Posts Tagged Eren Erdem

YEŞİL GLADYO

Eren Erdem’le İbrahim Horuz’un Ulusal Kanal’daki Ezber Bozanlar programına konuktuk önceki gece… Eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Caferi Selahattin Özgündüz ve Yazar Kenan Çamurcu’yla 5 saat süren program boyunca ağırlıklı olarak Suriye eksenli gelişmeleri konuştuk.

Konukların AKP’nin Suriye politikasına yaptıkları eleştiriler hem çok önemliydi hem de emperyalizm ile İslamcı kesimlerin ilişkisi açısından oldukça dikkat çeken saptamalarla doluydu. Bu nedenle hem Aydınlık okurları için özetleyelim, hem de bu önemli saptamaları yazılı olarak kayda geçirelim istedik.

‘ERDOĞAN, KUDÜS’Ü İSRAİL’E BAŞKENT YAPACAK’

AKP hükümetinde Başbakan Yardımcısı olarak yer alan Abdüllatif Şener’in söyledikleri oldukça çarpıcıydı. Şener, Erdoğan’ın uyguladığı politikaların, fiilen İsrail’in Kudüs’ü başkent yapmasına yönelik olduğunu savundu.

AKP hükümetine seslenen Abdüllatif Şener, “Haçlı ordusuna Müslüman bir ülkeyi bombalatmak, hangi kitabın neresine uyar!?” dedi. Şener Suriye’deki “muhalefete” dikkat çekerek çetelerin yüzde 80’inin Suriyeli olmadığını da belirtti.

Şener’in şu saptaması ise İslamcı çevreler tarafından mutlaka sorgulanmalıdır: “NATO Patriotları, yabancı askerler Türkiye’ye geliyor, ses yok. Bu nasıl bir tablo? Patriotlar bu hükümetten önce, Ecevit hükümeti döneminde gelseydi, her Cuma eylem olurdu. Camilerden çıkan Müslümanlar Patroitları getireni de protesto ederdi.”

Eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in şu saptaması ise AKP’ye oy verenler tarafından mutlaka üzerinde düşünülmelidir: “AKP’nin izlediği Suriye politikası ne insanidir, ne İslamidir, ne de millidir.

‘ABD, TÜRKİYE-İRAN SAVAŞI İSTİYOR’

Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Abdüllatif Şener’in çarpıcı konuşmasına değinerek “sizin seslendiğiniz bu isimler, muhataplarınız, uluslararası bir tezgâhın parçası olmasalardı eğer, onlar da sizin gibi konuşabilirlerdi” dedi.

İran direnişin merkezidir” diyen Namık Kemal Zeybek, emperyalizmin Türkiye ile İran’ı çatıştırmak istediğine dikkat çekti. Zeybek’e göre Şii-Sünni eksenli bir savaşla bölge yeniden tanzim edilmek isteniyor.

Namık Kemal Zeybek, Kürecik Radarı ile Patriot füzelerinin de Şeytan’ın iki gözü olduğunu belirtti.

Zeybek, AKP hükümetinin Suriye için yaptığı “Alevi diktatörlüğü” suçlamasının doğru olmadığını, Esad ailesinin Alevi olduğunu fakat Suriye devlet yönetiminde Sünnilerin çoğunluk olduğunu belirtti. Zeybek Suriye’yi suçlayanlara şu soruyu yöneltti: “Türkiye’de bir tek Alevi Bakan var mı? Alevi Vali var mı? Alevi müsteşar var mı?”

Namık Kemal Zeybek’in şu saptaması ise İslamcılık ve emperyalizm ilişkisi bakımından oldukça çarpıcıydı: “Emperyalizme direnen Hugo Chavez, Allah’a, emperyalizme teslim olan Müslümanlardan daha yakındır.

‘SURİYE ÜZERİNDEN GLADYO İNŞA EDİLİYOR’

Hafta içi Hizbullah lideri Nasrallah’la görüşen Caferilerin lideri Selahattin Özgündüz ise Gazze direnişi örneğini vererek ABD ve İsrail’den korkulmaması gerektiğini belirtti.

Özgündüz, Tayyip Erdoğanların her ne kadar ecdat vurgusu yapsa da, gerçekte İngilizlerin piyonu olarak ecdadımızı arkadan hançerleyen Vahabi Suud ailesiyle işbirliği yaptığına dikkat çekti. Selahattin Özgündüz, Suriye’de Esad’a karşı silahlı eylem yapanların terörist olduğunu, çoluk çocuk demeden katliam yaptıklarını, ABD’nin piyonları olduklarını belirtti.

Yazar Kenan Çamurcu NATO patriotları konusunda oldukça dikkat çeken bir değerlendirme yaptı. Çamurcu, bugün Türkiye’de Suriye meselesi ve NATO faaliyetleri üzerinden “Yeşil Gladyo” inşa edildiğini belirtti!

BİR TEK AYDINLIK

Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek program öncesi sohbetimizde Aydınlık gazetesini çok beğendiğini, eğer tek bir gazete alacaksa, Aydınlık’ı aldığını belirtti. Zeybek Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın neden güçlü bir muhalefet yapabildiğini, diğer konuklara şöyle izah etti: “Çünkü tek bir ‘patronu’ yok, binlerce ‘sahibi’ var!”

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
7 Ocak 2012

, , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

PEYGAMBER’İN MESCİDİ DAHA ÇOK CEMEVİ GİBİYDİ

Hafta sonu 9. Kaş Kitap Şenliği nedeniyle Antalya’nın ilçesi Kaş’taydım. Kaş’ın güzel insanlarına “Suriye ve Türk Dış Politikası” başlıklı bir konferans verdim. Canan Erdoğan’ın koordinatörlüğünde yürütülen ve pek çok kuruluşun destek verdiği 10 günlük şenliğin son üç gününde, bizim dışımızda İhsan Eliaçık ve Mervan Yanardağ vardı. Her iki konferansı da izledim.

MÜSLÜMAN’IN EKSENİ

İhsan Eliaçık’a göre bir insanın gerçekten Müslüman olup olmadığı şu üç eksen üzerinden anlaşılabilir: Mülk, adalet ve velayet.

İhsan Eliaçık, kelime-i şahadetin eksik söylendiğini, bilinen ifadenin önündeki “Lehül mülkü” yani “mülk Allah’ındır” ifadesinin söylenmediğini belirtiyor. Aydınlık okurları anımsamıştır; Eren Erdem de daha önce bu konuyu gündeme getirmişti.

Eliaçık, özel mülkün olamayacağını, çünkü tüm mülkün Allah’a ait olduğunu belirtiyor. Hoca’ya göre maddenin yaratıcısı Allah’tır, insan ise sadece maddeyi işleyebilir. İşte o işleme durumu alın teridir, emektir; insanın “sahip” olabilecekleri bunlardır.

İhsan Hoca, ardından adalet ve velayet eksenlerini de dinleyicilere aktardı. İlgiyle izlenen konferansın ardından görüldü ki, kendisini İslamcı parti olarak sunan ve muhafazakar demokrat olarak niteleyen AKP iktidarı, her üç eksene göre de sınıfta kalıyordu!

TÜRKÇE KURAN

Konferansın ardında gelen çok sayıda soruya, İhsan Eliaçık çarpıcı yorumlarla yanıt verdi. Örneğin Türkçe dua konusunda ilginç bir olay anlattı…

Eliaçık ölen bir arkadaşının cenazesinde Yasin’i mezara değil, mezarın etrafındakilere okumuş. Hoca’ya göre ölen artık duayı duymayacak, dua o nedenle mezarın etrafındakileri ilgilendirir. Ancak Hoca Yasin’i Arapça değil Türkçe okumuş, insanlar anlasın diye.

Bitirip gitmeye hazırlanınca cenazenin sahipleri itiraz etmiş, “Yasin okumadan nereye” diye kızmışlar.

CAMİLER NASIL BOZULDU?

Hoca’nın günümüz Camilerine de itirazı var. Nedeni önemli…

Hoca, Salat’ın120 yerde yardımlaşma ve dayanışma, 10 yerde ise namaz anlamında olmak üzere Kuran’da 130 yerde geçtiğini söylüyor. Dolayısıyla Hoca, Camilerde hem ibadetin hem de sosyal dayanışmanın olması gerektiğini, Peygamber’in mescidinin tam da böyle olduğunu belirtiyor.

