Posts Tagged Irak
ABD’NİN ÜÇ KÜRT AÇILIMI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 10/09/2013
PKK lideri Cemil Bayık’ın “Geri çekilmeyi durduruyoruz” sözleri AKP-PKK işbirliğinin ve “Kürt Açılımının” bittiği şeklinde yorumlandı. Ardından PKK liderlerinden Remzi Kartal’ın, “Açılımdan biz kârlı çıktık” demesi, biten bir sürecin muhasebesi gibi algılandı.
Peki, öyle mi? Bugün bu soruya yanıt arayacağız.
Öncelikle belirtelim. Remzi Kartal’ın “Açılımdan biz kârlı çıktık” demesi bir doğruya, ama eksik bir doğruya işaret etmektedir. PKK’nin AKP’ye göre Açılımdan daha kârlı çıktığı doğrudur ama ABD’nin hem AKP’den, hem de PKK’den daha kârlı olduğu en doğrusudur. Çünkü alt yüklenicilerin kârlarının toplamı ana yükleyicinin hanesine yazılacaktır ve her halükarda ABD, enstrümanlarından daha kârlıdır.
Bu gerçek, bir başka gerçeğe daha işaret eder. Açılımı AKP ya da PKK başlatmadığı için AKP ya da PKK bitiremez. Kim bitirebilir? Açılımın ana yüklenicisi olan ABD; zira açılımı o başlatmıştır.
Peki, ABD Açılımı ne zaman başlattı? İnceleyelim:
ABD’NİN IRAK ÜZERİNDEN 1. AÇILIMI
Bu Açılım, 1986 yılında Pentagon’un iki numarası olan William Taft’ın “Kürt dosyasını” Turgut Özal’a getirmesiyle başlar. Özal dosyayı kabul eder ama dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Üruğ, Taft’la görüşmeyerek dosyayı Türk Ordusu adına reddeder.
ABD bu ilk Açılımda atılımı, Irak’a saldırarak yaptı. Sonuçları ise Irak’ın kuzeyinde, 1991’de bir kukla devletçiğin filizlenmesidir.
Çekiç Güç’ün 17 Nisan 1991’de Irak’ın kuzeyine girmesiyle kurulan devletçik, 1992’de parlamentoya kavuştu ve 1996 yılına kadar iyice serpildi. TSK’nin Türk hükümetlerine rağmen bu devletçiğe yaptığı Çelik Harekâtı gibi müdahaleler ise devletçiğin resmiyet kazanmasını engelledi.
ABD’NİN IRAK ÜZERİNDEN 2. AÇILIMI
Bu Açılım, aslında 1998 Washington sürecinde Barzani’nin TSK denetiminden çıkarılmasıyla başladı ve 1999’da Türkiye’ye dayatılan ABD’nin Yeni Kürt Planı ile uygulamaya geçti. Plan Pentagon tarafından Alan Makovsky başkanlığındaki bir ekibe hazırlatıldı, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın onayı ve ABD Başkanı Bill Clinton’un parafı ile yürürlüğe girdi.
ABD bu ikinci Açılımda atılımı, 2003’te Irak’ı işgal ederek yaptı. Bu süreçte Irak fiilen üçe bölündü ve Washington, Erbil merkezli Kürt Devleti’ni adım adım Bağdat’tan kopardı.
Ancak Irak’ın 2004’te ABD’ye direnmeye başlaması, 2006’da Hizbullah’ın İsrail’i yenmesi, 2008’de Rusya’nın Gürcistan’a saldırması ve 2008’de ekonomik krizin patlaması ABD’yi planlarını tamamlamaktan alıkoydu. Washington adım adım Ortadoğu’dan çekildi ve kalan işlerini taşeronlarına bıraktı.
ABD’NİN SURİYE ÜZERİNDEN 3. AÇILIMI
Bu Açılım, 2009’da Abdullah Gül’ün “çok güzel şeyler olacak” demesiyle başlatıldı. Ankara, Bağdat, Şam ve Beyrut’la bir Ortadoğu Birliği kurarak, Büyük Kürt devletinin yollarını döşeyecekti.
Ancak Ortadoğu’da halk hareketleri başladı ve plan değiştirilmek zorunda kaldı. Suriye, Büyük Kürdistan’a silahla mecbur bırakılacaktı.
2011’de başlatılan Atlantik saldırısının merkezinde ABD’nin Kürt Koridoru planı vardı. ABD, Irak’ın kuzeyindeki devletçiğini Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açmaya çalışacaktı. Bu planın aktörleri Erdoğan ve Öcalan’dı. Paranın kaynağı ise Katar ve Suudi Arabistan…
İşte AKP’nin Türkiye’de bir “Kürt Açılımı” başlatması ve Öcalan’la Suriye merkezli bir ortaklığa soyunmasının sebebi bu üçüncü Açılımdır. Öcalan’ın PKK’ye İran, Irak ve Suriye’de yeni görev alanları çizmesi bu nedenledir.
ABD’NİN TÜRKİYE ÜZERİNDEN 4. AÇILIMI
Kısaca özetlediğimiz gibi Açılımların sahibi ABD’dir ve AKP ile PKK Açılımın alt yüklenicileridir. Dolayısıyla ABD’ye rağmen süreci bitirmeleri mümkün değildir.
Ancak ABD’nin Açılımını Türkiye’nin, hele de komşularıyla birleşen Türkiye’nin bitirebileceğini özellikle vurgulayalım. Hatta bitirmek zorunda olduğunun da altını çizelim.
Zira ABD’nin dördüncü Açılımı Türkiye üzerinden olacaktır ve Irak’ın kuzeyindeki yapı Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açıldıktan sonra Türkiye’ye doğru genişleyecek ve Diyarbakır merkezli olarak Büyük Kürdistan kurulacaktır!
O nedenle Türkiye’nin ve bölgenin savunma hattı bugün Suriye’dedir.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
10 Eylül 2013
TERÖR EKSENİ: AKP-PKK-MK
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 19/08/2013
AKP Hükümeti’nin dış politikası, Türkiye’yi PKK ve Müslüman Kardeşler’le ortaklığa mahkûm etti! Artık ne bir dost komşumuz, ne de bölgede yan yana durabildiğimiz bir ülke var…
SURİYE
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı ve Şam rejimini yıkmak için savaş ilan eden ve 2,5 yıldır Esad’a karşı savaşan terörist grupları destekleyen AKP Hükümeti, sonunda bu ülkede PKK ile müttefik oldu. ABD’nin uyarısı sonrası desteklediği El Kaide örgütleriyle arasında “şimdilik” bir mesafe koyan Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin bu ülkedeki yeni ortağı, artık PKK-PYD’dir.
Esad’ı yıkamayan ama Türkiye’nin 910 kilometrelik sınırını “güvensiz” hale getiren AKP Hükümeti’nin dış politikası, sınır bölgemizi uluslararası terörizmin yeni üssü yaptı.
LÜBNAN
Atlantik adına Hizbullah karşıtlığına soyunan AKP Hükümeti, artık Lübnan’da da istenmiyor. Öyle ki iki pilotumuz hâlâ bu ülkede esir ve Dışişleri Bakanlığı Türk vatandaşlarına bu ülkeye gitmemeyi tavsiye etti. AKP, Lübnan’daki askerlerimizin bir bölümünü geri çekme kararı almak zorunda kaldı.
IRAK
Irak başbakanı Nuri Maliki’ye karşı Allawi-Haşimi’ye dayanarak açıktan darbeye soyunan fakat başaramayan AKP Hükümeti, diğer yandan Bağdat’ı devre dışı bırakarak Erbil’le ittifaka ve petrol anlaşmaları yapmaya soyundu.
Ancak Kuzey Irak’ı Irak’tan koparmaya yönelik bu hamleler, Maliki’nin Barzani’ye silah göstermesi nedeniyle rafa kalktı.
İRAN
AKP, ABD adına Tahran’ı masada tutmak için çok çabaladı ancak Suriye sorunu Ankara ile Tahran’ı tamamen karşı karşıya getirdi. Bu sonuç, hem AKP’nin İslamcı tabanı açısından, hem de İran’a doğalgaz bağımlılığı nedeniyle Erdoğan’ı zor durumda bırakıyor.
MISIR
30 milyon Mısırlının iradesini yok sayarak Muhammed Mursi’nin devrilmesine “darbe” diyen ve ilk günden itibaren Müslüman Kardeşler’i meydanlarda direnmeye çağıran Erdoğan, Ankara’nın Kahire’yle ilişkilerini de bitirmiş oldu.
Hem diplomatik ilişkilerin seviyesi düştü, hem de Ankara Kahire tarafından “içişlerine müdahale etmekle” suçlandı!
SUUDİ ARABİSTAN
Suudi Arabistan sıcak para açısından AKP’nin şu ana kadar en önemli müttefikiydi. Öyle ki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, o sıcak para aşkına, Kral Abdullah’la görüşmesini, Kralın Ankara’da kaldığı otelde yapmak zorunda bile kalmıştı!
Üstelik Suudi Arabistan, AKP’nin Suriye’de Esad’ı yıkma politikasının da finansörüydü. Hem parayı hem de teröristi bulan ülkeydi. Ancak Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler aşkı, AKP ile Suud ailesinin arasını da açtı.
İSRAL-YUNANİSTAN-GÜNEY KIBRIS
Hüseyin Çelik’in deyimiyle Erdoğan’ın içeride milletin gazını alan İsrail politikası, Doğu Akdeniz’deki Türk egemenliğini dinamitledi. İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’la petrol ve doğalgaz anlaşmasından tutun, üç ülkeyi kapsayan su ve elektrik hattı çekilmesine kadar bir dizi anlaşma yaptı.
Türkiye karşıtı bu gelişmelere rağmen AKP, ABD’nin zoruyla İsrail’i koruyan Kürecik radarını inşa etti, Suriye’yi vurması için İsrail’e hava sahasını açtı ve hatta uçaklarının İncirlik’te üslenmesine göz yumdu!
SONUÇLAR
Tüm bu gelişmeler bölgede ve uluslararası alanda şu sonuçları doğurdu:
1. Devletlerle değil, terör örgütleriyle müttefik olan AKP, kendi meşruiyetini tartışmalı hale getirdi.
2. AKP, komşularının teröristlerine yardım ederek, “terör hamisi” sıfatını elde etti.
3. Komşularını bölecek hamleler yaparak, “düşman” sıfatını kazandı.
4. Türkiye’yi tüm komşularıyla sorunlu hale getiren AKP Hükümeti, bölgede yalnızlaştı.
5. AKP, bölgede “güvenlik sorunu” haline geldi.
6. 1 Mart 2003 tezkeresinin reddedilmesi sonrasında bölgedeki itibarı tavan yapan Türkiye’nin, AKP’nin 10 yıllık dış politikası neticesinde tüm itibarı sıfırlandı!
7. AKP, bu “düşmanlık” içeren dış politikaları yürütebilmek için de, içeride faşizan bir rejim kurmak durumunda kaldı.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
19 Ağustos 2013
ABD: ERDOĞAN’IN SORUNLARI ÇOK BİRİKTİ
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 21/01/2013
Ak medya Suriye konusunda bir süredir şu iki tezi işliyor:
1) Türkiye’nin Suriye politikası bağımsızdır, ABD’yle bir ilgisi yoktur.
2) ABD, Suriye konusunda çok istekli değil.
Acaba bu iki tezin gerçeklikle bir ilgisi var mı, yoksa Ak medya AKP tabanındaki anti-emperyalist unsurların çekincelerini mi gidermeye çalışıyor? İnceleyelim:
‘TÜRKİYE, NEDEN SURİYE’Yİ VURMUYOR?’
Amerika’nın Sesi Radyosu, Aaron David Miller’le Suriye konusunda bir söyleşi yapmış. Miller’in ABD Dışişleri Bakanlarına danışmanlık yapan bir isim olduğunu belirtelim öncelikle…
Miller “Suriye’deki krizin uzamasında ABD’nin bir payının olmadığını” söylüyor ve “Obama yönetiminin müdahaleye isteksiz olduğu” şeklindeki görüşleri Suriye konusunun Libya’dan çok daha karışık olmasına bağlıyor.
Libya’da zayıf bir rejim olduğunu ve ellerinde ciddi silahlar bulunmadığını belirten Aaron David Miller, Suriye’de ise bunun tersinin yaşandığına, bu durumun da ABD’nin elini zorlaştıran en önemli unsur olduğuna dikkat çekiyor.
Miller’in ABD için zorluk olarak gördükleri kuşkusuz Türkiye için de geçerli. Nitekim Miller bu gerçeğe vurgu yapıyor: “Ben, kimseyi Suriye’ye müdahale konusunda istekli görmüyorum. Türkler sınıra asker yığmıyor, Suudiler ve Katarlılar yardım göndermiyor. Oysa ki onlara gelişmiş silahlar verdik. Neden Suriye mevzilerini gidip kendileri vurmuyorlar?”
ERDOĞAN: SURİYE’YE GİRERİZ
Miller’in “Türkiye neden gidip Suriye’yi kendisi vurmuyor” demesinden bir gün sonra Başbakan Erdoğan’ın “vururum” imasında bulunması ise dikkat çekiciydi. Erdoğan’ın Suriye’den çok ABD’ye mesajı gibi anlaşılan sözleri şöyleydi: “On binlerce kilometre öteden gelip Irak’a girenler bu dünyada haklı oluyorsa, biz 910 kilometre sınırımız olan Suriye’de eli bağlı, tribünde seyirci olamayız.”
Miller’in sözlerine dönmeden önce belirtelim. ABD’nin on binlerce kilometren gelip Irak’a girmesi dünyada haklı olmadı, tersine AKP nezdinde haklı sayıldı! Üstelik Başbakan Erdoğan, Irak’ta Müslüman katleden ABD askerlerinin sağlığı için duacı bile oldu!
IRAK DERSİ, SURİYE’DE KORKUTUYOR
Aynı zamanda Wilcon Center’da uzman olan Aaron David Miller, ABD açısında kritik meseleyi, “Esad yıkılsa bile sonrasının ne olacağını bilememek” şeklinde tarif ediyor ve bunu da Irak ve Afganistan deneyimlerine dayandırıyor. Kuşkusuz Miller haklı ve Irak’ta Maliki örneği ortada!
Dahası Miller “muhalefeti silahlandırmanın ve uçuşa yasak bölge oluşturmanın, çatışmaların sonucunu değiştirmeyeceğini” belirtiyor ve rejimin ayakta durmayı başarırken, muhalefetin güçlenemediğine dikkat çekiyor.
Miller’a göre bu tarz çatışmalar ancak iki şekilde durur: Ya üçüncü tarafların müdahalesiyle, ya da taraflardan birinin zaferiyle… Ancak Miller “bu aşamadan çok uzakta olduklarını” söylüyor. Üstelik Esad’ın çok sayıda avantajı var: “Hem istihbarat hem de askeri güç olarak devletin imkânları onun elinde. Şam’ın önemli bir bölümünü kontrol ediyor. Muhalefet ise daha tek bir kenti ele geçiremedi.”
ABD: ‘SIFIR SORUN’ İFLAS ETTİ
Aaron David Miller, Erdoğan’ın Patriotlarla yetinmediğini, Suriye’nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge istediğini belirtiyor ve uyarıyor: “Erdoğan’ın bu beklentisinin yerine geleceğini sanmıyorum.”
Ancak daha önemlisi, Miller’in “Erdoğan’ın sorunlarının çok biriktiğine dair” saptamasıydı: “Zaten tam olarak anlayabilmiş değilim. Erdoğan’ın ‘komşularla sıfır sorun’ politikası iflas etti. Erdoğan’ın sorunları çok birikti. Anlayamıyorum, çünkü görebildiğim kadarıyla, Türkiye’de Suriye’yle savaşa girme konusunda ortak bir kamuoyu görüşü oluşmadı. Türkler savaşmak mı istiyor? Uluslararası koalisyon oluşturmak daha zor. Türkler bu konuda ısrar ediyorsa, öncelikle Fransa ve İngiltere’nin desteğini neden alamıyorlar? Sonra da gelip bize baskı yapsınlar.”
Miller’ın Erdoğan’a “yapabileceklerinle, yapmak istediklerin arasında uçurum var” mesajı anlamına gelen bu uyarısı, Erdoğan’ın birkaç hafta sonra gerçekleşecek Washington ziyareti öncesinde oldukça önem kazanıyor.
Bakalım Erdoğan, “bu biriken sorunlarını” Obama yönetimiyle ne oranda halledebilecek?
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
21 Ocak 2013