Posts Tagged Sol

ERDOĞAN’IN ONURU DA SOL’A KALDI

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton İstanbul’daydı… Clinton, Suriye planlarını gözden geçirmek için sırasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüştü.

Bu ikili ve çoklu temaslardan bir süre önce, Başbakan Erdoğan ABD Başkanı Obama ile telefonda görüşmüştü. Beyaz Saray, o telefon görüşmesi sırasında Obama’nın ne yaptığının fotoğrafını basına servis ederek, açık bir mesaj verdi Türkiye’ye. Obama, Erdoğan’la konuşurken bir beyzbol sopası tutuyordu elinde!

Diplomaside anlamı açıktı: Obama, Erdoğan’a sopa gösteriyordu; yani talepleri için “zor” kullanacağını belirtiyordu. Devletlerarası ilişkilerde böyledir; kimi zaman havuç uzatılarak tuzağa çekilir; kimi zaman sopa gösterilir!

OBAMA’YA SOPAYI ANCAK SOL GÖSTERİR!

Bu onursuz mesajın üzerine ülkemize gelen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, büyük bir tepkiyi hak etmişti. Türkiye’yi yöneten parti bunu diplomatik yöntemlerle, o partiyi destekleyen kitleler de alanlarda açık mesajlarla onuruna sahip çıkmalıydı. Normali budur!

Peki, sahip çıkıldı mı? Hayır!

Clinton İstanbul’da görüşmeler yaparken, ABD’yi protesto etmek yine Sol’daki çeşitli parti ve gruplara kaldı. İşçi Partisi, TKP, ÖDP, Halkevleri, Halkın Kurtuluş Partisi, Öğrenci Kolektifleri, hatta CHP!

Hepsinin ortak bir mesajı vardı: Beyzbol sopası gösteren ABD’ye, kimi kızılcık sopasıyla, kimi odunla, kimi kazma sapıyla yanıt veriyordu!

Ancak alanlarda tek bir sağcı örgüt yoktu!

‘KURAN ABD’YE KARŞI DEĞİLDİR’

Anlaşılan dün Irak’ta, Afganistan’da Müslüman katleden, bugünse Müslüman İran ve Suriye’yi hedef alan ABD’ye sağ cenahta hiç öfke duyulmuyordu…

Kuşkusuz bu tepkisizlikte “ABD askerlerinin sağlığına duacı olan” Başbakan Erdoğan’ın ve daha birkaç gün önce “Kuran ABD’ye karşı değildir” diyen danışmanı Yalçın Akdoğan’ın payı büyüktür.

Pay büyüktür ama onur ayaklar altındadır…

Ve o onuru korumak yine Sol’a kalmıştır! “Deliğe süpürülmeyi” kabul eden Tayyip Erdoğan’ı sevdiklerinden değil elbette, Türkiye’yi sevdiklerinden!

SOPAYLA BOZULAN DOSTLUK

Onur demişken…

Komşudaki Müslümanları katleden ABD’ye destek veren Başbakan Erdoğan’ın, halkla ilişkiler çalışması için uzaktaki Müslümanlara destek vermeye gönderdiği eşi Emine Erdoğan bakın neler söylüyor:

“Suriye olayı beni çok yıktı. Bizler amatör insanlarız. Dost olarak insanları kalbimizin içine sokuyoruz, gerçekten dost oluyoruz. Ona da (Esma Esad) kalbimi açtım. Benim için büyük hayal kırıklığıdır. İnanamadım çünkü biz çok samimiydik, dosttuk, protokol yoktu aramızda. Düşünün bu işler başlamadan evvel Esma, annesi, babası, çocukları, kardeşi, gelini hep birlikte bize geldiler. Biz onları tatilde ağırladık, basının haberi bile olmadı.”

Basının haberi olmayan başka bir olayı da Başbakan Erdoğan’ın kızı Sümeyye açıklıyor aynı sohbette: “Senede en az 3 defa ailece görüşürdük. Hatta ben arkadaşlarımla Şam’a gittim, bizi Esma Hanım ağırladı.”

Ne oldu peki sonra Emine Hanım? ABD eşinize “sopayla” bir görev verdi!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
13 Ağustos 2012

, , , , ,

Yorum bırakın

MİLLİ SOL DALGA GELİYOR

Kemal Kılıçdaroğlu bir gecede fikir değiştirip Deniz Baykal’ın koltuğuna aday olduğundan bu yana ismine itiraz ediyorum. Hatta o dönem Odatv’de yazdıklarım nedeniyle kimi CHP’lilerle de sert tartışmalarımız oldu.

