Posts Tagged PJAK
PKK’NİN YENİ HEDEFİ: İRAN
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 10/11/2013
İran-PKK ateşkesi sona mı erdi?
PKK’nin İran kolu PJAK’a bakılırsa, İran 25 Ekim 2013’ta iki PJAK üyesini idam ederek ateşkesi bozan taraf oldu. PJAK da bu iki idam üzerine İran hedeflerine saldırılar düzenledi.
Peki, aslında olan ne? Gerçekten ateşkes bozuldu mu? Ateşkesi bozan kim? İran’ın hedefi ne?
PKK: İRAN AKP-İMRALI GÖRÜŞMESİNDEN RAHATSIZ
Gelin önce PJAK’ın konuyu nasıl ele aldığına bakalım. BBC Türkçe servisinin, PKK ve PJAK yetkilileriyle bu konuda yaptığı görüşmeye göz atalım:
PJAK’ın Genel Başkanı Hacı Ahmedi, “İran’ın Kürt siyasi mahkûmları idam ederek 2011’den beri geçerli olan ateşkesi çiğnediğini ve son idamların Türkiye’ye yakınlaşma mesajı olduğunu” söylüyor. Ahmedi Türkiye’ye mesajın ne olduğunu da açıklamış: “İran, Türkiye’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmelerinden rahatsız ve bunu bozmak istiyor.”
Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal da idamları İran’ın Türkiye’ye mesajı şeklinde yorumluyor. Kartal’a göre mesaj şu: “Ortadoğu’da, özellikle de Suriye’de ortak hareket edelim.”
İRAN SURİYE’DE ÖZERKLİĞİ DESTEKLER Mİ?
Hem PJAK hem de Kongral-Gel İran’ın PKK’yi hedef alarak Türkiye’ye yakınlaşma mesajı vermeye çalıştığını söylüyor. İran’ın AKP-PKK görüşmelerinden rahatsız olduğunu savunuyor.
Bu açıklamalar, MİT kaynaklı bazı haberlerle de uyumlu gözüyor. Örneğin Yeni Şafak İran istihbarat şefi Kasım Süleymani’nin son dokuz ayda PKK yönetimiyle altı kez görüştüğünü, Tahran’ın PKK’den Türkiye’yle ateşkesini bozmasını istediğini, karşılığında da “Suriye’de özerk yönetimi destekleriz” mesajı verdiğini yazdı.
SURİYE’NİN BİRLİĞİNİ KİM SAVUNUYOR?
Gelin hep birlikte akıl yürütelim:
1. PJAK Genel Başkanı’na göre İran PJAK’la ateşkesi bozdu çünkü Türkiye’nin Öcalan’la başlattığı süreçten rahatsız.
Tahran Ankara ile PKK’nin yakınlaşmasından rahatsızsa, ki olabilir, hatta görüşme süreci baltalansın istiyorsa, neden PJAK’a saldırsın ve ateşkesi bozsun?
2. Yeni Şafak’ın iddia ettiği gibi Tahran, Türkiye-PKK ateşkesinden rahatsızsa, ki olabilir, bunun bozulmasının karşılığı Suriye’de özerk yönetimin desteklenmesi olabilir mi? Suriye’nin bölünmesi ABD’nin mi, Ankara’nın mı, yoksa Tahran’ın mı hedefi?
BARKEY: PJAK ATEŞKESİ BOZACAK
Bakın aslında Tahran’ın 25 Ekim’de iki PJAK’lıyı idam etmesiyle başlamış bir sorun değil bu gelişme. Her ne kadar Türkiye’de ve Batı basınında İran’ın idamlarıyla başlayan bir süreçmiş gibi tartışılsa da, gerçek başka.
Zira ateşkes Ekim’den önce, Ağustos ayı sonunda fiilen bozulmuş durumda. Nitekim o tarihten itibaren PJAK’ın çeşitli saldırılar yaptığı görülüyor. En son 11 Ekim’de, yani idamlardan iki hafta önce, PJAK Baneh’te saldırı düzenliyor ve beş Devrim Muhafızını öldürüyor.
Peki neden?
Yanıtı Kürdistan’ın mimarlarından Henri Barkey Ağustos ayında veriyor: “Türkiye’deki Kürtler çözüm sürecinde bir şeyler elde ediyorlar, Suriye’deki Kürtler ayaklanıyor, Kuzey Irak’taki Kürtler otonomi kazanmış… Geriye kim kaldı? İran. PJAK’ın şu anda İranlılarla ateşkesi var ama bu ateşkes devam etmeyebilir.” (Akşam, 5 Ağustos 2013)
Yoruma gerek var mı?
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
10 Kasım 2013
İRAN’IN İKİ TESPİTİ
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 20/09/2011
PKK-PJAK’a karşı operasyon yürüten İran, iki önemli tespit yapıyor:
1.) İran Silahlı Kuvvetler Operasyonlar Bölümü Başkanı General Ali Şadmani, PKK-PJAK’ın ayakta kalma sebinin, Irak’ta onlara sağlanan güvenli ortamdan kaynaklandığını belirtiyor. General Şadmani, PKK-PJAK’ı ABD-İsrail-AB üçlüsü tarafından yaratılıp beslenen bir örgüt olarak tanımlıyor.
2.) PKK’nin “Türkiye, İran, Irak ve Suriye” dörtlüsünü hedef aldığını belirten General Şadmani, PKK’nin kökünün kurutulabilmesi için bu dörtlünün yakın işbirliği yapması gerektiğine dikkat çekiyor. Ancak Şadmani, Türkiye’nin ABD, İsrail ve NATO ilişkileri nedeniyle bu işbirliğinin akim kaldığını vurguluyor.
PKK’nin ABD’nin sağladığı güvenli ortamda büyüdüğü ve Türkiye’nin ABD ilişkileri nedeniyle PKK’ye karşı bölgesel ittifak oluşturulamadığı tespitleri, bölge açısından hayatidir.
ABD PKK’Yİ NASIL BÜYÜTÜYOR?
Tahran’ın tespitlerini biraz daha derinleştirelim ve Washington’un PKK’yi nasıl büyüttüğüne mercek tutalım:
1.) İran’ın da tespit ettiği gibi ABD Irak’ta güvenli bölge tahsis ederek PKK’yi büyütüyor: PKK’nin 2003 sonrasında çeşitli konularda “belirleyici kuvvet” pozisyonuna gelmesi, Aydınlık’ın da çok defa altını çizdiği gibi “ABD bölgeye ne zaman gelse, PKK büyüyor” gerçeğiyle ilgilidir.
2.) ABD silah yardımı yaparak PKK’yi büyütüyor: En son geçen hafta İran Kara Kuvvetleri Harekat komutanı General Ali Arateş, ABD’in Erbil’deki konsolosluğu aracılığıyla, geçen ay PKK’ye çok sayıda 120 mm’lik havan topu ve el telsizi verdiğini saptamıştı.
ABD’nin 1991’den beri PKK’ye silah sağladığını, TSK de, Jandarma Genel Komutanı seviyesinde saptamıştır.
3.) ABD, PKK’yi CIA’nın sağladığı “para trafiği” denetçiliği üzerinden besledi ve büyütüyor: Zaman zaman kimi PKK’lilerin çeşitli ülkelerde yakalanması, istihbarat örgütlerinin birbirleriyle mücadelesinin sonucudur. ABD’nin de zaman zaman kimi örgüt üyelerini uyuşturucu ticareti nedeniyle deşifre etmesi de, örgütü denetim altında tutma amacıyla ilgilidir.
4.) ABD, siyasal statü sağlayarak PKK’yi büyütüyor: ABD’nin PKK’ye Brüksel’den Oslo’ya kadar pek çok başkentte sağladığı siyasi olanaklar, örgüte uluslararası meşruiyet sağlamaya yöneliktir.
5.) ABD, BOP eşbaşkanlığı üzerinden PKK’yi büyütüyor: Tayyip Erdoğan’ın “ABD’nin Büyük Orrtadoğu Projesi içinde Diyarbakır’ı merkez yapma” taahhaüdü 2005 yılında Diyarbakır Açılımı ile 2009 yılında da Kürt Açılımı ile ivme kazandı.
Öcalan’la yürütülen pazarlıklar, ABD’nin Irak’ın kuzeyinde kurduğu kukla devletini Türkiye’ye genişletme süreciyle ve Diyarbakır’ı “Büyük Kürdistan”a başkent yapmayla ilgilidir.
6.) ABD, TSK’nin elini tutarak PKK’yi büyütüyor: TSK’nin Kuzey Irak’tan çıkartılması için yapılan çuval operasyonuyla ve “2 sayfa 9 maddelik” sözleşmeye konulan maddeyle eli bağlanan TSK, sınır ötesi operasyonlardan uzak tutuluyor. Kamuoyunun baskısıyla 2008 yılında kapılan kara harekatı sırasında, ABD ve AKP ikilisin TSK’ye yaptığı “çabuk çık” baskısı belleklerdedir.
Türk Ordusu Ergenekon soruşturmalarıyla budanarak da, PKK’ye karşı eli bağlanıyor.
7.) ABD, Türkiye’yi bölge ülkeleriyle karşı karşıya getirerek PKK’yi büyütüyor: Türkiye’nin AKP üzerinden İran ve Suriye’ye karşı izlediği politikalar, bir bölgesel ittifakın oluşmasını engellemektedir. Bu da PKK’ye karşı mücadeleyi zayıflatmaktadır.
BOP İÇİNDE MÜCADELE DEĞİL MÜZAKERE EDİLİR
İşte MİT – PKK, daha doğrusu AKP – PKK 5. Oslo görüşmesi, bu tespitler ışığında daha da anlamlıdır: Türkiye ya İran ve Suriye ile biraraya gelerek PKK’yi bitirecektir, ya da İran ve Suriye’ye düşmanlık yaparak PKK’yle müzakere yürütecektir.
