler Carl Levin ve Jack Reed, 3 Mayıs’ta Gül’ü ziyaret etti.
– ABD’li senatör Richard J. Durbin, 29 Mayıs’ta Gül’ü ziyaret etti.
SENATÖRLERİN FAALİYET ALANLARI
Cumhurbaşkanlığı sitesinde bu ziyaretlerin sadece olduğuna dair bilgi var. Ama ne söylendiği, ne görüşüldüğü bir sır! Basına kapalı gerçekleşen bu ziyaretlerle ilgili Türk basınında da bir ayrıntı yok.
Biz ayrıntıları, bu ziyaretçilerin öncesi ve sonrasındaki faaliyetlerinde ve ABD basınında aradık:
– Tom Price, Suriye’ye uygulanan yaptırımların mimarlarından biri olarak biliniyor. ABD temsilciler Meclisi Üyesi Price, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a yazılan ve 327 Kongre üyesinin imzaladığı “ABD-İsrail kırılmaz bağları” konulu mektubun da yazarı.
– ABD’li senatörler John McCain ve Joe Lieberman, Gül’le görüştükten sonra Hatay’a gitti ve sınırı teftiş etti! İkili, Suriyeli teröristlerle de içeriği açıklanmayan görüşmeler yaptı.
İkilinin Türkiye ziyaretinden sonra Foregin Policy’de yer alan şu satırlar Ankara’da yalanlanmadı: “Türk yetkililer, McCain ve Lieberman’a silahların sınırların ötesine akışına izin vermeye gönüllü olduklarını ve Suriye muhalefetine yardım için diğer daha saldırgan adımları tartışacaklarını belirttiler.”
– ABD’li senatörler Carl Levin ile Jack Reed, ABD Kongresi’ne Ermeni soykırımı yasa tasarısını getiren ikiliydi. Üstelik Gül, Levin ve Reed’le, bu olaydan çok değil, tam 19 gün sonra görüşmüştü!
ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı da olan Senatör Carl Levin, 7 Mart’ta yaptığı “İsrail’in İran’a saldırmasının muhtemel olduğunu düşünüyorum” açıklamasıyla dünyanın gündemine gelmişti.
– Gül’ün son konuğu olan Richard J. Durbin, 19 Şubat 2009’da da özel bir görevle Türkiye’ye gelmişti. Senatör Durbin, ABD Başkanı Barrack Obama’nın Kıbrıs’la ilgili mesajlarını Cumhurbaşkanı Gül’e getirmişti. Durbin, Gül’den sonra Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret etmişti.
7 SENATÖRÜN ÖZELLİĞİ
Abdullah Gül’ün son iki aydaki konuğu olan bu 7 senatörün ortak özelliği, Türkiye karşıtı bölge faaliyetlerinde bulunmaları… İran ve Suriye düşmanı ve tam bir İsrail dostu olan bu senatörler, aynı zamanda Türkiye’yi Ermeni meselesi ve Kıbrıs üzerinden sıkıştıran hamlelerin de mimarları durumundalar…
Peki, tüm bu özelliklere sahip ABD’li senatörleri sık sık Çankaya’ya sevk eden ne? Ya da şöyle soralım: Türkiye Cumhuriyeti’nin başı, bu 7 senatörü neden bu sıklıkta ağırladı?
Yanıt Gül’ün Colin Powell ile imzaladığını itiraf ettiği “2 sayfalık 9 maddelik” hizmet sözleşmesinde gizli!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
31 Mayıs 2012
A bdullah Gül, Çankaya, Barrack Obama, Bartholomeos, Carl Levin, Colin Powell, Jack Reed, Joe Lieberman, John McCain, Lindsey Graham, Richard J. Durbin, Tom Price
- Diğer 1.479 aboneye katılın
Twitter
- RT @halukhepkon: Sanırım Türk yayıncılığında bir ilk... Adı ve konusu şimdilik bilinmiyor. Tek bilinen çıktığında tüm Türkiye bu kitabı kon… 12 hours ago
- RT @halukhepkon: Hukuk Nagehan Alçı'ya "menfaat, nakit karşılığında her şeyi yazabilen, her türlü rezilliği yapabilen organizma" denmesinde… 2 days ago
- RT @solhaberportali: Gazeteci-yazar Mehmet Ali Güller (@MaliGuller) Çin-Rusya yakınlaşmasını değerlendirdi 📌 ‘İki ülkeyi bu kadar yakınlaş… 2 days ago
Kategoriler
- ABC Yazıları (22)
- Aydınlık Gazetesi Yazıları (1.402)
- CRI Türk (159)
- Cumhuriyet Gazetesi (572)
- Film Yazıları (1)
- Kitap-Film Yazıları (14)
- Mesleki Yazılar (5)
- Odatv Yazıları (216)
- Politika Yazıları (2.488)
- Radikal Kitap Yazıları (1)
- Teori Dergisi Yazıları (6)
- Uncategorized (10)
Arşivler
İstatistikler
- 1.081.506 hits