Mehmet Ali Güller
Posts Tagged Barış Pehlivan
Yeni rejim için ‘açılım’ operasyonları
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 30/01/2025
Büyük şair Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’na “korkma” diye başlaması ne çok şey anlatır: Abdülhamit’in istibdadına karşı mücadele eden bir kuşağın parolasıdır, Anadolu’nun işgaline karşı direnmeye çağrıdır, bağımsızlık için ölümün üzerine yürümenin adıdır ve gelecek kuşaklara bırakılan bir “boyun eğme” mesajıdır.
Aslında Akif “korkma” diyerek sadece Türkiye’nin İstiklal Marşı’nı yazmamıştır, aynı zamanda evrensel bir konu olan toplumların “direnme hakkı”nın nasıl kullanılacağının da yolunu işaret etmiştir: Korkma, medeniyet dediğin tek dişi kalmış bir canavardır!
Siyasal İslamcılar Akif’in Abdülhamit karşıtlığını ve istibdada karşı siyasal konumlanışını hep perdelediler, onu “İslamcı bir şair” parantezine sıkıştırarak tabanlarına pazarladılar.
1) Cumhurbaşkanlığı seçiminin ön operasyonları
Türkiye 10 gündür artarak süren siyasal operasyonları konuşuyor. Konunun hukukla bir ilgisi olmadığı ortada.
Ümit Özdağ’ı “Cumhurbaşkanı’na hakaretten” gözaltına alıp, yolda “halkı kin ve düşmanlığa takrik” suçunu ekleyip tutukladılar. Ayşe Barım’a “menajerlik tekelleşmesi” üzerinden soruşturma başlatıp, Gezi’den tutukladılar. Barım’ın ajansındaki sanatçıları tanık diye dinleyip, ifadeyi beğenmeyince “yalancı tanıklıktan” soruşturma açtılar. Barış Pehlivan’ı, Serhan Asker’i, Seda Selek’i gündemdeki bilirkişiyle telefonda yaptıkları röportajı “yayınlamaktan” gözaltına aldılar, bilirkişiyle “yazılı” yapılan röportaj ise aynı gün yandaş gazetede sorunsuz yayımlandı.
“Turpun büyüğü heybede” denilerek adeta tepkileri ölçe ölçe süren bir operasyon var. Turpun büyüğü belli: Ekrem İmamoğlu.
22 yıldır Erdoğan’ı hem de üç kere yenebilen tek kişi olarak İmamoğlu, bu operasyonların asıl hedeflerindendir. Dolayısıyla bu operasyonları birinci olarak “cumhurbaşkanlığı seçiminin” ön çarşışması diye yorumlayabiliriz.
2) Açılım operasyonları
Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te TBMM’de DEM Partisi sıralarına giderek tokalaşması, bu operasyonların miladıydı. Düne kadar kapatılmasını ve vekillerinin Meclis’ten atılmasını istediği partiye uzattığı o el, yeni bir sürece “buyurun” işaretiydi. Nitekim 22 gün sonra Bahçeli “Öcalan umut hakkından yararlansın, gelsin TBMM’de konuşsun” diyerek “yeni açılım” sürecini fiilen başlatmış oldu.
Açılımların kanunudur: Açılım ile kumpaslar paralel süreçlerdir.
İlk açılımda görüldü: Açılımın ilerleyebilmesi kumpaslarla toplumun sindirilmesine bağlıydı. Sonuç? Kumpaslar çöktü, açılım bitti!
İşte bugünkü operasyonları ikinci olarak açılım operasyonları diye yorumlayabiliriz.
3) Yeni rejim operasyonları
Evet, operasyonlar birincisi cumhurbaşkanlığı seçimi mücadelesinin parçasıdır, ikincisi açılımın gereğidir. Ancak asıl mesele bu iki sütunun üzerine konulmaya çalışılan yeni rejimdir.
Parlamenter rejimi yıkıp yerine bir “başkanlık rejimi” inşa etmeye başladıklarından beri vurguladım, vurguladık: Tamam, rejimi yıktılar ama yerine yeni bir rejim inşa edemediler, temelini attılar, kat çıkmaya uğraşıyorlar.
İşte bugün bir korku iklimi oluşturarak, aslında ”yeni kat çıkmaya” çalışıyorlar. O nedenle bu operasyonlar, üçüncü olarak yeni rejim inşasının operasyonlarıdır.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
30 Ocak 2025
Açılım, Ayşe Barım, Ümit Özdağ, Bahçeli, Barış Pehlivan, Başkanlık, Cumhurbaşkanlığı, Ekrem İmamoğlu, Seda Selek, Serhan Asker, yeni rejim
ABD’NİN SOLCULARI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 04/02/2012
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ile Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun dün okurlarla buluşan “Sızıntı” isimli kitabında dikkatimizi çeken ilginç bir bölüm yer alıyor: ABD’nin solcuları.
Gelin hiç merakta bırakmadan, önce o “solcu”ların isimlerini verelim: Şevket Pamuk, Murat Belge ve Halil Berktay.
ABD’YE GÖRÜŞ SUNAN “SOLCU”
İşte bu üç isim, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Sharon A. Weiner’i ziyaret etmiş ve başkonsolosa Ergenekon davasıyla ilgili görüşlerini açıklamışlar. Weiner da, bu görüşmenin detaylarını 17 Eylül 2008 tarihinde yazmış ve Washington’a göndermiş.
Ülkesindeki bir soruşturma hakkında başka bir ülkenin diplomatına görüş bildirmenin solculukla bağdaşmadığı ortada… İşte bu yüzden Pehlivan ve Terkoğlu, üçlüyü “ABD solcusu” olarak nitelemiş.
ABD solcularının, Weiner’a söyledikleri daha da vahim. Söz konusu isimler, dava sürecinin kesintiye uğramadan gidebildiği yere kadar gitmesini istiyor. Weiner, bunun için davanın savcısının arkasında siyasi iradenin desteğini hissetmesi gerektiğini vurguluyor.
BERKTAY’IN “TEORİSİ”
Belgede, Berktay, Pamuk ve Belge’nin kendilerini solcu olarak tanımladıkları ve AKP’yi destekledikleri belirtiliyor. “Solcu” Berktay’ın ABD’lilere yaptığı ve belgede yer alan teorik değerlendirmesi şöyle:
“Profesör Berktay, Ergenekon komplosunun tarihsel destek ayaklarının ayrıntılı bir tanımlamasını yaptı. Berktay’a göre Türkiye ve daha öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyıldan itibaren Batı’yla bir ‘sevgi-nefret’ ilişkisi vardı. Büyük bir Batı taraftarı olan Atatürk bile tek parça bir Türk kimliği yaratabilmek için Türk milliyetçiliğinin içinde belli bir derecede ‘Batı karşıtlığına’ müsamaha göstermişti. Berktay’a göre Türk milliyetçileri bağımsızlığı özgürlüğe tercih ettiler ve sonuç olarak Batı’nın özgürlük ve insan hakları gibi değerleri Türkleri bölmek için haince planlar olarak görülmeye başlandı.”
Tarihsellikten yoksun bu değerlendirmenin üzerinde duracak değiliz. Berktay’ın ABD kriptosunda yer alan bir başka değerlendirmesine dikkatinizi çekmek istiyoruz:
ERDOĞAN – BÜYÜKANIT – BAŞBUĞ UZLAŞTI MI?
“Berktay’ın teorisi, Erdoğan’ın elinde 2005 yılının Kasım ayında Şemdinli’de gerçekleşen olaya Başbuğ’un dâhil olduğunu gösteren kanıtlar olduğu ve bu kanıtları ordunun kendi içindeki Ergenekon destekçilerini korumaya son vermesini sağlamak için kullandığı…”
Berktay, kriptoda Büyükanıt, Başbuğ ve Erdoğan’ın Ergenekon’un tasfiyesinde uzlaştıklarını iddia ediyor ve “Ordu, Ergenekon’la bağlarını kesmeye başladı” diyor.
Pehlivan ve Terkoğlu’nun yorumu şöyle: “Son üç yılda TSK aleyhinde doğruluğu tartışmalı belgelerin, Berktay’ın gazetesi Taraf’ta yayınlandığı hatırlanırsa Berktay’ın iddia ettiği uzlaşma daha ilginç bir hal alıyor. Gördüklerimiz hayalden mi ibaretti? Yoksa Berktay yanıldı mı?”
Odatv yöneticileri Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Sızıntı” kitabı çok ses getirecek!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
4 Şubat 2012
Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Halil Berktay, Murat Belge, Odatv, Sharon A. Weiner, Sızıntı, Tayyip Erdoğan, Yaşar Büyükanıt, Şevket Pamuk, İlker Başbuğ
SİLİVRİ’DEN SIZINTI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 03/02/2012
Polisin piyasaya çıkmadan nüshalarını almak istediği çok önemli kitap bugün okurlarla buluşuyor! Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ile Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun birlikte hazırladığı “Sızıntı” kitabından bahsediyoruz…
Wikileaks belgelerini tarayan Pehlivan ve Terkoğlu, hem hiç yayımlanmamış bazı önemli belgeleri günışığına çıkardı hem de binlerce belgeyi tarayarak Türkiye’yi ilgilendirenleri sınıflandırdı.
Yayımlanmamış belgeleri, birkaç gün Aydınlık’ta okuyacaksınız… Biz bugün, kitabın hikâyesini sizlere anlatacağız:
ABD BELGELERİNE ÜÇ FARKLI BAKIŞ
Wikileaks, ABD’nin gizli belgelerini yayımlamaya başladığında Türkiye’de üç görüş oluştu.
Birinci görüş, bu belgelerin içeriğinde önemli bir şey olmadığını, zaten herkesin bildiği önemsiz şeylerin yayınladığını savunuyordu. Tahmin ettiğiniz gibi bu görüşün sahipleri esas olarak AKP yandaşıydı.
İkinci görüş ise ABD’nin bu belgeleri bilerek sızdırdığı şeklindeydi. Bu görüşü savunan kimi ünlü ulusalcılar, Wikileaks ile Tunus ve Mısır’da başlayan halk hareketleri arasında bir bağ kuruyor ve tüm gelişmelerin kontrolünün Washington’da olduğunu ileri sürüyorlardı. Onlara göre belgelerin içeriğini kamuoyuna açıklamak, ABD’nin işine gelecekti.
Üçüncü görüşe göre ise önemli olan belgelerin sızmış olmasıydı; belgelerde yer alan bilgilerin her halükarda Türkiye’nin yararına değerlendirilebileceğiydi… Biz de bu üçüncü görüşü savunuyorduk.
Nitekim o tarihte, ortaya çıkan pek çok belgeyi incelemiş ve Odatv’de yayımlanan yazılarımızla yorumlamıştık.
İKİ BARIŞ DAHA İYİ KOTARIR
O günlerde, değerli yayıncı arkadaşım Haluk Hepkon, benden bu belgeleri kitaplaştırmamı istedi, böyle bir çalışmanın Türkiye için çok yararlı olacağını söyledi.
Ancak belgeleri o tarihte her gece sabahlayarak, en iyi inceleyen iki isim Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ile Haber Müdürü Barış Terkoğlu’ydu.
Hepkon’a, böyle bir çalışmayı iki Barış’ın daha iyi kotaracağını, isterse, bu öneriyi onun adına iki Barış’a yapabileceğimi söyledim.
Haluk Hepkon’un çok olumlu bulduğu önerimi, Pehlivan ve Terkoğlu’na ilettim. Bilahare, Yayınevinde bir araya geldik ve projeyi konuştuk.
BELGELERDEN KİTABA
Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, hızla bu projeye giriştiler. Zaman zaman, kitabın nasıl gittiğini de konuşuyorduk.
İkilinin karşısına çıkan en önemli zorluk, her an yeni bir belgenin daha ortaya çıkıyor oluşuydu. Bu durum, kitabın çıkışını geciktiriyordu.
2011 Şubat’ının ilk günlerinde, Kırmızı Kedi Yayınevi’nde dördümüz bir araya geldik ve kitabın bir yerde belge incelemeye son verilerek bitirilmesi gerektiğini konuştuk. Aksi halde kitap çok gecikecekti.
Çalışkanlığıyla bilinen iki arkadaşımız, kitabı 15 Şubat 2011 günü teslim edeceklerini söylediler.
ODATV BASKINI
Ancak 14 Şubat 2011 günü Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv basıldı ve çok değerli iki arkadaşımız, daha sonra iddianamede de görüleceği üzere başarılı bir yayıncılık yaptıkları gerekçesiyle tutuklandılar!
Bitmek üzere olan bir kitaba da, soruşturmayla ilgisi olmayan pek çok belgeyle birlikte el konuldu.
Ancak, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, Türkiye için çok yararlı gördükleri bu projeyi her türlü zorluğa rağmen sürdürmeye kararlıydı ve Silivri koşullarında, üstelik hiç yayınlanmamış yeni belgeleri de inceleyerek, biz okurlara “Sızıntı”yı armağan etti!
İlk günden, binlerce okuru adına kendilerine teşekkür ediyorum.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
3 Şubat 2012
TUTUKLATTIRAN GAZETECİLER
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 12/01/2012
Bir “çalışan gazeteciler günü” daha geride kaldı…
Elimde, çalışmalarına kelepçe vurulmuş gazetecilerin çıkardığı “tutuklu gazete” var…
Öğretmenim Turan Özlü şöyle haykırmış “tutuklu gazete”de: “Silivri bozkırında toplama kampındayız. Hâlâ bilmeyenler varsa öğrensin! Silivri’de bir yargılama yapılmıyor. Hapishane içinde numaralı Özel Görevli Mahkemeler var. Ama hukuk yok.”
Bir diğer öğretmenim Hikmet Çiçek de tokat gibi yanıt vermiş “neyle suçlandıklarını bile bilmiyorlar” diyenlere: “’Suçumuzu’ biliyoruz: AKP’nin temsil ettiği faşist diktatörlüğe karşı olmak. Gerisi teferuattır.”
SİSTEMİN SONU GÖZÜKÜYOR
Değerli arkadaşım Deniz Yıldırım ise en önemli gerçeği göstermiş görmeyen gözlere: “Haber yazmanın kahramanlık sayıldığı bir dönemden geçiyoruz. Bu gazetecilerden çok, sistem için bir kriz durumudur. Çünkü gerçekler hakim sınıfların düşmanı haline geldiyse, o sistemin sonu gözükmüş demektir.”
Hasan Yalçın’ın en iyi öğrencilerinden değerli meslektaşımız Soner Yalçın, bize bir sırrını vermiş ve dünyanın en güzel hapishanesini bizlerle paylaşmış, sonra da eklemiş: “Memleketimde mapuslukta geçer aydın olmanın yolu...”
Doğan Yurdakul ağabey ise iddianameleri okumamızı, dokunanı yakan sözcükleri yazı işleri duvarına asmamızı öğütlemiş.
Mustafa Balbay, “Medyanın susturulması doğada oksijenin bitmesi demektir. Böyle bir ortamda en güçlü canlı bile ayakta duramaz” uyarısı yapmış.
Tuncay Özkan, üyesi olmaktan tam dört yıldır tutuklu olduğu örgütü arıyor, soruyor hepimize…
Değerli arkadaşım Barış Pehlivan, 100 yıl sonraki meslektaşına tarihi bir mektup bırakmış.
Yine değerli arkadaşım Barış Terkoğlu da, önemli bir gerçeğe parmak basmış: “Tarih göseriyor ki, yazarın ısrarı sürdükçe her karanlık tünelin sonun gelmesi kaçınılmaz.”
Yalçın Küçük’ten Ragıp Zarakoğlu’na, Müyesser Yıldız’dan Nedim Şener’e… Tutuklu gazetecilerin, tutuklu gazetesi…
Biliyorum, “başlık yanlış”, “Tutuklattıran gazeteciler demişsin ama tutuklu gazetecileri yazmışsın” diyeceksiniz…
Tutuklattıranlardan da örnek vereceğim çünkü, bir “çalışan gazeteciler günü”nü daha geride bırakırken.
ÇİFT MESLEKLİLER
Örneğin Star’dan Ahmet Kekeç, Genelkurmay Karagahı’nda Hıfzı Çubuklu’yu ziyaret edenlerin izini sürmüş dün. Kekeç, Çubuklu’yu ziyaret eden E. Anayasa Mahkemesi Üyesi Abdullah Nemci Özler ile Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun yargılanmasını istemiş! Kekeç, AKP kapatma davasını açan E. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın da yargılanmasını talep etmiş!
Gazeteciyi savcı yapmışlar, o da Genelkurmay Karagâhı’nı ziyaret etmeyi suç saymış!
Yeni Şafak’tan Salih Tuna da savcılık yapanlardan… Ömer Çavuşoğlu’na açılan soruşturmayı gereksiz bulup, soruşturma açan meslektaşına mesaj yollamış. “Sempatik deli” bulduğu Çavuşoğlu’nun yerine Rıdvan Dilmen’in yargılanmasını istemiş, sırf Bakan Erdoğan Bayraktar’ı istifaya çağırdığı için…
Genelkurmay Karargâhı’nı ziyaret etmek suç ama Bakan Bayraktar’ın “Trabzonspor’umuzun kupasını almak için çok ince ayar bir çalışma yapıyoruz” demesi düşünce özgürlüğü…
Akşam’dan Nagehan Alçı ise “çalışan gazeteciler günü” olmasından herhalde, yargılama ya da tutuklama talebi yerine uyarıyla yetinmiş. Alçı, Hanifi Avcı’nın tutuklanmasından sonra Ergenekon davasına karşı farklı tutum aldığı ve şimdi de Em. Org. İlker Başbuğ’un tutuklu yargılanmasına karşı çıktığı için meslektaşı Mustafa Akyol’u uyarmış!
DIŞARIDA OLMANIN AĞIRLIĞI
Bir “çalışan gazeteciler günü” daha geride kalırken aklımda tek düşünce vardı… İçeride olanların bizden daha özgür olduğunu biliyordum ama dışarıda kalmayı hakedecek ne gibi bir eksikliğim olabilirdi acaba? Yurdumun ve halkımın çıkarlarını savunurken, neyi eksik bırakmıştım?
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
12 Ocak 2012
Abdullah Memci Özler, Abdurrahman Yalçınkaya, Ahmet Kekeç, Ömer Çavuşoğlu, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Deniz Yıldırım, Doğan Yurdakul, Erdoğan Bayraktar, Hanifi Avcı, Hasan Yalçın, Hikmet Çiçek, Müyesser Yıldız, Mustafa Akyol, Mustafa Balbay, Nagehan Alçı, Nedim Şener, Org. İlker Başbuğ, Ragıp Zarakoğlu, Rıdvan Dilmen, Salih Tuna, Soner Yalçın, Tuncay Özkan, Turan Özlü, Yalçın Küçük
- Diğer 1.458 aboneye katılın
Kategoriler
- ABC Yazıları (23)
- Aydınlık Gazetesi Yazıları (1.402)
- CGTN Türk (256)
- Cumhuriyet Gazetesi (976)
- Film Yazıları (1)
- Kitap-Film Yazıları (14)
- Mesleki Yazılar (5)
- Odatv Yazıları (216)
- Politika Yazıları (2.996)
- Radikal Kitap Yazıları (1)
- Teori Dergisi Yazıları (6)
- Uncategorized (10)
Arşivler
İstatistikler
- 1.145.841 hits