ABD projelerine eşbaşkanlık yaparak, PKK ile mücadele değil ancak müzakere edilir.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
20 Eylül 2011
KARAYILAN DA KUVVETE MEYLEDER
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 16/09/2011
PKK’nin 2 numarası Murat Karayılan, Füze Kalkanı’nın Türkiye’ye yerleştirilmesinin, İran’a saldırı hazırlığının ilk adımı olduğunu belirtti. İran’a karşı uluslararası konseptte taraf olmak istemediklerini söyleyen Karayılan, PJAK’ın silahlı mücadeleden çok siyasal faaliyetlere ağırlık vermesini istedi.
Karayılan’ın sözleri, bu köşede ilk kez 23 Ağustos’da dile getirdiğimiz “İran Karayılan’ı bir süre alıkoyup, bölge olitikalarına baskıladı” iddiamızı somutladı!
ARAYA GİREN DOSTLAR
Karayılan’ın Fırat Haber Ajansı’na yaptığı son açıklamanın şu bölümü oldukça dikkat çekiyor:
“Daha önceden planlanan bir konsept temelinde İran Devleti’nin 16 Temmuz’da Kandil’e dönük başlayan harekatını çeşitli açılardan değerlendirmek mümkündür. Biz bunu daha önce de anlattık. O zaman 12-13 gün süren bir çatışma yaşandı. Daha sonra bazı dostlar araya girdi, birtakım görüşmeler yapıldı. O görüşmeler belli bir sonuca ulaşmadı. Bu sefer daha farklı kesimler aracı olmak üzere araya girdiler. Onların da sürdürdüğü görüşmeler nihayetinde belli bazı yerlerde tıkandı.”
Karayılan, aslında mevcut sorunun kendilerini de ilgilendirmediğine işaret ediyor: “Esasen sorun, İran-Irak arasında tartışmalı olan bazı stratejik tepelerdir. (…) PJAK ya da PKK kalkıp da İran-Irak sınırını mı düzeltecek? Böyle bir sorunu olamaz.”
Ateşkese değinen Karayılan, rolünü şöyle tarif ediyor: “KCK olarak bu ateşkesi hem destekliyoruz hem de bizzat geliştirilmesinde rol almış bulunuyoruz.”
Ve Karayılan İran’a yönelik tutumlarını da şu sözlerle ortaya koyuyor: “Biz hareket olarak İran’a karşı çatışmalı vaziyette olmak istemiyoruz.”
Karayılan PJAK’ın silah bırakacağını da belirtiyor: “Biz bundan sonra PJAK’ın aslında silahlı mücadeleden ziyade siyasal, örgütsel faaliyetlere ağırlık vermesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz.”
KUVVET NEREDE, PKK ORADA
Kuşkusuz Doğu Perinçek’in de belirttiği gibi PKK bir karttır. Emperyalizmin, bölgede kullandığı bir kartıdır. Ancak yine Perinçek’in de daha önce belirttiği gibi “kuvvet nerede, Öcalan oradadır.”
Bu tezin dayanağı, ABD’nin bölgedeki varlığının PKK açısından sonucudur: ABD, 1991’de bölgeye girdiğinde PKK büyüdü. TSK 1995-1998 sürecinde Kuzey Irak’a girdiğinde PKK geriledi. ABD 2003’te yeniden bölgeye girdiğinde, PKK daha da büyüdü.
Ancak ABD bölgeden çıkacak. Savaşarak da olsa çıkacak!
İran’ın 2006 yılında Hizbullah üzerinden İsrail’i yendiği günden bu yana Tahran’ın bölgedeki etkisi büyümektedir. İran gün
geçtikçe inisiyatif alanını genişletmektedir. Öyle ki, ABD ile Irak’ın kuzeyinde “savaşa” tutuşmuştur.
İşte bu şartlarda, Karayılan da kuvvete meyletmektedir.
Karayılan’ın şu sözleri bu bakımdan önemlidir: “Böyle bir çatışma ne İran devletine hizmet eder, ne de PKK’ye hizmet eder. Böyle bir çatışmadan daha çok ABD ve Türkiye faydalanmış olur.”
ÇATIŞMA ALANI: KUZEY IRAK
Stratejik savunmadaki ABD’nin bölgesel hamle yapabilmesinin tek şartı, Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirebilmesidir. Suriye, Füze kalkanı, Predator gibi konular Ankara ile Tahran’ın arasını açmaktadır. Ancak iki başkent arasındak ipleri daha da gerecek konu, Kuzey Irak’tır; Kuzay Irak’ta kimin nasıl komunlanacağıdır.
Kuzey Irak’taki tüm gelişmeleri bu açıdan okumak gerekiyor.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
16 Eylül 2011