Aslında her şey ilk günden ortadaydı: 27 Mayıs’ı eleştirerek ve laiklikten ödün vererek izlenecek yol, elbette Atatürk’e çıkmayacaktı! 2 yılda Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Fırkası’nı Terakkiperver Fırka’ya çevirdiler!

Üstelik izledikleri yöntemlerle onu da arattılar. Gerçek CHP’liler bu yöntemi artık sorgulamalıdır: Kılıçdaroğlu Önder Sav’la birleşip Baykal’ı tasfiye etti; Gürsel Tekin’le birleşip Önder Sav’ı tasfiye etti; şimdi de Erdoğan Topraklarla birleşerek Gürsel Tekin’i tasfiye etmiş oldu!

HER KONU SOL’A BAĞLANIYOR

CHP solculuğu bırakıp liberalleşirken, Türkiye’de Sol tartışılmaya başladı. Fark etmişsinizdir, son birkaç haftadır, konu ne olursa olsun Sol’a bağlanmaktadır. Elbette 1 Mayıs tartışmaları ve Denizlerin 40. yılı da bunda etkendir…

Ama Sol’a bağlanarak tartışılan konular bunların ötesindedir: Köprü, Suriye, 28 Şubat, tiyatro, medya halleri, süt…

Kim bilir, belki de 1 Mayıs 1977’de kontrgerillayı aklayıp suçu Sol’a yıkmaya kalkmak da sistemin bu gelişmeye karşı önleyici müdahalesidir!

1 MAYIS RAKAMLARLA DA BÜYÜDÜ

Aslında anlatmaya çalıştığım şeyin matematiği bu 1 Mayıs’ta yaşandı. Bölünmeye rağmen bu 1 Mayıs, tüm yurtta şimdiye kadarki en büyük katılımlarla kutlandı.

Hadi İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i geçin ama katılımın katlandığı diğer büyükşehirler? İlk defa 1 Mayıs kortejleri oluşturulan orta Anadolu kentleri? Ege’de ve Akdeniz’de tatil kasabalarında bile yapılan 1 Mayıs gösterileri?

BAYRAKLI VE VATANLI SOL

Sol’un yükselmeye başladığının işaretlerini her yerde görüyoruz…

27 Mayıs’ın açtığı özgürlük ortamında büyüyen ve gelişen ama 12 Eylül’le bastırılan o büyük dalga, göreceksiniz, yakında bir daha oluşacak.

Üstelik bu kez Sol, milli olacak, bayraklı olacak, vatanlı olacak!

MİLLİ SOL DALGANIN İŞARETLERİ

Bunun işaretleri de artmaktadır:

AKP’nin bölünme anayasasına karşı yurt çapında yapılan Milli Anayasa Forumları; Türkiye Gençlik Birliği’nin hızla büyümesi; İşçi Partisi’nin Türkiye’nin iç ve dış meselelerine yaptığı politik önderliğin toplumda gördüğü büyük ilgi; Yandaş ve sistem gazetelerinin toplam tirajı ile sol ve milli olan gazetelerin toplam tirajları arasındaki makasın küçülmesi; İktidar gücünü arkasına alan kitaplar ile iktidara karşı duran kitaplar arasındaki satış miktarı farkı; “Özelleştirme” zihniyetinin kapitalizmin krizine toslaması ve değişik kesimlerde “kamuculuk” fikrinin tartışılmaya başlaması; Batı tarzı tüketim ile Doğu tarzı üretim savaşının sonucu; Dünya ekonomilerinde Batı’nın payının azalması, Doğu’nun payının artması; Türkiye’nin AB’ye döndürülmüş yüzünün zorunlu olarak bölgesine ve Asya’ya dönmeye başlaması ve en önemlisi ABD’nin inişe geçmesi…

DOĞRU PROGRAM VE ÖNDERLİK

Artık mesele bu gelecek dalgaya önderlik edebilmektir. Atılacak ilk adım da Kemalist Devrim’in programında buluşmaktır. “Kılıçdaroğlu’nu düzeltiriz, CHP’yi teslim etmeyiz” diyenler, boşa geçen iki yıldan ders çıkarmalı ve bu gerçekleşmeyecek amaca harcayacakları enerjiyi, doğru adreslerde değerlendirmelidirler.

2007’deki Cumhuriyet mitinglerinde görülen iktidar olmaya sırt çevirme tavrında ısrar etmek, ikinci ve daha büyük bir yenilgi olacaktır. Tarihi fırsatları ıskalamamak için doğru programda ve önderlikte birleşmek gerekir.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
9 Mayıs 2012

, , , , , , , ,

1 Yorum

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın