Posts Tagged Ömer Güney

ÜÇ CİNAYET, BİR KASET, İKİ İTİRAF

Öcalan tıpkı Haziran Halk Hareketi’nde olduğu gibi yine Erdoğan’a tam destek verdi. O gün “Taksim’i ulusalcılara bırakmayın” diyen Öcalan, bugün de “Bu ateşe benzin taşımayacağız” dedi. (Aksam.com.tr, 11 Ocak 2014)

Öcalan ateşi de tarif ediyor: “17 Aralık, paralel devletin darbe girişimidir.” (DHA, 13 Ocak 2014) (Bakalım Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun “yeninden yargılama” girişimini “yolsuzluk operasyonunu örten bir tuzak” olarak niteleyenler, Öcalan’ın sözlerine ne diyebilecekler?)

PKK bir bütün olarak bu savaşta Erdoğan’dan yana tutum alıyor. Çünkü biliyorlar ki, Erdoğan varsa “açılım” var! Örneğin BDP Eş Genel Başkanı Selahattin DemirtaşYolsuzluk operasyonu çözüm sürecini bozar” dedi (Vatan, Hüseyin Yayman, 26 Aralık 2013). Örneğin Cemil Bayık, AKP’nin yolsuzluk operasyonundan kurtulmasının tek yolunun Kürt sorununu çözmesinden geçtiğini açıkladı. (Hürriyet, 20 Aralık 2013)

Bu süreçte PKK iki vurgu daha yaptı: 1) Oslo mutabakatını Cemaat sızdırdı. 2) Paris cinayetinde Cemaat parmağı var.

ÖMER GÜNEY’İN KASETİ

Öcalan’ın açıkça Erdoğan’a destek verdiği gün ilginç bir gelişme oldu. İnternete yüklenen ve Paris cinayetinin zanlısı Ömer Güney’e ait olduğu iddia edilen bir ses kaydıydı bu. Kayıtta Ömer Güney olduğu iddia edilen kişi MİT görevlisi olduğu iddia edilen bir şahısla kimlerin öldürüleceğini konuşuyor!

Kaydı internete yükleyen kişi, kaydın başında Ömer Güney’in yakını olduğunu iddia ederek şunları yazmış:

“Ben Fransa/Paris’te üç kadını öldüren Ömer Güney’in yakınıyım. Paris’te Ömer 17 Ocak’ta tutuklandı. Ömer, tutuklanmadan önce bana verdiği bilgi ve belgeleri başıma bir iş gelirse bunları açıklarsın diyerek verdi. Ömer Paris’te öldürdüğü üç kadının, öldürme talimatlarını MİT’ten almış. Esas hedefi Sakine Cansız’mış. Diğerlerini eylem sırasında orada bulunduklarından dolayı öldürmek zorunda kalmış.

“Eylemden önce defalarca Türkiye’ye giderek MİT’çilerle bir araya gelip eylemi planlamışlar. Fransa’dan Türkiye’ye gelip giderken uçak biletlerini MİT’çiler almış. Öldürmek için kullandığı silahı ve diğer şeylerini almak için parayı Ömer’e MİT’çiler vermiş. MİT’çilerle yapmış olduğu bir toplantının ses kaydını almış. Bu kaydın bazı yerlerini başına bir iş gelirse bunları saklamam ve gerektiğinde yayınlamam için bana verdi. Ömer’i hapiste kimse arayıp sormuyormuş. MİT’çiler Ömer’i kullanmışlar. Ömer’in benden istediği bunlardı. Hepsini yazdım.”

Öcalan’ın Erdoğan’a destek açıklamasıyla birlikte değerlendirildiğinde, ses kaydının mesajı şu olabilirdi: “Paris cinayetinin faili Cemaat değil, MİT!”

EŞZAMANLI İKİ GELİŞME

Paris cinayetinde kimin parmağı var bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz şu: Cinayet ortada kaldı. Fransa cinayeti çözmüyor. PKK, öldürülen üyelerinin failini aramıyor. AKP de Cemaat de topu birbirine atıyor.

Açık ki bu bir Gladyo iç mücadelesidir. Yoksa cinayet çoktan çözülürdü… (Yakını, Ömer Güney’in MİT’çilerle yaptığı görüşmenin kaydını aldığını söylüyor! Mümkün mü?  Oslo’dan sonra burada da bir beceriksizlik mi var? Yoksa üstlerindeki servisin bir marifeti mi?)

Bakın bu süreçte iki dikkat çekici gelişme daha oldu:

1) Yeni Şafak Hanefi Avcı’yla röportaj yaptı. Manşetten verilen röportajda eski polis şefi şunları söylüyordu: “Cemaat tüm bilgilere hâkim. MİT’in, Emniyet’in, Maliye’nin bilgileri ellerinde. Polisle adliyeyi Cemaatin yönetici kadroları koordine ediyor.” (Yeni Şafak, 13 Ocak 2014)

2) France 24 televizyon kanalının internet sitesi, Paris yakınlarındaki bir Cemaat kolejiyle ilgili haber yaptı. EducActive isimli kolejin müdürü, Fransız istihbarat servislerinde sağlam bağlantılarının olduğunu söylüyordu! (Özgür Gündem, 12 Ocak 2013)

OPERASYON İÇİNDE OPERASYON

Öcalan’ın sözleri, Yeni Şafak’ın zamanlaması dikkat çeken röportajı, Cemaat koleji müdürünün itirafı ve Ömer Güney’in kaseti…

Açık ki, yine operasyon içinde operasyon var.

Rejimin nasıl kokuştuğunun, sitemin nasıl kirlendiğinin bir göstergesi daha… Temizlik için önce hepsini yıkmak ve sonra Cumhuriyeti yeniden inşa etmek lazım!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
14 Ocak 2014

, ,

Yorum bırakın

KÜRT KORİDORU ÇATIŞMASI

Batı’nın Basra Körfezi’nden Akdeniz’e uzanacak Kürt Koridoru hedefi, aynı zamanda Ortadoğu haritasının yeniden şekillenmesi demek! İşte bu eksende, Doğu ile Batı arasında kıran kırana bir mücadele yaşanıyor. Doğu’nun üstünlüğü ele geçirmesi ise Batı’nın içinde yarılmalara, ABD’de iç çarpışmaya ve ABD’nin bölgedeki kartlarının iç kuvvet mücadelesine dönüşüyor: New York-Tel Aviv cephesi, Obama-Biden-Kerry-Hagel dörtlüsünün Clinton-Petraeus ikilisini tasfiye etmesi üzerine harekete geçti:

9 Ocak 2013: PKK’li 3 kadına Paris’te Kürt Enformasyon Bürosu’nda suikast düzenlendi. PKK çevresine 2 yıl önce giren Ömer Güney, suikastın tetikçisi olduğu iddiasıyla tutuklandı.

MİT elemanı Murat Şahin, Ömer Güney’i tanıdığını açıkladı. Şahin, MİT’te amiri olan Teyze’nin kendisine daha önce Güney’in fotoğrafını gösterdiğini söyledi. Şahin, Devrimci Karargâh operasyonu sırasında tutuklanmış, MİT elemanı olduğu anlaşılınca serbest bırakılmıştı.

Bir iddiaya göre öldürülen kadınlardan PKK kurucusu da olan Sakine Cansız, bir süre önce Milano’da önemli bir dosyaya erişmişti. Dosya, PKK’ye yardım edenlerin listesiydi ve paravan örgütlerin hangi ülke istihbaratına ait olduğu da o dünya tarafından biliniyordu. Brüksel oldukça rahatsızdı. İddiaya göre Cansız Köln’de MİT’le iki kez görüştü ve bu dosyanın pazarlığını yaptı. Ancak MİT dosyayı alabildi mi, bilinmiyor.

16 Ocak 2013: Ded Hasan isimli Kürt asıllı Rus mafya lideri, Moskova’da bir restoran çıkışında suikasta uğradı. Olayın arkasında, halen İspanya’da cezaevinde tutuklu olan Şakro lakaplı Rus mafyası Zahariy Kalaşov’un olduğu açıklandı. Rusya İçişleri Bakanlığı yetkilileri, Ded Hasan’ın PKK’ye silah temin eden isimlerin başında geldiğini duyurdu.

26 Ocak 2013: MİT, CIA’nın verdiği istihbaratla, Ankara’da bir otelde Süleyman M.’ye operasyon yaptı. CIA’nın istihbaratına göre Süleyman M. El Kaide’nin Pakistan’da öldürülen lideri Usame Bin Ladin’in damadıydı ve 11 Eylül 2001 olaylarından sonra İran’da bir kampta saklanmıştı. Tahran yönetimi çıkmaya zorlayınca, sahte Suudi Arabistan pasaportuyla Ankara’ya giriş yapmıştı.

Haber, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne canlı bombayla saldırı düzenlendiği gün Milliyet’in sürmanşetindeydi. Büyükelçilik önünden CNNTürk’ün canlı yayınına katılan Fikret Bila, Bin Ladin’in damadına operasyonun aslında beş gün önce yapıldığını açıklıyordu.

28 Ocak 2013: Suriye’den gelebilecek füzelere karşı olduğu iddia edilen NATO Patriot bataryaları, İncirlik Üssü’nü ve Kürecik Radarını koruyacak şekilde yerleştirilmeye başlandı ve ilk batarya faaliyete hazır hale geldi.

31 Ocak 2013: İsrail, Şam’ı vurdu. Bir iddiaya göre İsrail’in vurduğu hedef İran’ın Devrim Muhafızlarının karargâhıydı, diğer iddiaya göre ise Rus üssüydü.

Şam yönetiminin üstünlüğü tamamen ele geçirdiği, Suriye Ordusu’nun kuzeye doğru taarruza başladığı, Beşşar Esad’ın hemen her gün kamuoyunun önüne çıkarak Suriye halkına büyük moral verdiği ve Suriye muhalefetinin çatı örgütü olan SUKO’nun Başkanı El Hatip’in Şam yönetimiyle diyaloga hazır olduklarını açıkladığı bir sırada İsrail’in Şam’ı vurması ve ülkenin güneyi için tehdit oluşturması, en çok Gül-Davutoğlu cephesine yaradı. Nitekim Erdoğan, İran’ı İsrail’i kışkırtmakla suçladı!

1 Şubat 2013: ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne canlı bomba saldırısı oldu. Eylemi DHKP-C üstlendi! Saldırgan DHKP-C’nin Ahmet Necdet Sezer affıyla salıverilen Ecevit Şanlı isimli bir militanıydı! Ulusalcı isimli saldırgan, laik cumhurbaşkanı tarafından affedilmiş ve bir sol örgüt adına eylem yapmıştı!

Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar, 18 Ocak 2013’te, DHKP-C’yle ilişkili oldukları iddiasıyla gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Yani Ecevit Şanlı’nın saldırısı, istihbarat dünyasını için değil ama genel kamuoyu açısından olağandı!

2 Şubat 2013: Münih Güvenlik Konferansı sırasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile SUKO Başkanı El Hatip’le baş başa ve ilk defa görüştü! ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, görüşmenin baş başa olması yerine, kendisiyle birlikte BM Özel Temsilcisi Lahdar Brahimi’nin de katılacağı bir dörtlü zirveye çevrilmesi için uğraştı ama Moskova’nın engelini aşamadı.

Öte yandan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Minih’te, İran’la doğrudan görüşmelere açık olduklarını da ilan ediyordu.

3 Şubat 2013: Kerkük Emniyet Müdürlüğü’ne intihar eylemi düzenlendi. 33 kişi öldü, 70 kişi yaralandı. Irak’ın düğümü olan Kerkük, Barzani’ye göre Kürdistan’ın kalbiydi; çünkü petrol yatağının tam üzerinde… Barzani’nin nüfus yığdığı Kerkük’ün statüsü için gereken referandum yıllardır yapılamıyor. Ahmet Davutoğlu geçen yıl Kerkük’ü Bağdat’tan izinsiz ziyaret etmiş ve tepki görmüştü. Türkmenler ise, Kerkük’ün Ankara-Erbil ittifakı için Barzani’ye peşkeş çekilmesine itiraz ediyor ve Irak Başbakanı Nuri El Maliki’yi destekliyor.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
4 Şubat 2013

, , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

%d blogcu bunu beğendi: