Posts Tagged Rubio

Barrack’ın Türkiye hedefi

Lübnan’dan ABD’ye göç eden bir aileye mensup diye AKP medyası bayram ediyor: “ABD, Türkiye’ye dedesi ‘Osmanlı vatandaşı’ olan bir büyükelçi gönderiyor!”

Doğru, 1900 yılında ABD’ye göç eden Lübnanlı Hristiyan bir ailenin torunu ama California’da doğdu, Los Angeles’ta büyüdü Tom Barrack. Eski ABD Başkanı Ronald Reagan’ın California’da komşusuydu. Reagan yönetiminde İçişleri Bakanlığı müsteşar yardımcılığı da yaptı.

77 yaşında zengin bir avukat ve işadamı Tom Barrack; ve elbette tam bir Amerikalı!

ABD’nin Türkiye programı

İktidar cephesi “Osmanlı vatandaşı” diye seviniyor ama Tom Barrack’ın büyükelçilik ataması için 1 Nisan’da ABD Senatosu’nda sorulara verdiği yanıtlar ve yaptığı Türkiye açıklamaları, karşımızda Türkiye’yi komşularıyla ve Asya’yla düşmanlaştırmayı hedefleyen bir diplomata işaret ediyor. 

Aslında Barrack, Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un 16 Mart’taki Erdoğan-Trump telefon konuşmasını “dönüşümsel” diye yorumlamasına uygun bir “yeni Türkiye” programı açıklıyor. 

Böylece Trump’ın Erdoğan’a “bölgesel politikalarımızda sizinle çalışacağız” demesinin de içeriğini dolduruyor. 

Türkiye’ye Ukrayna övgüsü

Tom Barrack, Senato’daki oturumda, öncelikle Türkiye’yi övdü: “Türkiye’nin NATO’ya katkıları saymakla bitmez”, “Türkiye IŞİD’le mücadelede çok değerli bir ortak.”

Ardında Ankara’nın Ukrayna-Rusya savaşındaki tutumuna işaret etti: “Türkiye, NATO’nun Ukrayna’yı destekleyen tutumunu destekledi ve Ukrayna’ya çok değerli insansız hava araçları tedarik etti.”

Barrack, enerji konusunda Türk-Amerikan işbirliğinin arttığını belirtti: “Türkiye son dönemde sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) konusunda giderek ABD ile daha fazla alışveriş yapmaya başladı.”

Afrika’da Çin’e karşı pozisyon

Barrack, Türkiye ile ABD’nin ekonomi alanındaki işbirliğinin ise “Çin’i ve Kuşak ve Yol Girişimi’ni bir süre uzak tutmak için stratejik bir fırsat” olduğunu belirtti.

Bu arada Tom Barrack, Türkiye’yi Afrika’da da Çin’e karşı konumlandırdı: “Türkiye ayrıca gelişmekte olan pazarlarda, özellikle de Türk firmalarının önemli altyapı geliştirme projeleri için Çinli meslektaşlarına meydan okuduğu Afrika’da, Çin’e alternatif olarak ortaya çıkmıştır.”

Esas hedef İran

Trump’ın Ankara Büyükelçi adayı Tom Barrack, bölgemiz konusunda ise şu denklemleri kurdu:

– “Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesiyle hem ABD hem Türkiye hem de İsrail için yeni bir alan açıldı. İran’a yakın bir ismin devreden çıkması ABD, Türkiye ve İsrail için iyi bir gelişme.”

– ”Türkiye, Başkan Trump’ın İran’ın Ortadoğu’daki nüfuzuna karşı yürüttüğü azami baskı kampanyasının önemli bir ortağı.”

– ”Türkiye, Rusya’nın saldırganlığının yarattığı potansiyel tehdidin tarihsel olarak farkında.”

