Posts Tagged Nuri Maliki
İran’ın Kandil operasyonunun anlamı
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 16/08/2011
“Karayılan yakalandı mı, yakanmadı mı” bulmacasının yaratığı sis perdesini aralayıp, İran’ın Kandil operasyonunu incelemeliyiz. Çünkü Tahran’ın bu hamlesi, Karayılan’ı yakalamaktan ve törerle mücadele etmekten öte anlamlar taşıyor:
Bağdat’ı Washington’dan koparıyor
1..) Tahran’ın Kandil operasyonu, Bağdat’ı Washington’dan koparıyor. İran inisiyatif aldıkça, ABD geriliyor; ABD geriledikçe, Bağdat’ın önü açılıyor.
Bu güç değişiminin iki önemli sonucu oldu: Birincisi, İran-Irak-Suriye-Lübnan güzergâhlı 5 bin 600 km’lik bir doğalgaz boru hattı anlaşmasının imzalanmasıydı. İkincisi ise Bağdat’ın “ABD’nin Irak’tan asker çekmeye yanaşmayan yeni tutumuna” yüz vermemesiydi. Maliki hükümeti, Pentagon’un baskısına direndi. Sadr, 2011 Aralık’ından sonra tek bir ABD askeri istemediklerini “ölüm tehdidiyle” birlikte ilan etti.
Tahran ile Bağdat’ın eksen oluşturan ilişkileri özellikle son bir yılda ivmelendi: ABD’nin Allavi seçeneğine karşı Maliki hükümetinin kurulması için güçbirliği yapıldı. İki ülke arasında hacmi 30 milyar doları bulacak anlaşmalara imzalar atıldı. Irak Genelkurmay Başkanı’nın ağzından “bölge güvenliği için İran’la stratejik işbirliği” yönelimi ilan edildi.
ABD toprağına müdahale
2..) Tahran’ın Kandil’e, yani Kuzey Irak’a müdahalesi, fiilen ABD toprağına müdahaledir! Çünkü Kuzey Irak, ABD’nin 1991’de fiilen kurduğu kukla devletinin coğrafyasıdır.
Türkiye o coğrafyaya AKP hükümetinin Washington’a çıpalı siyasetleri nedeniyle uzun zamandır giremiyor, terörle sınır ötesinde mücadele edemiyor. Son olarak artan kamuoyu baskısı neticesinde, 2008 yılında ancak sınırlı ve süreli olarak girilebilmişti.
TSK’nin her operasyon ihtiyacı belirdiğinde, AKP yandaşları “ABD ne der” yapay endişesini kamuoyuna pompaladı!
Yapay diyoruz çünkü ABD, İran’ın Kandil operasyonuna doğru düzgün tepki bile veremedi. Washington, Tahran’a, “sınır sorunlarını silahla değil, Bağdat’la müzakere ederek çöz” demekten öteye gidemedi. Çünkü ABD siyasi, askeri ve ekonomik olarak baş aşağı gitmektedir. Korkulacak kuvvet değildir!
BOP’a yanıt
3..) İran’ın Kandil operasyonu, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne yanıttır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin temel hedefi, ABD’nin fiilen kurduğu Kürt devletini, Türkiye’ye doğru genişletmek ve resmileştirmektir.
Türkiye bu plana AKP öncesinde kararlılıkla direniyor, hatta Ankara-Tahran-Şam ekseni oluşturarak, fiili mücadele örgütlüyordu. Türkiye’ye AKP darbesiyle birlikte, bu eksen de yavaş yavaş silindi.
İşte Tahran, Kandil operasyonuyla ABD’nin Kürt devletine ve Büyük Ortadoğu Projesi’ne müdahale etmektedir. Operasyon, tek başına bu nedenle bile Türkiye’nin yararınadır!
Suriye’ye saldırı hazırlığına yanıt
4..) İran’ın Kandil’e operasyonu, ABD’nin Suriye’ye saldırı hazırlığına yanıttır.
Ahmet Davutoğlu’nun Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüştüğü saatlerde İran’ın Fars Haber Ajanı’nda yer alan bir açıklama dikkat çekciydi. İran Devrim Muhafızları Ana Karargahı’ndan üst düzey askeri bir istihbaratçıya ait olduğu belirtilen isimsiz açıklamada, “ABD ve Türkiye’nin Suriye’ye saldırması halinde, İran’ın Kuzey Irak’ı Afganistan’a çevireceği, ABD ve Türkiye’nin bölgedeki askeri ve ticari üslerini hedef alacağı” belirtiliyordu. İranlı üst düzey askeri yetkili, “Kandil başta olmak üzere PKK/PJAK denetimindeki bölgenin, İran devleti için Suriye’ye açılan bir kapı olduğunu, bu nedenle Kandil konusunda ısrarcı olduklarını” vurguluyordu.
AKP pazarlıkta, İran Kandil’de
5..) İran’ın Kandil operasyonunun bizi en çok ilgilendiren yönü ise AKP’nin tutumudur. Erdoğan-Gül ikilisinin, ABD Başkanı Barrack Obama’nın isteğiyle 2009 yılında başlattığı “Kürt Açılımı” Kandil’le pazarlık noktasına kadar geldi.
2009 yılında Kandil’le ve Öcalan’la ayrı ayı yürütülen görüşmeler önce müzakereye sonra da mutabakata dönüştü. Öcalan, son olarak “Barış ve Anayasa Konseyleri” kurulması konusunda mutabakata vardıklarını da açıkladı.
Kandil’le süren pazarlıkların da gelip düğümlendiği nokta “Öcalan’ın özgürlüğüdür.”
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş “Hükümet Öcalan’ın koşullarını düzeltmelidir. Açıktan müzakereleri yürütmelidir. Hatta özgürlüğü dâhil olmak üzere her şeyi tartışmalıdır.” diyebilmektedir.
Cemaat de, Mümtaz’er Türköne’nin ağzından pazarlığa açık destek vermektedir: “Bugün, Öcalan‘ın hapishane şartlarının gözden geçirilmesi ve terörün azalması şartıyla dışarıyla aracısız ilişkiler kurması tartışılabilir. Öcalan‘ı ne yapmalı sorusunun cevabı, bir ikilemin konusu. Ya asmalı ya da önünü açmalı.”
AKP-Cemaat ittifakına göre yanıt belli: Asılmayacağına göre serbest bırakılmalı!
İran-ABD savaşının ismi: Kandil
Sonuç olarak İran ordusunun Kandil operasyonu, İran-ABD savaşının şimdiki ismidir! Bu savaşta yükselen kuvvet İran, inişe geçen kuvvet ise ABD’dir.
Irak ve hatta Mübarek’siz Mısır, bu değişime uygun konumlanmakta ve ABD yerine İran’a yaklaşmaktadır.
İran-Irak-Suriye ekseni, Lübnan ve Mısır’ı da kapsayarak Libya’ya kadar uzanmaktadır.
ABD Suriye’ye saldırsa da, saldırmasa da, bu coğrafyada yenilecektir. Artık mesele, ABD’nin yenilgisine ortak olmamaktadır.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
16 Ağustos 2011
Irak’ın Suriye’ye desteği ne anlama geliyor?
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 15/08/2011
Birkaç haftadır, bölgedeki bazı somut gelişmelere dayanarak “İran’ın Irak’ta inisiyatif aldığını, İran ordusunun kuzey Irak operasyonunun Bağdat’ı Washington’dan kopardığını” yazmıştık.
Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a destek açıklaması, bu saptamamızı daha da kuvvetlendirdi. Maliki, Suriye’deki göstericilerden “devleti sabote etmemelerini” istedi.
Peki Maliki’nin Beşar Esad’a bu açık desteği bölgedeki gelişmeler ışığında nasıl okunmalı?
Öncelikle ABD işgali altındaki Irak’tan böyle bir çıkışın yükselmesi; Irak’ın 8 yıllık direnişinden, ABD’nin baş aşağı gitmesinden ve İran’ın bölgedeki aktif tutumundan kaynaklanmaktadır.
ABD-İran savaşı
Daha berraklaştırarak söylersek, bölgede ABD ile İran uzun süredir çatışmaktadır. Çatışmanın başında ABD’nin cephesinde İsrail, Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve körfez ülkeleri ile işgal altındaki Irak vardı. İran’ın cephesinde ise Suriye ve Lübnan bulunuyordu.
Ancak her iki cephede de önemli değişiklikler yaratan şu gelişmeler yaşandı:
1- Irak: Irak’taki son hükümet kurulma süreci, çok önemli bir güç mücadelesine sahne oldu. ABD ve Türkiye İyad Allavi’nin, İran ise Nuri Maliki’nin başbakanlığını destekledi. Bu çarpışma nedeniyle, Irak’ta hükümetin kurulması 9 ay gecikti.
2- Türkiye: AKP Hükümeti, Suriye ve Lübnan ile Ürdün’ü kapsayan, ikinci aşamada İsrail’i de içine alacak bir “Ortadoğu birliği”ne soyundu. O zaman da vurguladığımız gibi, BOP Eşbaşkanlığı’nın bu girişiminin temel hedefi, Suriye ve Lübnan’ı İran’dan kopartmaktı.
3- Enerji güvenliği: İran, Irak ve Suriye ile doğalgazının Akdeniz’e ulaştırılmasını sağlayan boru hattı anlaşması imzaladı. 5 bin 600 kilometrelik boru hattının güzergâhı, aynı zamanda ABD-İran savaşının da ön cephesini oluşturdu.
4- Kuzey Irak: İran ordusu, Kuzey Irak’a “çelik harekâtı” düzenledi. ABD, Tahran’ın kapsamlı operasyonu karşısında çaresiz kaldı; Tahran’ın sınır sorunlarını Bağdat’la müzakere etmesini istemekten öteye geçemedi.
5- Suriye: Rusya, Suriye’nin Tartus kentindeki deniz üssünü tahkim etti. Ardından Suriye’nin Lazkiye kentinde kurulacak askeri üsse, İran’ın katkısı gündeme geldi.
6- Mısır: ABD, Mübarek’in halk hareketiyle devrilmesine engel olamadı. Washington, “Mübarek’i verip rejmi kurtarmaya” yöneldi. Ancak Mübarek’siz Mısır, İran’la diplomatik ilişkileri yeniden kurma adımları attı, Süveyş Kanalı’ndan İran askeri gemilerinin geçmesine izin verdi, Gazze kapısını araladı vs.
7. Lübnan: İsrail, tek yanlı olarak denizde münhasır ekonomik bölgeyi Lübnan’ın karasularına kadar genişletme planları yapmıştı. Lübnan Parlamentosu, buna karşılık olarak, İran’a kendi karasularında ve ekonomik bölgesinde doğalgaz arama imtiyazı verme kararı aldı.
ABD cephesi daraldı
İşte son 1 yıla damgasını vuran bu gelişmelerden sonra ABD ve İran cephelerinde önemli değişiklikler oldu. ABD’nin Mısır ve Irak’taki etkinliği önemli ölçüde geriledi. Bu iki ülke İran cephesine, daha doğrusu bölge cephesine kayma eğilimi gösterdi.
Başlıktaki sorumuza dönersek…
Irak’ın Suriye’ye desteği şu gerçeği gösteriyor: Emperyalizm, ancak zor kullanılarak püskürtülür!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetes / s: 7
15 Ağustos 2011