Oysa Hoca, günümüz Camilerinde insanların sadece namaz kıldığını, yan yana duranların bırakın paylaşıp dayanışmayı, hiç konuşmadıklarını söylüyor. Çünkü Camileri, toplanma yerinden çıkarıp, tapınma yerine çevirdiler.

YÜZDE 70 CEMEVİ, YÜZDE 30 CAMİ

İhsan Eliaçık’ın en çarpıcı sözleri ise “Peygamber’in mescidinin, yüzde 70 Cemevi’ne, yüzde 30 Cami’ye benzediğini” söylemesi oldu…

Hoca Cemevi’nde sohbetin, cemin, deyişlerin, kadın ve erkeklerin yan yana olmasını, Salat’ın Kuran’da daha çok geçen dayanışma anlamında görüyor; bu nedenle de Peygamber’in mescidinin, Cami’den çok Cemevi’ne benzediğini belirtiyor.

BİR HIRKA, BİR LOKMA

Konferansın ardından İhsan Eliaçık ve Merdan Yanardağ ile birlikte, şenlik kapsamında yapılan Dolunay Platformu’nun şiir ve türkü etkinliğine katıldık.

Konu türkü olunca, İhsan Eliaçık mülk konusuna Neşet Ertaş’tan örnek verdi; Ertaş’ın ölümünün ardından bu köşede de yayınladığımız şu sözlerini anımsattı: “Bugün son ekmeğini yiyip ölmeli, artan bir şey kalmamalı. Eğer ben öldüğümde bir çuval unum kalmışsa, ben suç işledim demektir.”

Halk ozanı Neşet Ertaş, “bir hırka, bir lokma” diyerek yaşayabilenler mertebesine ulaşmıştı…

KANLI PAZAR’DAN 1 MAYIS’A

İhsan Eliaçık ve arkadaşları biliyorsunuz geçen 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmışlardı… Bu konuyu konuşurken, Hoca İslamcılarımızın tarihi açısından çok önemli bir şey aktardı:

İhsan Hoca ve arkadaşları Fatih Cami’sinde namazlarını kılmışlar ve Hoca şöyle seslenmiş insanlara: “Namazımızı kıldık, şimdi tıpkı 40 yıl önce olduğu gibi yine Taksim’e yürüyeceğiz… Ama bu sefer şu farkla… 40 yıl önce buradan çıkıp 6. Filo’ya karşı olan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına saldırmışlardı… Biz ise Deniz Gezmiş’in fotoğraflarını taşıyanlarla yan yana durmaya gideceğiz.”

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
15 Ekim 2012

, , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

DAVUTOĞLU’NUN YENİ OSMANLI TUZAĞI

Suriye’ye saldırı pususunda bekleyen AKP’ye, İslamcı çevrelerden neden itirazlar yükselmiyor? Elbette Kenan Çamurcu, Eren Erdem ve İhsan Eliaçık gibi isimler bu konuda bayrak dalgalandıranların başında geliyor… Bir de şair Sezai Karakoç’un çıkışı boy gösterdi bu hafta. Yeterli mi? Elbette hayır!

Peki, AKP’ye körü körüne yandaşlığın sonucu mudur bu sessizlik? Başka etkenler yok mudur?

Kanaatimizce bu konuda en önemli etken AKP’nin, ABD’nin Ortadoğu planlarını sanki kendi yeni Osmanlıcı politikalarıymış gibi sunabilme becerisinde; daha doğrusu bunu yutturabilmesinde…

Suriye konusunda Tayyip Erdoğan’dan daha hevesli olan Ahmet Davutoğlu’nun bu konudaki söylemlerini inceleyeceğiz bugün:

100 YIL SONRA ORTADOĞU’YA GİRME HEDEFİ

1.) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Ortadoğu’da “yüzyılın muhasebesi yapıldığını” belirterek hedefini ilan etti: “Ortadoğu’dan çıkışımızın 100. yılı… 1911 ile 1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek 2011 ile 2023 yılları arasında o topraklarda tekrar kardeşlerimizle buluşacağız. Uluslararası düzeni de yeniden inşa edeceğiz.” (Yeniçağ, 22 Ocak 2012)

2.) Davutoğlu, “Ortadoğu Birliği” diye isimlendirilen Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Suriye arasında imzalan deklarasyon sonrasında yaptığı açıklamada “İnşallah zamanla bu diğer bölge ülkelerini de kapsayacak şekilde gelişecektir” dedi. (Sabah, 11 Haziran 2011)

3.) Davutoğlu, Washington’da kendisiyle röportaj yapan gazeteci Jackson Diehl’e “Osmanlı milletler topluluğu” hedefini anlattı: “İngiltere eski sömürgeleriyle bir milletler topluluğu halinde, neden Türkiye eski Osmanlı topraklarında, Balkanlarda, Ortadoğu ve Orta Asya’da yeniden liderlik kurmasın?” (Washington Post, 7 Aralık 2010)

Davutoğlu’nun 2001 tarihli “Stratejik Derinlik” kitabından başlayarak bu konuda sayısız demecine rastlamak mümkün. Biz son iki yıldan üç demeçle yetinelim.

“ALT BÖLGESEL DÜZEN” KURMA GÖREVİ

Gelelim bu görüşlerin ne kadar yerli olup olmadığını sorgulamaya.

Ancak biz yorumlamayalım, bizzat Davutoğlu yanıtlasın sorumuzu: “ABD ile Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, enerji güvenliği konularına ilişkin yaklaşımımız neredeyse aynıdır. O yüzden ABD ile ilişkilerimizde önümüzde altın bir işbirliği dönemi var. Türkiye, küresel yeni düzene, çevresinde alt bölgesel düzenleri yeniden kurarak katkıda bulunacak ve bu da soğuk savaş sonrasının yenidünya düzeni olacaktır.” (Anadolu Ajansı, 21 Mart 2009)

Danışman Davutoğlu’nun bu vaadinden hemen sonra Dışişleri Bakanı olarak atandığını da belirtelim!

Davutoğlu’nun ABD adına “alt bölgesel düzenler kurma” görevini tarif ettiği bu vaadinden sonra, lütfen yukarıya çıkın ve “yeni Osmanlıcılık” demeçlerini yeniden okuyun. Ve o demeçlerin ne kadar yerli olup olmadığına karar verin.

ABD’NİN ORTADOĞU’DAKİ ÖZENDİRİCİ MODELİ

Obama ile birlikte ABD’nin Türkiye’yi “model ortak” ilan ettiğini biliyoruz. Ancak ABD’nin AKP Türkiye’sine verdiği isimler bununla sınırlı değil.

Örneğin Amerikan – Türk Konseyi Başkanı James Holmes,  “Türkiye’nin Ortadoğu’da özendirici model olabileceğini” belirtiyor. (Akşam, 8 Şubat 2010)

Örneğin “Center for American Progress” uzmanı Brian Katulis raporunda “ABD’nin Ortadoğu ajandası için Türkiye’ye ihtiyacı var” diyor. (Atlantic Community, 23 Kasım 2009)

Örneğin New York Times’ın eski Ortadoğu büro şefi Stephen Kinzer, “Türk diplomatları Amerikalıların gidemediği yerlere gidebiliyor, konuşamadıkları gruplarla konuşup onların yapamadığı anlaşmaları yapabiliyor” diyor. (Guardian, 15 Haziran 2010)

Amerikalılar AKP’yi Şam – Tahran bağını koparması için Suriye’yle yakınlaştırdıkları dönemde Türkiye’ye “kolaylaştırıcı”, İran’la uranyum takası sırasında ise “yumuşatıcı” ismi veriyorlar!

GÖREVLİLERİN HAZİN DURUMU

“Yeni Osmanlıcılık” sözlerinin aslında Büyük Ortadoğu Projesi’ne taşeronluk yapan AKP’nin İslamcı taban üzerine örttüğü perde olduğunu, en iyi AKP’ye bu görevi veren Amerikalılar biliyor.

O yüzden de Davutoğlu, Wikileaks’in yayımladığı bir ABD kriptosunda “Neo-Osmanlı İslamcı fantezilerde kaybolmuş” diye niteleniyor!

Yani görevi veren, görevliyle yeri geldiğinde eğleniyor!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
15 Nisan 2012

, , , , , , , ,

Yorum bırakın

NATO’CU İSLAMCILIK

Cuma akşamı Ulusal Kanal’daki Ufuk Ötesi programımın konuğu İslami camianın en birikimli yazarlarından Kenan Çamurcu’ydu. Kendisiyle hem program öncesinde hem de program esnasında günümüzün İslamcı çevrelerini tartıştık. Doğrusu içeriden birinin söyledikleri kafamı çok açtı.

ERGENEKON SORUŞTURMASI, İSLAMCILARI DA DÖNÜŞTÜRDÜ

Örneğin uzun zamandır yanıtını aradığım sorulardan biri şuydu: Neden bizim İslamcılarımız Irak’ın ABD tarafından işgal edilmesine, Libya’nın NATO tarafından bombalanmasına ve şimdi de Suriye’ye dış müdahale hazırlığı yapılmasına itiraz etmiyorlar? AKP tüm bu İslami çevreleri bu saldırılara nasıl ikna etti, ediyor?

Kenan Çamurcu, önce şu saptamayı yaptı. Ona göre İslami çevreler, aslında Irak’a saldırıya karşı çıkmıştı, nitekim 100 AKP milletvekilinin 1 Mart tezkeresine karşı çıkması da bu nedenleydi. Kenan Çamurcu’ya göre kırılma 2007-2008 dönemiydi.

Ergenekon soruşturması sadece ulusalcı ve Kemalist çevreleri hedef almamıştı Çamurcu’ya göre, aynı zamanda İslamcı çevreleri de “dönüştürmüştü.”

İslami kesimde, Ergenekon soruşturması üzerinden, “Ulusalcılar, Kemalistler bizi ezecekler, 40 yıllık siyasi birikimlerimiz yok olacak, siyaseten çıktığımız mevkiler elden gidecek” gibi korkuların hâkim kılındığı bu süreç, İslami kesimde köklü bir dönüşüme neden olmuş Kenan Çamurcu’ya göre. İşte bu dönemden sonra İslamcı çevreler, AKP’ye daha çok sarılmış ve bunun sonucu olarak da NATO’cu İslamcılık gelişmiş.

TÜRK – İSLAM SENTEZİ

Gelişmiş diyoruz, çünkü Kenan Çamurcu’ya göre ortaya çıkması çok önce. Çamurcu burada da esas olarak 12 Eylül’ü temel alıyor ve 12 Eylül’le birlikte ABD’nin inşa ettiği “Türk – İslam sentezi”nin NATO’cu İslamcılığı doğurduğunu belirtiyor.

Kenan Çamurcu, o günlerde kendilerini “Türk – İslam sentezi” sözü üzerinden eleştiren solculara nasıl kızdıklarını, ama bugün baktığında, bu suçlamanın haklı olduğunu, çünkü gerçek bir olgu olduğunu da büyük bir erdemle ifade ediyor.

Çamurcu’nun şu sorusu saptamasına büyük destek veriyor: İslamcılarımız Afganistan’a gitti, Bosna’ya gitti, Çeçenistan’a gitti ama neden Filistin’e gitmedi?

Soru oldukça anlamlı ve ağır bir yanıt yüklü!

Kenan Çamurcu İslamcılarımızın bu ülkelere, SSCB / Rusya’ya karşı ama ABD’nin yanında savaşmaya gidildiğine dikkat çekiyor! Ama Filistin’e gidilmiyor, çünkü Filistin adına savaşmak ABD çıkarına değil!

KENAN ÇAMURCU ve EREN ERDEM’LE PROGRAM

Program bitiminde Ufuk Ötesi’nden sonra başlayacak Ezber Bozan programının sunucusu ve köşe komşum Eren Erdem’le karşılaştık. Çamurcu ve Erdem, aynı dergilerde, aynı internet sitelerinde yazılar yazmışlar, birbirlerini biliyorlar ama Ulusal Kanal’da ilk defa karşılaştılar ve tanıştılar.

Eren Erdem de, Kenan Çamurcu’nun saptamalarına büyük önem verdi. Bu konuyu daha da derinleştirmeyi, önümüzdeki haftalarda hem Kenan Çamurcu’yu hem de Eren Erdem’i birlikte konuk ederek NATO’cu İslamcılık meselesini derinleştirmeyi, bu kesimlerle tartışmayı kararlaştırdık.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
4 Aralık 2011

, ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın