Posts Tagged El Kaide

TÜRKİYE SURİYE BATAKLIĞINDAN NASIL ÇIKAR?

Atlantik’in Suriye’yi bölme hedefli kampanyasında 1,5 yıl geride kalırken, Batı ve taşeronlarından oluşan cephede dağılma belirtileri görülüyor…

Atlantik cephesinin başındaki ABD, Suriye’ye müdahale konusunda çaresiz ve eli kolu bağlanmış halde.

AB ise Suriye sahnesinden çekilme işaretleri veriyor. Son olarak AB Dış Politika Sorumlusu Catherine Ashton, Suriyeli muhaliflerin paramparça olduğunu ve bu haliyle Şam yönetimine alternatif olamayacaklarını belirtti. Ashton, AB Parlamentosu’ndaki konuşmasında, BM Suriye Özel Temsilcisi Ahdar İbrahimi’nin çözüm girişimini desteklediklerini, 10 gün içinde Rusya ve ABD Dışişleri Bakanlarıyla bir araya geleceklerini açıkladı.

Suriyeli muhalifler, Ashton’ın belirttiği gibi parçalanmış durumda… Özgür Suriye Ordusu’nun El Kaide liderini pusu kurarak öldürmesi, Suriye Ulusal Konseyi’ndeki unsurların anlaşmazlıkları, Müslüman Kardeşler’le Konsey’in diğer unsurları arasındaki gerilimin artması, dağınıklığı gidermek üzere yapılan toplantılardan sonuç çıkmaması bu parçalanmışlığın temel göstergeleri.

Özgür Suriye Ordusu’nun isminin Suriye Ulusal Ordusu yapılması ise bu dağınıklığa makyajdan öte anlam taşımıyor.

MUHALİFLERDEN AKP’YE SUÇLAMA

Ankara’nın desteklediği Suriye Ulusal Konseyi ve Özgür Suriye Ordusu’nda bu gelişmeler yaşanırken, Kahire’de kurulan ikinci muhalif merkezin ise daha çok öne çıkmaya başladığı görülüyor.

Ulusal Koordinasyon Kurulu isimli bu muhalif yapı, Suriye Ulusal Konseyi’ni destekleyenleri gittikçe artan oranda suçlamaya başladı.

Son olarak Kurul’un başkanı Heysem Mennacihatçıları Suriye’ye gönderen Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Libya’yı Suriye toplumunu parçalamakla” suçladı! Menna daha da ileri giderek, cihatçıların Suriye’ye gönderilmesinin kesilmemesi halinde, geçişleri organize edenlerin listesini açıklamakla tehdit etti.

Middle East Online’a konuşan Heysem Menna AKP Hükümeti’ni ağır bir dille suçluyor: “Türkiye, provokasyonuyla şu anda Suriye’deki yıkıma katkı sağlamaktadır. Türkiye, Suriye’ye giden cihatçılar için sahte pasaportlar çıkartmaktadır. Cihatçıların Babu’l- Heva sınır kapısında kontrolü ele geçirmelerine müsaade eden Türkiye’dir. Türkiye, sınırlarını tek taraflı olarak kapatırsa, yüzde 80 oranında rahatlamış olacağız.

CİHATÇILAR TÜRKİYE’DEN GİDİYOR

Heysem Menna’nın AKP’ye yönelik suçlamalarına haklılık kazandıran açıklama, Kuveyt’ten geldi. Kuveyt parlamentosunun selefi milletvekillerinden Velid Tabatabai, Suriye’deki militanlara Türkiye aracılığıyla verilen uçaksavarların parasını ülkesinin ödediğini açıkladı.

Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesinin haberine göre Tabatabai, Türkiye topraklarından Suriye’ye geçiş de yapmış: “Suriye’ye Türkiye’den geçip İdlib’e gittik, orada durum güvenlikli; ancak Suriye savaş uçakları zaman zaman kenti bombalıyor.”

Nitekim El-Vatan gazetesine konuşan Suriyeli bir askeri yetkilinin açıklamaları bu bilgileri doğruluyor. Gazeteye demeç veren üst düzey askeri yetkili, Halep’te güvenlik güçlerine karşı savaşanların yüzde 75’inin Suriyeli olmadığını ve “cihat etmek” gerekçesiyle Türkiye üzerinden geldiklerini belirtiyor.

TÜRKİYE İÇİN ALTIN FIRSAT

Suriye savaşının en büyük kaybedeni olan Türkiye, sahneden “onurlu” çekilmek için büyük bir şans yakaladı. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin, Suriye krizinin siyasi yoldan aşılması için önerdiği Mısır, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye’den oluşan “Suriye Dörtlü Temas Grubu”, bölge için altın fırsattır!

Üç gün önce ilk toplantısını Kahire’de müsteşar ve bakan yardımcısı düzeyinde yapan “Suriye Dörtlü Temas Grubu”, ikinci toplantısını önümüzdeki hafta bu kez bakan düzeyinde yapacak.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
14 Eylül 2012

, , , , , , , ,

Yorum bırakın

İSTİHBARAT SAVAŞLARI

Basına yansıyan bir fotoğraf, Hatay merkezli istihbarat savaşlarına tanıklık ediyor. Hatay Yeni Sanayi Sitesi’nde çekilen bu fotoğrafta, İngiltere plakalı iki ambulans var.

İngiltere plakalı iki ambulansın Hatay’da işi ne? Görgü tanıkları, bu iki ambulansla Hatay’dan Suriye’ye silah ve terörist taşındığını anlatıyorlar…

Anımsarsanız, Türk ambulanslarıyla da silah sevkiyatı yapıldığı gündeme gelmişti. Artık İngiliz ambulansları devrede!

MOSSAD’IN İDDİASI

MOSSAD’a yakınlığıyla bilinen Debkafiles, Suriye’deki iki rejim karşıtı tugayın komutasını Türk subaylarının üstlendiğini iddia etti.

Debka’ya göre İdlib’deki “Kuzey Özgürlükçüler Tugayı” ile Halep’teki Tevhid Tugaylarının komutası, Gaziantep’teki Türk subayları tarafından üstlenildi.

Ayrıca Debka’ya göre İsrail ve Türk İstihbaratı, Suriye ve Hizbullah’a karşı izleme faaliyeti sürdürüyor!

ÖSO-EL KAİDE SAVAŞI

Öte yandan Suriye rejimine karşı desteklenen silahlı gruplar, bu istihbarat savaşlarının bir yansıması olarak, kimi zaman birbirlerine karşı suikastlar düzenliyorlar. İşin kötüsü, Türkiye toprakları bu suikastlara ev sahipliği yapıyor.

Örneğin Özgür Suriye Ordusu’nun, El-Kaide lideri Ebu Muahmmed El Absi’nin Türkiye sınırları içerisinde pusuya düşürülmesi… El-Kuds El Arabi gazetesi, bu suikastı tüm ayrıntılarıyla yazdı.

CIA’nın da, MOSSAD’ın da, hatta başka istihbarat örgütlerinin de kendi El Kaide örgütleri olduğunu, özellikle vurgulayalım!

ULUS’TA GİZEMLİ BULUŞMA

CIA Başkanı Org. David Petraeus’un apar topar geldiği hafta içinde, başka ABD’li yetkililer de ülkemizde çeşitli temaslarda bulunuyordu…

Örneğin tam CIA Başkanı ülkeden ayrılırken, ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat Müsteşarı David Cohen geliyordu…

Ya da CIA Başkanı’ndan hemen önce ABD’li senatörler John McCain ve Joe Lieberman Türkiye’ye geliyordu… İkili İstanbul Ulus’ta, Backyard Restoran’da genç bir Suriyeli ile buluşuyordu.1 saat süren görüşme sırasında, masada ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan çeşitli yetkililer de vardı. Görüşmenin ardından senatörler otele dönmüş, çantalı Suriyeli ise bir ABD’liyle birlikte bölgeden hızla uzaklaşmıştı.

İki senatörün daha önceki Türkiye temaslarını Ufuk Ötesi okurları anımsayacaktır. İkili Nisan ayında ülkemize gelmiş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüştükten sonra Hatay’a giderek sınırı teftiş etmişti. ABD’li senatörler burada “tampon bölge” istemişlerdi!

ABD’NİN ‘İÇKARIŞIKLIK’ UYARISI

ABD’li resmi yetkililerin ziyaretlerinden hemen sonra, CIA’nın Türkiye-Suriye sınırına ajan yığınağı yaptığı gündeme geldi. CIA, Türkiye ile ABD’nin 24 Ağustos’ta yaptığı “istihbarat kalkanı” anlaşması üzerine bölgeye akın yapmaya başlıyordu…

Tam bu süreçte iki önemli haber kamuoyuna yansıdı.

Birincisi, Özgür Suriye Ordusu’nun yeniden yapılandırılacağıydı. CIA, Özgür Suriye Ordusu’nu “özel savaş” için eğitecek ve yapılandıracaktı!

İkincisi ise ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’deki yurttaşlarını “iç karışıklık” nedeniyle uyarmasıydı! Ancak açıklama, daha ziyade Türkiye’yi, Türkiye’nin Suriye politikalarına direnen kuvvetlerini tehdit anlamı taşıyordu!

Tıpkı Gaziantep’teki bombalı saldırının taşıdığı anlam gibi…

KAYBEDEN TÜRKİYE

Tüm bu gelişmeler artık şu sonuca çıkıyordu: Ortasında Hatay’ın bulunduğu bölge, artık istihbarat savaşlarının merkezi haline gelmiştir. Bu savaşta yanlış tarafta yer alan Türkiye ise savaşın en çok kaybedeni durumundadır.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
9 Eylül 2012

, , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

EL KAİDE KİMİN ÖRGÜTÜ?

Ertuğrul Özkök’le Cengiz Çandar, 19 Şubat 2005 akşamı Atina’da bir restoranda buluşur. Çandar, bazı gazete kupürlerini alt alta koyarak Özkök’e gösterir.

Kupürlerden birinde, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Felluce’de ölenler için “şehit” ifadesi kullandığı yazmaktadır.ÇandarErtuğrul Özkök’e “Başbakan bu ifadeyi kullandıktan bir süre sonra bir başkası daha aynı kişiler için şehit ifadesini kullandı. Kimdi bu kişi, biliyor musun?” diye sorar.

ERDOĞAN İLE EL KAİDE’NİN ORTAK İFADESİ

Özkök bilmiyordur, Çandar sorusunu kendi yanıtlar. İstanbul’da iki sinagog ile İngiliz Konsolosluğu ve HSBC binasını bombalayanların duruşmasında, sanıklardan biri kullanmıştır o ifadeyi: “İki arkadaşımız Felluce’de şehit düştü.”

Ertuğrul Özkök 22 Şubat 2005 tarihli yazısında, Soli Özel’in bir saptamasını anımsatır.
Özel, Radikal gazetesindeki röportajında, Kerbela’da öldürülen 145 kişi için Ankara’dan bir ses çıkmamasına dikkat çekmiştir.

Soli Özel’in sorusu şöyledir: “Kerbela’da patlayan bombaya tepki vermeyen Türkiye, konu Felluce olunca neden tepkili hale geliyor?”

Ertuğrul Özkök soruya soruyla yanıt verir: “Acaba birinin Şii, ötekinin Sünni oluşundan dolayı mı?”

EL KAİDECİLER NASIL TAHLİYE OLDU?

7 yıl önceki bu olayı neden anımsattığımızı anlamışsınızdır. Geçen hafta Halep’te Suriye’ye karşı savaşanlar içinde 3 Türk El Kaide üyesi olduğu ortaya çıkmıştı.

Ölen El Kaide militanlarından Baki Yiğit, 15 ve 20 Kasım 2003’te İstanbul’u kana bulayan Sinagog, İngiliz Konsolosluğu ve HSBC saldırısındaki isimlerden biriydi.

Diğer El Kaide üyesi Metin Ekinci, İstanbul bombacılarından Azad Ekinci’nin kardeşiydi, aynı zamanda bombalamalarda kullanılan araçlardan birinin sahibiydi.

Halep’te ölen üçüncü El Kaide üyesi Osman Karahan ise İstanbul bombacılarının avukatıydı.

Biz de haklı olarak sormuştuk: 2003’te 63 kişiyi katleden El Kaide hücresi, 2012 yılında Halep’e nasıl geçmişti? El Kaide’ciler AKP’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu saflarında neden savaşıyordu?

Arşivleri tarayınca, 71 sanıklı bu davada birkaç kez tahliye yaşandığını gördük. Son olarak 2010 yılında SavcıSavaş KırbaşBaki Yiğit için tahliye istemişti! Bu tahliyeyle birlikte, davanın tek tutuklusu Suriye uyruklu Louai Sakka kalmıştı!

Arşivlerde ilginç bir bilgi daha vardı. Kırbaş’tan önceki savcı olan Zekeriya Öz de, 2005 tarihli mütalaasında 71 sanıktan 33’ü için beraat istemişti. Çünkü bu 33 kişiden 31’i, Öz’e göre El Kaide üyesi değil, Ensar El İslam örgütü üyesiydi!

EL KAİDECİLERİ ERGENEKON’A MONTE ETME SORUSU

Gelin bir başka arşiv bilgisine daha başvuralım. Balyoz soruşturmasını yürüten Özel Yetkili Savcı Bilal Bayraktar, 2010 yılında soruşturma nedeniyle karşısında oturan eski 1. Ordu Komutanı emekli Org. Çetin Doğan’a “15 ve 20 Kasım 2003 tarihlerindeki İstanbul bombalamalarıyla bir ilgisinin olup olmadığını” sorar!

Doğan bu tuhaf soruya anlamlı bir yanıt verir: “Sorunuzun muhatabı ben değilim.”

Bu tuhaf sorunun izleri başka ilginç bağlantılara yol açıyor, devam edelim.

ERGENEKON DEĞİL AKP BAĞI ORTAYA ÇIKTI!

Savcı Zekeriya Öz, 20 Haziran 2008 tarihinde Başbakanlık Müsteşarlığı’na “gizli ve çok acele” ibareli bir yazı yazar. 2010 yılında Akşam gazetesinde yayımlanan bu belgede, MİT’in 19 Kasım 2003 günü Başbakan Erdoğan’a Ergenekon yapılanması ile ilgili bir çalışma sunduğu belirtilmektedir.

15 Kasım 2003’teki sinagog saldırılarından 4 gün sonra ve 20 Kasım 2003’teki İngiliz Konsolosluğu ve HSBC binası saldırılarından bir gün önce MİT, Başbakan Erdoğan’a Ergenekon şeması sunmaktadır!

Balyoz soruşturması üzerinden Ergenekon’a bağlanmaya çalışılan Türk El Kaidecilerin AKP’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu saflarında ortaya çıkması, sizce de başka bağlara işaret etmiyor mu?

Devam edeceğiz…

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
20 Ağustos 2012

, , , , , , , , , , , , , ,

1 Yorum

EL KAİDE’CİLER SURİYE’YE NASIL GEÇTİ?

Suriye’ye, Beşar Esad’ı devirmeye gönderilen HSBC bombacılarının izini sürmeye devam ediyoruz.

15 ve 20 Kasım 2003 tarihlerinde dört ayrı bombalı intihar saldırısında 63 kişiyi öldüren bombacıların avukatı Osman Karahan’ın Halep’teki çatışmalarda öldüğü ortaya çıktı önce…

Ardından da Metin Ekinci’nin… Ekinci, HSBC bombacılarından Azad Ekinci’nin kardeşiydi. Aynı zamanda bombalı intihar saldırısında kullanılan aracın da sahibiydi.

Son olarak HSBC bombacılarından Baki Yiğit’in de AKP’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu saflarında çatışmaya girdiği ve öldüğü ortaya çıktı.

Anlaşılan HSBC bombacıları ya da Türk El Kaide’si olarak bilinen isimler, hücre halinde Suriye’ye Beşar Esad’ı devirmeye gitmişlerdi!

Haliyle insan merak ediyor. 2003 yılında dört ayrı saldırıda 63 kişinin ölümüne ve 750 kişinin yaralanmasına sebep olan bu isimler, 9 yıl sonra nasıl oldu da Suriye’de, Esad’a karşı savaşırken ortaya çıktılar? Beraat mı etmişlerdi? Af mı çıkmıştı? Nasıl olmuştu da tahliye edilmişlerdi?

Arşivleri taradık ve karşımıza ilginç haberler çıktı.

USAME BİN LADİN’LE KAHVALTI YAPAN TÜRK

O haberlere geleceğiz ama Suriye’de öldürülen üçüncü El Kaide’ci Baki Yiğit’e mercek tutalım önce…

Türk El Kaide’sinin “istişare üyesi” olan Baki Yiğit, İstanbul’daki dört saldırının sonrasında yakalanmıştı.

Polis ifadesinde önemli bilgiler veren Yiğit, 11 Eylül 2001’den sonra 33 kişilik bir grup halinde Afganistan’daki El Kaide kamplarına gittiklerini söylemişti. Dahası Baki Yiğit, Habip Akdaş ve Adnan Ersöz’le birlikte Usame Bin Ladin’i ziyaret etmiş, Ladin’in Kandahar’daki evinde kahvaltı yapıp sohbet etmişlerdi. Hatta Baki Yiğit, mahkeme dosyasına giren ifadesinde, Türkiye’ye dönüşlerinde Bin Ladin’den 150 bin dolar aldıklarını da söylemişti.

Yiğit, 71 sanıklı Türk El Kaidesi davasında, İstanbul saldırıları nedeniyle suçlanmış ve 2008 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olmuştu.

YARGITAY’DA TAHLİYE!

Ancak Yargıtay 9. Dairesi’nin 1 yıl sonra başlayan temyiz duruşmasında kararların değişeceği sinyalleri oluştu. Nitekim bazı sanıklar hakkında verilen cezalar onandı, ancak bazılarının cezaları da bozuldu!

İşte Baki Yiğit de, cezası bozulan ve tekrar yargılanan isimlerdendi.

Baki Yiğit, bir yıl sonra, 12 Eylül 2010’da tahliye edildi! Çünkü duruşma Savcısı Savaş Kırbaş, tutukluluğun bir tedbir olduğunu belirterek sanık Baki Yiğit’in tutuklu kaldığı süreyi göz önüne alarak tahliye edilmesini istemişti! Baki Yiğit’le birlikte tahliye edilen isimlerden biri de Hamed Obeysi’ydi.

Tüm tahliyelerin ardından, Türk El Kaide davasının tek tutuklu sanığı kalmıştı: Louai Sakka.

Bu arada El Kaide davasının avukatı Osman Karahan’ın dava sürecinde “tarihi eser kaçakçılığı” nedeniyle tutuklandığını ama onun da 2007 yılında, çıktığı ilk duruşmada tahliye edildiği belirtelim!

ZEKERİYA ÖZ BERAAT İSTEDİ

İlginçtir, Türk El Kaidesi davasının Savaş Kırbaş’dan önceki savcısı, sonradan Ergenekon savcısı olarak ünlenecek olan Zekeriya Öz’dü.

Öz, 26 Haziran 2005’teki 57 sayfalık mütalaasında, yargılanan 71 kişiden 33’ünün beraatını istemişti! Çünkü 2 kişi “topluma kazanma yasasından” faydalanmıştı, 31 kişi de savcıya göre El Kaideci değil, Ensar El İslam örgütü ile bağlantılıydı! (Sabah, 27 Haziran 2005)

SURİYE’YE KAÇ EL KAİDECİ GEÇTİ?

2010 yılında salıverilen Baki Yiğit, çok değil 1,5 yıl sonra davanın avukatı olan Osman Karahan ve Metin Ekici ile birlikte Suriye’ye geçti ve Halep’te öldürüldü.

Ancak merak ediyoruz… Acaba AKP’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu saflarında Beşar Esad’a karşı savaşanlar sadece bu isimler mi?

Acaba HSBC bombacılarından salıverilen, Suriye’ye gönderilen başka kimler var?

Araştırmaya devam edeceğiz…

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
18 Ağustos 2012

, , , , , , , , , , , ,

1 Yorum

SURİYE’DEKİ BOMBALAR KİMİN?

Suriye’nin başkenti Şam’da geçen hafta gerçekleşen ve 55 kişinin öldüğü, 372 kişinin yaralandığı intihar saldırısını El Nusra Cephesi üstlendi. Cephe internetten yayımladığı videoda, eylemi Beşar Esad rejimine karşı gerçekleştirdiklerini ilan etti.

Batılı istihbarat yetkililerinin uluslararası ajanslara yansıyan değerlendirmelerine göre, El Nusra Cephesi, El Kaide’nin Irak’ta faaliyet gösteren bir koluna bağlı.

26 YABANCI UYRUKLU TERÖRİST LİSTESİ

Saldırının adresi de zamanlaması da oldukça önemli… Çünkü saldırı, Suriye rejiminin askeri istihbarat servislerinden birinin de yer aldığı Kazaz semtinde meydana geldi.

Zamanlamanın önemi ise şu haberden anlaşılıyor: Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, Şam yönetiminin tespit ettiği 26 yabancı uyruklu teröristin listesini BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun’a sundu. Bu isimlerin faaliyetlerinin de belgelendiği dosyada, çoğunun El Kaide bağlantılı olduğu belirtiliyor. Listede Fransa, İngiltere ve Belçika vatandaşları da bulunuyor.

Nitekim Reuters’in Şam’daki saldırıdan bir gün sonra Halep’ten geçtiği şu haber, ülke çapında kapsamlı bir saldırı hedeflendiği ortaya koyuyor. Reuters’e göre Suriye İstihbarat servisleri, Halep’te 1,2 ton patlayıcı taşıyan araçtaki teröristi etkisiz hale getirdi.

PANETTA 24 SAATTE FİKİR DEĞİŞTİRDİ

Şam’daki saldırının adresini ve zamanlamasını ilginç kılanlardan biri de ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’ydı. Panetta aynı konuda 24 saat içinde iki farklı açıklama yaptı.

Panetta önce Şam saldırısının El Kaide’nin işi olduğunu açıkladı. ABD basınında bu ilk demeç şöyle yer aldı: “Panetta, ABD istihbaratının, ‘Suriye’de El Kaide’nin varlığına’ işaret ettiğini, öte yandan örgütün etkinliğinin boyutunun belirsiz olduğunu ifade ederek, El Kaide’nin burada ne tür bir etki ortaya koymaya çalıştığını öğrenebilmek için her şeyi yapmayı sürdürmeleri gerektiğini kaydetti.”

Ancak Panetta ertesi gün basının karşısına geçti ve “Suriye’deki bombalı saldırıların arkasında kimin olduğuyla ilgili bir bilgimiz yok” dedi.

Panetta’nın kendisini yalanladığı bu basın toplantısında hem Annan Planı’nın işlemediğini savunması hem de Esad’a bir kez daha iktidardan ayrılma çağırısı yapması anlamlıydı.

Panetta’nın 24 saat içinde bu kadar çelişkili iki açıklama yapmasını, bilgi eksikliğiyle açıklayabilir miyiz?

KİMİN EL KAİDE’Sİ?

Suriye Ulusal Konseyi de Panetta’yla birlikte Şam’ı hedef alan açıklamalara yöneldi. Suriye Ulusal Konseyi’nin yürütme heyetinden Samir Neşar, “Rejim bunun arkasında” derken, patlamanın hedefinin BM gözlemcilerine bir uyarı göndermek olduğunu bile iddia edebildi. Suriye Ulusal Konseyi’ne göre rejim bu saldırıyı, uluslararası kamuoyuna “teröristin başını eziyoruz” mesajı vermek için yaptı!

Bu akıldışı iddia, Panetta’nın çelişkili açıklamaları, Suriye’nin BM’ye teslim ettiği yabancı uyruklu terörist listesi…

Aslında her şey ortada değil mi? Bu saldırı Esad’a mı, yoksa Suriye’ye müdahale edebilmek için zemin arayanlara mı yarar?

Bitirirken geride kalan 10 yılın şu acı gerçeğini anımsatalım: Ortadoğu’da herkesin bir El Kaidesi var!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
14 Mayıs 2012

, , , , , ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın