Posts Tagged Baykal

Türkiye’nin ana muhalefet sorunu

1) AKP iyi yönettiği için değil, ana muhalefet partisi iktidar olabilme becerisi gösteremediği için 23 yıldır iktidardır.

2) Erdoğan’a başbakanlık yolunu CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, cumhurbaşkanlığı yolunu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açtı. Yeni CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise “normalleşme” yanlışından dönerek Erdoğan’ın “sınırsız başkanlık” hevesinin önüne şimdilik barikat kurabildi.

3) Kılıçdaroğlu, Önder Sav’a dayanarak Deniz Baykal’ı, Gürsel Tekin’e dayanarak Önder Sav’ı, Erdoğan Toprak’a dayanarak Gürsel Tekin’i tasfiye etti ve bu böyle sürdü. ”Bir ekibi diğer ekibe kırdırma” yöntemi Kılıçdaroğlu’nu 13 yıl genel başkanlık koltuğunda, CHP’yi de sürekli ana muhalefette tuttu.

Partiler üzerinde vesayet

4) Kılıçdaroğlu 2014 seçiminde MHP lideri Devlet Bahçeli ile ittifak yaparak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu, 2018’de de Muharrem İnce’yi cumhurbaşkanı adayı gösterdi. İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanlığına aday gösterip kaybeden Kılıçdaroğlu, İhsanoğlu’nun TBMM başkanlığı adaylığını desteklemedi. Muharrem İnce ise “adam kazandı” deyip seçim sonuçlanmadan ortadan kayboldu, CHP yönetimini suçladı, sonra CHP’den ayrılıp parti kurdu ve bu hafta yeniden CHP’ye döndü. 2014’te İhsanoğlu’nu, 2018’de İnce’yi aday göstererek CHP’ye seçim kaybettiren Kılıçdaroğlu, kazanılan İstanbul ve Ankara belediye seçiminin rüzgarıyla Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş’ın kazanma şansı yüksekken, 2023’te ısrarla kendisini aday gösterip CHP’ye yine kaybettirdi.

Vesayet operasyonu aktörü

5) İktidar, vesayet rejimiyle mücadele adı altında kendi rejimini inşa ederken, fiilen muhalefet partileri üzerinde de vesayet oluşturdu. Erdoğan, Demokrat Parti lideri Süleyman Soylu’dan HAS Parti lideri Numan Kurtulmuş’a, MHP lideri Devlet Bahçeli’den VP lideri Doğu Perinçek’e, pek çok siyasi lideri yanına çekebilmeyi başardı. Soylu ve Kurtulmuş doğrudan AKP’ye katılarak içeriden, Bahçeli “parti ittifakı” modeliyle, Perinçek ise dışarıdan propagandayla Erdoğan iktidarını destekledi. 

6) Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın son parti vesayet operasyonunun doğal aktörü yaptı kendisini. CHP’ye defalarca seçim kaybettiren Kılıçdaroğlu, kurultayı kaybettikten sonra CHP birinci parti oldu. AKP, ana muhalefetin ilk kez iktidar olma şansı bulduğu bu sürece “belediyeleri silkeleme” ve “mahkemelik kurultay” ile müdahale etti. Kılıçdaroğlu, önce “partimi adliye koridorlarında tartışmam” kurnazlığıyla kendisinden beklenen “şaibe yok” açıklamasından kaçtı, ardından da “partiyi kayyuma bırakmam” kurnazlığıyla partinin başına geçme amacını ortaya koydu.

Erdoğan’ın şansı

7) CHP gazetecilerin, özellikle de CHP’li olmayan gazetecilerin yorumlarından ve eleştirilerinden yararlanmalı. Bu yorumcuların CHP’li olmaması CHP içindeki ekipler çatışmasının parçası olmaması, CHP için şanstır. Ancak CHP bu şansı ısrarla kullanmıyor. Örneğin İmamoğlu, kendisini Nagehan Alçı nedeniyle eleştiren gazetecilere parmak salladı, örneğin Özgür Özel kendisini Lütfü Savaş konusunda eleştiren gazetecilere “işinize bakın” dedi. Her iki konuda da sonuçlar ortada.

8) Peki bu kadar başarısızlığa rağmen, Kılıçdaroğlu nasıl oluyor da -belki de bölmek pahasına- üstelik mahkeme kararıyla partinin başına dönmek isteyebiliyor? Çünkü Kılıçdaroğlu biliyor ki bugün kendisine “AKP operasyonunun aktörü oldu” muamelesi yapan pek çok CHP’li, yarın genel başkan olunca, hiçbir şey olmamış gibi Kılıçdaroğlucu olacak. Çünkü Kılıçdaroğlu biliyor ki “seninleyiz” diyenler bir gecede nasıl Özelci, İmamoğlucu olabildiyse, yine bir gecede Kılıçdaroğlucu olabilir. 

Kısacası Erdoğan’ın şansı CHP’nin bu özetlediğim durumudur. Ve bu durum son tahlilde ideolojiktir. CHP halkın ve Atatürk’ün partisi olabilmek için öncelikle “ideolojik arınma” yolunu izlemelidir. 

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
28 Haziran 2025

, , , , , , , , , , , , , , ,

1 Yorum

İŞGALCİLERE KİM ÇİÇEK VERDİ?

Başbakan Erdoğan, Times’a ilan vererek kendisine diktatör diyen sanatçıları şikâyet ederken “Türkiye’yi hedef alıyorlar” diyor, “çocuklarımızı kim öldürdü” diye soran Uluderelilere ise “emri ben vermedim” diyor.

Reklam kampanyasındaki “Sen Türkiye’sin, büyük düşün” lafı, işte siyasete böyle yansıyor: Bazı durumlarda sorumlu, bazılarında değil…

Gerçi 23 Nisan’da koltuğuna oturttuğu çocuğa “artık başbakansın, ister asar, ister kesersin” diyen biri için çok bile…

Fakat Erdoğan’ın daha sorumsuzca açıklaması şu oldu: “Türkiye’yi düşman işgal etse, ne yazık ki onu çiçeklerle karşılayacak, bağrına basacak kadar gözü dönmüş olanlar var.” (Hürriyet, 28 Temmuz 2013)

ERDOĞAN’IN SUÇLADIĞI YÜZDE 80

Başbakan bu sorumsuz lafıyla güya bizi, hepimizi kastediyor: Kendisini eleştirenleri, otoriter yönetiminden bıkanları, bir kalıba sokulmak istemeyenleri, AKP iktidarından memnun olmayanları, Davutoğlu’nun dış politikasına itiraz edenleri, PKK ile masaya oturulmasına karşı çıkanları, 4+4+4 sistemi felakettir diyenleri, ormanların yağmalanmasına üzülenleri, ülkenin pazarlanmasına ve vatan topraklarının ranta açılmasına kan ağlayanları, mücahitlerin müteahhit olmasına karşı çıkanları, yeşil ranta, faiz lobisine ve haçlı sermayesine hayır diyenleri…

Bir ülkenin başbakanının, kendisine karşı olanları, “işgalci düşmanı çiçekle karşılayacaklar” diye nitelemesi, aşağı yuvarlanan bir kuvvetin ruh halidir! Ancak inişe geçen biri, ancak konumunu koruyamayan biri, bu tip benzetmelere sarılır!

Peki, bu ülkede hiç mi “düşman işgal etse, onu çiçekle karşılayacak, bağrına basacak kadar gözü dönmüş” olanlar yok? Var, var… Buyurun:

ERDOĞAN, 82 BİN ABD ASKERİNE ‘EVET’ DEDİ

Yıl 2003. Erdoğan henüz başbakan değildir, zira AB komiseri Verheugen henüz Deniz Baykal’ı ikna etmemiş ve CHP de Erdoğan’a milletvekili olacak yolu açmamıştır. Başbakan Abdullah Gül’dür.

ABD, Irak’ı işgal etmeye hazırlanmaktadır. Ancak Washington, kuzeyden de bir cephe açarak daha az askerinin ve fakat daha çok Iraklının ölmesini planlamaktadır. AKP çoktan ABD’ye “topraklımızı kullanabilirsin” sözü vermiştir. Ancak yasalar gereği, TBMM’nin onayı lazımdır.

Müzakereler yapılır, pazarlıklar sürer, krediler ve hibeler konuşulur… Ancak Türk milleti 1 Mart tezkeresine itiraz etmektedir. Zira ABD sadece Irak’ı işgal etmek için Türkiye topraklarını kullanmayacak, aynı zamanda 82 bin askerini İskenderun’dan Hakkâri’ye kadar konuşlandıracaktır. Bu açık bir işgaldir.

İşte Erdoğan, 82 bin ABD askeri Türkiye’yi “işgal” edebilsin diye tezkere için bastırmıştır. Hatta AKP’de itirazlar olduğu için kapalı grup toplantısı yapmış ve son söz olarak milletvekillerine “ya bendensiniz, ya da Perinçek’ten yana” demiştir.

Neyse ki, kimi AKP milletvekillerinin de desteğiyle, Türk milleti bu “işgale” geçit vermemiştir!

ERDOĞAN, ABD ASKERİNİN SAĞLIĞINA DUACI OLDU

Erdoğan, bu olaydan 20 gün sonra Başbakan olmuş ve ilk fırsatta ABD askerlerine hava sahasını açmış ve hava alanı ile limanları tahsis etmiştir!

Erdoğan yetinmemiş, bir ABD gazetesine yazdığı makaleyle, Irak’a “özgürlük götüren” Amerikan askerlerinin sağlığına duacı olmuştur! Erdoğan dua ederken, Barzani de Irak’ı işgal eden ABD askerlerini çiçeklerle karşılamıştır!

Neticede 1,5 milyon Iraklı Müslüman ölmüştür!

AKP’nin 11 yıllık iktidarı döneminde öyle olaylar var ki, bu köşeye “başlıklarıyla” bile sığdıramayız. İşte bir kaçı: Bush’la tokalaşacak diye avuçlarını CIA ajanlarının kontrolüne açan AKP’li bakanlar, parmak işaretiyle Obama’ya koşan bakanlar, 11 subayının başına çuval geçiren ABD’yi haklı görenler, “ne Notası, müzik notası mı” diyen başbakanlar, kendi Genelkurmay Başkanı’nı ikna etsin diye ABD savunma bakanı yardımcısına mektup yazan başbakanlar, ABD’ye “başbakanı deliğe süpürmeden önce iyice kullanın” diyen danışmanlar, başbakana ABD’de beysbol sopası gösterilmesini “bizde tespih tutmak neyse, ABD’de beysbol sopası tutmak o” diyerek yumuşatanlar, İsrail’i korusun diye topraklarını Patriot bataryalarına ve NATO askerlerine açanlar, İsrail Suriye’yi vursun diye hava sahasını kullandırtanlar…

Kendisine itiraz edenleri “düşmanı çiçekle karşılayacaklar” diye niteleyen Erdoğan, her şeyden önemlisi ABD’nin bölgeyi işgal için yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin de eş başkanıdır. Öyle ki, bu ruh hali onu, “iki medeniyetin birbirini tanımasıdır” diyerek haçlı seferlerini bile övme noktasına getirmiştir!

Çiçek ne ki!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
29 Temmuz 213

, , , , , , ,

1 Yorum

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın