Leyla Zana’nın “Erdoğan çözer” demesinin ardından, Öcalan’ın kardeşi de AKP’yi çözüm için adres gösterdi.
Acaba ikili, Erdoğan’dan “Kürt sorununu” çözmesini mi bekliyor, yoksa Öcalan’ın İmralı’daki tutukluluk durumunu halletmesini mi? Son dönemin trafiğine bakılırsa, Atlantikçi cephe için bugünün “Kürt sorunu”, Öcalan’ın durumunu düzeltmek demektir.
ABD İLE BÖLGE KARŞI KARŞIYA
“Kürt sorunu” bugün Kürt kökenli yurttaşlarımızın gündelik sorunlarının çok ötesindedir. Bugün Kürt meselesinin iki çözümü vardır: ABD’nin çözümü ve ABD’ye karşı bölgenin çözümü.
ABD’nin çözümü; bölgede sıçrama tahtası işlevi görecek bir Kürt devletinin kurulması ve bunun diğer bölge devletlerinden parçalar kopararak büyütülmesidir. Ki bu emperyalizmin bölgedeki temel hedefidir. Bu nedenle ABD’nin çözümü, bölge için sorundur!
Bugün “Kürt sorunu”nu kimin çözebileceğini saptayabilmek, derdi Türkiye olanlar için hayati derecede önemlidir. Çünkü mesele, bütün meselelerin üstündedir. Meseleyi kimin çözebileceğini saptayabilmenin yollarından biri de, meseleyi kimlerin çözemeyeceğini saptamaktır:
AKP ÇÖZEMEZ
Kimi Kürt kesimlerin çözüm adresi gösterdiği AKP’nin, bu sorunu Türkiye yararına çözemeyeceği en kolay saptanabilecek durumdur. Zira AKP bu meselede (ve her meselede), sorunu kendi çıkarları temelinde ele alan ABD’nin safında yer almaktadır ve soruna onun çıkarları düzleminde bakmaktadır.
CHP ÇÖZEMEZ
Öcalan’ın “akil adamlar” önerisini “çözüm paketi”nin ana unsuru yaparak AKP’ye koşan bir CHP’nin, bırakın çözüme katkı yapabilmesini, üyesi 100 milletvekili yerine sorunu birkaç akil adama havale etmesinden dolayı, kendine hayrı yoktur!
İktidar olabilme ihtimalini AKP’lileşmekte arayan bir ana muhalefet partisi için asıl sorun kendi yeni kimliği ve programıdır artık.
MHP ÇÖZEMEZ
70’lerde ABD planlarında rol alan, solun karşısına “ırkçılık” silahıyla konumlandırılan bir partinin, 2010’larda bu misyonundan temelde bir şey kaybetmediği, zira en kritik Türkiye meselelerinde Batı’yla uyumlu hareket ettiği görülmektedir. Dahası MHP, varlığını Kürt sorununun karşısında konumlanmaya borçludur.
MHP’nin Suriye konusundaki tavrı bile, bu partinin en temel konularda Atlantik cephesinde yer aldığını göstermektedir.
BDP ÇÖZEMEZ
BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak’ın ABD dönüşü söylediği, “Obama yönetiminden rol istedik” açıklaması bile bu sorunu BDP’nin çözemeyeceğine yeterli kanıttır. Zira ABD’den rol talep eden bir parti, ABD’nin çözümü içindedir.
İŞÇİ PARTİSİ ÇÖZER
TBMM’deki dört parti de meseleye Atlantik penceresinden bakmakta ve Atlantik’in planlarında yer almaktadır. Atlantik’in meseleye getirdiği “bölünme” çözümü, bölge için yeni ve daha büyük bir sorundur!
Ayrı devlet çözümü, bölünmüş ülkeler sorunudur. Dolayısıyla Kürt halkı ile diğer bölge halklarının karşı karşıya gelmesi demektir.
Bu gerçek bile soruna ancak tüm bölge ülkelerinin işbirliği halinde çözüm bulunacağını göstermektedir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin bölgesel işbirliği yaptığı koşullarda “Kürt sorunu” diye bir sorun yoktur; zira “Türk sorunu”, “Arap sorunu”, “Fars sorunu” ve hatta “Şii sorunu” ile “Sünni sorunu” da yoktur!
Bugün bölgede ABD’ye karşı böyle bir işbirliği modeli savunan tek parti İşçi Partisi’dir. O nedenle “Kürt sorununu” ancak İşçi Partisi çözer!
Nitekim Sosyalist Parti, yani “Kürt soruna” çözüm açıklayan bugünkü İşçi Partisi, şimdiki “çözücülerin” kart-kurt dediği günlerde “Türkiye’de Kürt sorunu vardır” demiş ve o günden beri Kurtuluş Savaşı’nda sınanmış ve başarılı olmuş “Türk-Kürt kardeşliği” formülünü programının en başına yazmıştır!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
5 Temmuz 2012