Türkiye’yi komşularıyla düşmanlaştırma planı 

Görüleceği üzere Tom Barrack, Trump’ın Erdoğan’a “bölgesel politikalarımızda sizinle çalışacağız” demesinin devamı olarak hangi alanlarda nasıl çalışılacağını, Türkiye’yi hangi konumlarda görmek istediklerini ortaya koymuş oldu ABD Senatso’undaki konuşmasında… 

Türkiye’yi İran’la, Rusya’yla, Çin’le karşı karşıya getirip İsrail’le müttefik yapmayı hedefleyen bu planlama ulusal çıkarlarımız açısından vahimdir. ABD’yle beyaz bir sayfa açma pahasına bu planlara evet denilmesi, Türkiye’yi çok zor durumlara sokacaktır. 

Üstelik üsluplarına bakılırsa, Trump yönetimi AKP’yle bu planlamayı hayata geçirme amacında hayli küstah. Baksanıza, Barrack diplomatik ifadeleri aşarak ne söylüyor: “Erdoğan‘a tavsiyem, ABD Başkanı ile çarpışma rotasından kaçınması olurdu. Bu akıllıca olmazdı.”

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
5 Nisan 2025

, , , , , , , , ,

Yorum bırakın

16 Mart – 19 Mart bağı

İktidarın önünde, Türkiye’yi yarı-demokratik bir rejimle bile sokmayı başaramayacağı yeni bir stratejik görev mi var?

Sorunun daha net anlaşılması için anımsatayım: ABD’nin Türkiye’yi Irak için kuzey cephesi yapma talebine Ecevit hükümeti ve TSK direnmiş; Başbakan Yardımcıs Bahçeli’nin koalisyon hükümetini bozmasıyla erken seçime gidilmiş, Washington’un görevine talip olan AKP’nin seçimi kazanabilmesi için Atlantik sponsorlu kampanya yürütülmüş ve sonrasında da Türkiye’nin önüne ABD’nin 1 Mart 2003 tezkeresi konmuştu. Ancak Türkiye AKP’ye rağmen yine de direnmiş ve tezkere geçmemişti. Sonra BOP Eş Başkanı Erdoğan, başka bir yolla ABD’ye hava ve deniz limanlarını açmıştı. İşte Ergenekon ve Balyoz kumpasları, o gün ABD’nin Irak planına direnen Türk ordusunu, ABD tezkeresine karşı çıkanları, ulusalcıları, Kemalistleri ezme operasyonuydu, sonraki işlerin önünü açma operasyonuydu.

Trump’ın İran planı

ABD’nin şimdi de İran’ı hedef aldığı ama Irak, Libya ya da Suriye’den farklı olarak ağır bir baskılama/çevreleme stratejisi izleyeceği anlaşılıyor. 

Trump’ın 1) Gazze planı, 2) Yemen’e başlattığı saldırı, 3) “yeni Suriye” inşası ve 4) İran’ı baskılama/çevreleme hedefi, bir bütün ve İsrail’in güvenliği içindir. 

Trump, bu kapsamlı stratejisinde AKP hükümetini “kullanabileceğini” hesaplıyor. Washington’a göre Türkiye bu dört konunun üçünde belirleyici aktör durumunda; Gazze planı için Hamas üzerindeki nüfuzu, yeni Suriye inşasında çeşitli örgütler üzerindeki kontrolü ama daha önemlisi İran’ı çevreleme konusunda gücü ABD açısından kritik önemde. 

Trump Erdoğan’la hangi konuda çalışacak?

Baştaki sorumuza dönersek, AKP hükümeti, bugünkü yarı-demokratik rejimle bile Türkiye’yi ABD adına İran macerasına sokabilir mi? İşte 16 Mart Trump-Erdoğan telefon görüşmesi ile 19 Mart’ta İmamoğlu’na yapılan operasyon arasındaki bağ, bu sorunun yanıtıyla ilgilidir. 

Ne dedi Trump 16 Mart’ta Erdoğan’a: “Bölgesel politikalarımızda sizinle çalışacağız” (A. Selvi, Hürriyet, 21.3.2025). Nasıl yorumladı o görüşmeyi Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff: “Muhteşem ve dönüşümsel” (AA, 22.3.2025). 

İşte Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray’a giderek “dönüşecek” ilişki için imzalayacağı mutabakatlanın hazırlığı amacıyla Washington’da mevkidaşı Marco Rubio ile görüştü. Açıklamalardan Suriye’den Gazze’ye, Rusya-Ukrayna ateşkesinden Azerbaycan-Ermenistan barışına, Bosna-Hersek’ten Avrupa ve Karadeniz’e pek çok konunun ele alındığı anlaşılıyor. Bunları Trump’ın Erdoğan’a “sizinle çalışacağız” dediği “bölgesel ABD politikalarının” listesi diye de okuyabilirsiniz.

Ama asıl olan ayrıntıda… 

İran’a karşı Türk-Kürt ittifakı

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, “Suriye’nin, İran’ın istikrar bozucu faaliyetlerinin güzergahı olmayacağı” konusunda Rubio ve Fidan’ın mutabık kaldığı belirtildi. Anımsayın, Fidan birkaç hafta önce de İran’ı bölgedeki faaliyetleri nedeniyle hedef almıştı ve konu Ankara-Tahran hattında gerilime neden olmuştu.

Öte yandan AKP-MHP’nin Öcalan açılımı ile Suriye’deki HTŞ-SDG anlaşması arasında doğrudan bir ilgi var. Bu süreçte bazı Kürt yayın organlarında İran’a karşı tarihi Türk-Kürt ittifakına işaret edilmesi dikkat çekiciydi.

Bunları tanımlayan bir de “başarı” listesi var. Trump’ın Erdoğan’a “bölgesel politikalarımızda sizinle çalışacağız” demesinin duyurulduğu yazıda belirtilen, “Erdoğan’ın hamlesiyle dengeler değişti: Baas bitti, Şii hilali çöktü, Rusların sıcak denizlere inme rüyası sona erdi” listesi, Türk-Amerikan ilişkilerindeki yeni “dönüşümsel” sürecin yönüne işaret etmektedir.

Bu stratejinin çalışması, haliyle Trump için Türkiye-İsrail normalleşmesini de gerektirmektedir.

Eylemlerin iki yönü

Görüleceği üzere iktidar, ABD stratejisine eklemlenerek, bir büyük göreve hazırlanıyor. Bunun için içeride siyasetin yeniden dizayn edilmesi, ana muhalefet partisinin yeni sürece uygun şekilde dönüştürülmesi, ihtiyaca uygun bir anayasa hazırlanarak sınırsız başkanlık yolunun açılması ve yeni göreve uygun yeni rejim inşası gerekmektedir.

23 yıl önce masada Irak tuzağı vardı, 23 yıl sonra masada İran tuzağı var.

Dolayısıyla milyonlarca yurttaşın “İmamoğlu’nun hukuku” konusunu aşarak “tek adam rejimi”ne karşı yürüttüğü “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” eylemleri, aynı zamanda Türkiye’yi “ulusal dış politika” zeminine çekme eylemleridir. 

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
27 Mart 2025

, , , , , , , ,

1 Yorum

Erdoğan’ın Trump’tan beklentisi

AKP iktidarı, Trump’ın bu kez ABD askerlerini Suriye’den çekeceğini  öngörüyor. Bu öngörüye göre bir planlama yaptıkları anlaşılıyor. “Öcalan açılımı”nın bir yönü de bu sanki…

Peki başkanlığının ilk döneminde ABD askerlerini Suriye’den çekemeyen Trump bu kez çekebilecek mi? Trump’ın müstakbel dışişleri ve savunma bakanları bu konuda ne düşünüyor?

Erdoğan-Güler’in öngörüsü

AKP hükümeti içinden Trump öngörüsünü en net açıklayan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler oldu: “Trump, başkanlığı döneminde üç defa Suriye’den asker çekmek için talimat verdi. Ben, Sayın Trump’ın şiddetle bunun üzerinde duracağını ve bölgeden Amerikan askerlerini çekebileceğini değerlendiriyorum.” (AA, 13.11.2024)

Nitekim Erdoğan’ın şu açıklamasını da aynı öngörünün bir olası sonucu olarak değerlendirebiliriz: “Önümüzdeki dönemde sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenli bölgenin eksik kalan halkalarını da tamamlayacağız.” (AA, 10.11.2024)

Döve döve açılım

”Öcalan açılımı”nın AKP’lilerde bile şaşkınlık yaratan tuhaf uygulanma biçimi de bu öngörüye dayanıyor olabilir. Zira pek çok AKP’li şu çelişkileri açıklayamıyor: Bir yandan “Öcalan gelsin TBMM’de konuşsun” deniyor, diğer yandan Öcalancılarla irtibatlı olduğu iddiasıyla CHP’li belediye başkanı tutuklanıyor. Bir yandan DEM’le tokalaşılıyor, diğer yandan DEM’li belediyelere kayyım atanıyor. 

“Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsun” diye soranlara şu yanıtı vermiştim: AKP’nin ilk açılımı bol tavizliydi, tepki gördü. O nedenle şimdi “döve döve açılım” uygulayacak demek ki…

Kuşkusuz açılımın bu hali de sonuç vermeyecek, çünkü yazmıştık: Bahçeli eliyle başlatılan “Öcalan Açılımı”, aslında Erdoğan için “başkanlık açılımı”dır.

En siyonist ABD kabinesi

Yeniden Erdoğan’ın Trump beklentisine dönersek… 

Doğru, Trump ilk başkanlık döneminde Suriye’den asker çekmek istediğini açıklamıştı ama çekememişti. Peki şimdi ister mi? Zira şartlar değişti ve Suriye’den asker çekmek, İsrail’in en istemediği durumdur. 

Kaldı ki Trump’ın müstakbel Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz, değil Suriye’den asker çekmek, Suriye’ye daha fazla asker gönderme heveslisi iki isimdir. Çünkü Rubio ve Waltz, YPG’nin ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri olduğunu savunmaktadır. 

Diğer yandan isimleri ABD basınında konuşulan kabine adaylarına bakılırsa, Trump, ABD tarihinin en İsrail yanlısı hükümetini kuracak. Böyle bir kabinenin Suriye’den asker çekmesi pek olası görünmüyor. 

Öte yandan Trump’ın seçilmesiyle birlikte İsrail, “Lübnan’da ateşkese olumlu bakan ama Suriye’ye saldırılarını artıran” bir profil çizmeye başladı. Netanyahu, Lübnan, Suriye ve İran’a saldırılara karşı çıkan İsrail Savunma Bakanı Galant’ı, Trump’ın seçildiği gün görevden aldı.

Ne yapmalı?

Dolayısıyla AKP iktidarının “ABD’nin Suriye’den çekileceğine” dayanan bir strateji oluşturması temelsiz olacaktır. 

Ancak asıl vahimi şudur: ABD’nin Suriye’den çekilmesi daha önce gündeme geldiğinde, iktidarın düşünce kuruluşu SETA’nın uzmanları harekete geçmiş ve “boşluğu Rusya-İran-Esad üçlüsü doldurmadan Türkiye doldurmalıdır” tezleri ortaya atmıştı.

Oysa izlenecek yol tam tersidir: Türkiye, ABD’nin Suriye’den çekilmesini istiyorsa, 1) Esad’la anlaşmalı, 2) Astana ortakları Rusya ve İran’la işbirliğini derinleştirmelidir.

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
16 Kasım 2024

, , , , , , , , ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın