Posts Tagged Theodor Herzl
Emperyalizmin iki karakolu
Posted by Mehmet Ali Güller in CGTN Türk, Politika Yazıları on 27/05/2025
Emperyalizmin siyasi sözcüleri bazen öyle net konuşurlar ki, bir kitapta anlatacağınız konu, çırıl çıplak ortaya seriliverir.
İngiliz Muhafazakar Parti lideri Kemi Badenoch’un sözleri de öyle oldu. Badenoch, Hamas tartışmalarına değindiği konuşmasında aynen şöyle dedi: “Tıpkı Ukrayna‘nın Batı adına Rusya’yla savaşması gibi İsrail de İngiltere adına savaşıyor” (Odatv, 25 Mayıs 2025).
İngiltere’nin ileri karakolu olarak Ukrayna
Bir grup gazeteci olarak birlikte yazdığımız Ukrayna: Tarih Yapan Savaş (Kırmızı Kedi, 2022) kitabında işte tam olarak bunu anlatmaya çalıştık: Öyle iddia edildiği ve medyada işlendiği gibi diktatör bir Rus liderin komşusuna sebepsiz saldırısı değildi bu, ABD’nin NATO’yu genişletme planının artık Moskova’ya dayanmasıydı, emperyalizmin stratejistlerinin ifadeleriyle Rusları Asya içlerine doğru çekilmeye mecbur etme stratejisiydi. Putin, Rusya’yı kuşatan bu çevrelemeye karşı, zorunlu bir “yarma harekatı” yapmıştı. Öncesinde Batı’ya ortak güvenlik mimarisi ve güvenlik garantileri anlaşması gibi seçenekleri sunmuş ama yanıtsız kalmıştı.
Bu gerçek, kimi sol kesimlerde bile anlaşılmadı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya’nın kapitalist modelde örgütlenmesinden hareketle, bu ülkeyi emperyalist ilan ederek, olayı Batı’nın penceresinden bile okuyanlar oldu.
İşte İngiliz Muhafazakar Parti lideri Badenoch, gerçeği çırılçıplak ortaya koyuyor, “Ukrayna, bizim adımıza Rusya’yla savaşıyor” diyor. Böylece Ukrayna’nın Atlantik cephesinin Rusya’ya karşı “ileri karakolu” olduğunu belirtmiş oluyor.
İsrail karakol ülke olarak tasarlandı
İngiliz lider, aynı şekilde İsrail’in de İngiltere adına savaştığını belirtiyor.
Evet, İsrail önce İngiliz emperyalizminin, ardından da ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki ileri karakolluğunu yaptı. Bu ülke, en başından itibaren, emperyalizmin Ortadoğu’daki çıkarları için tasarlandı.
İsrail’in “kurucu babası” Theodor Herzl, daha yola çıkarken Yahudi devletinin misyonunu “ileri karakol” olarak ilan etmişti. Ünlü Der Judenstaat (Yahudi Devleti) kitabında aynen şöyle diyordu: “Avrupa için biz, orada (Filistin) Asya’ya karşı korunma duvarının bir parçası, barbarlığa karşı uygarlığın ileri karakolu olabiliriz.” (Walter Hollstein, Filistin Sorunu, Yücel Yayınları, 1975, s. 69)
İşte İngiliz Muhafazakar Parti lideri Badenoch tam olarak Herzl’i doğrulamış oldu. İsrail, emperyalizm adına, Batı adına, sözde uygarlık adına barbar gördükleri Asya’ya karşı bir ileri karakoldur.
ABD için İsrail’in anlamı
Önceki ABD başkanı Joe Biden’ın sözleri de gerçeği çırılçıplak ortaya koyan türdendi.
Başkanlığı sırasında İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Gazze’de Filistinli soykırımına tam destek veren Biden, Senatörken 1986’da aynen şöyle demişti:
“Eğer İsrail olmasaydı, ABD bölgede kendi çıkarlarını korumak için bir İsrail yaratmak zorunda kalacaktı. Tekrar söylüyorum, ABD, bölgede bir İsrail üretmek zorunda kalacaktı!”
Evet, Ortadoğu’yu İngilizlerden devraldıktan sonra ABD, ileri karakolu olan İsrail üzerinden bölgedeki çıkarlarını geliştirmeye çalıştı hep…
Emperyalist gözlükten görünen
Görüleceği üzere Ukrayna Doğu Avrupa’da Ruslara karşı, İsrail Ortadoğu’da Asya’ya karşı Atlantik cephesinin, ABD’nin, İngiltere’nin “ileri karakolu” durumundadır.
Batı, Ukrayna ve İsrail’e kendi adlarına rakipleriyle çarpışarak onları zayıflatsın, kendi çıkarlarını uygulayacakları alan açsın diye yatırım yapıyor.
Bu olguyu atlayarak yapılacak analizler, hem gerçeği ıskalar hem siyaseten yanlış pozisyon alınmasını sağlar ama hem de ABD-İngiltere gözlüğüyle Rusya ve İran karşılığına yol açar.
Mehmet Ali Güller
CGTN Türk
27 Mayıs 2025
Hem Amerikancı hem İsrail karşıtı olunmaz
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 13/05/2024
İsrail’in Gazze’deki soykırımı ABD’ye bile yük olmuş durumda. Öyle ki içerideki tepki nedeniyle Biden hükümeti İsrail “karşıtı” bazı adımlar attı: Örneğin -sonuca etkisi olmasa da- açıktan İsrail’in Refah saldırısına karşı çıktı. Örneğin İsrail’e karşı “kısmi” silah ambargosuna gidiyor. Örneğin Dışişleri raporunda İsrail’i hedef alan ifadeler var.
Ancak ABD yine de İsrail’i desteklemeyi ve yalnızlaşmaya gitse bile BM platformunda korumayı sürdürüyor. Peki neden?
Netanyahu Biden’ı neden dinlemiyor?
Sorumuzu şöyle de sorabiliriz: ABD açıktan İsrail’in Refah saldırısına karşı çıktığı halde Netanyahu hükümeti ABD’yi dinlemeyerek nasıl saldırıya başlayabiliyor? Bu sorunun dört yanıtı var:
1) Netanyahu, başkanı ne derse desin ABD’nin son tahlilde Ortadoğu’daki çıkarları gereği İsrail’i savunacağını biliyor.
2) ABD’de seçim yılı ve İsrail’e destek konusunda daha agresif politikalar izleyebilecek Trump’un yeniden başkan olması olası. Netanyahu bu nedenle ABD iç politikasına ve zamana oynuyor.
3) ABD başkanlık seçimleri demokratik bir seçim değildir; gerçekte en çok reklam fonunu kim buluyorsa o aday oluyor ve seçiliyor. Fon konusunda Yahudi lobisinin önemli bir etkisi var ve Netanyahu Kasım seçimi öncesinde bu karta dayanıyor.
4) Biden yönetiminin Refah itirazı, net bir itiraz değil zaten. Biden hem Amerikan kamuoyunun İsrail’e tepkisini hem de İsrail’e sırt dönmenin ABD içindeki maliyetini hesaplayarak denge kurmaya çalışıyor.
Herlz’in işaret ettiği ileri karakol
Sıraladığımız dört nedenin üçü ABD iç politikasını ilgilendiriyor ama işaret ettiğimiz ilk neden hem dış politikayı ilgilendiriyor hem de stratejik düzlemde öneme sahip.
Bu konuda kapsamlı analize gerek yok. Joe Biden, İsrail’in ABD için ne ifade ettiğini çok yalın ve çarpıcı bir şekilde zaten açıklamıştı: “Eğer İsrail olmasaydı, ABD bölgede kendi çıkarlarını korumak için bir İsrail yaratmak zorunda kalacaktı.” İsrail’in ABD için Ortadoğu’da “ileri karakol” olduğunu savunan Biden bu saptamasını senatör iken 1986’da yapmıştı ama başkan olarak 7 Ekim’den sonra da teyit etti.
Aslında “ileri karakol” lafını doğrudan kullanan bir başka isim zaten var: Siyasal Siyonizmin kurucusu, örgütçüsü ve İsrail devleti hedefinin mimarı olan Theodor Herzl, daha yola çıkarken Yahudi devletinin misyonunu “ileri karakol” olarak ilan etmişti. Ünlü Der Judenstaat (Yahudi Devleti) kitabında aynen şöyle diyordu: “Avrupa için biz, orada (Filistin) Asya’ya karşı korunma duvarının bir parçası, barbarlığa karşı uygarlığın ileri karakolu olabiliriz.” (Walter Hollstein, Filistin Sorunu, Yücel Yayınları, 1975, s. 69)
Küresel Güney faktörü
1917 Balfour Deklarasyonu ile hızlanan süreç, emperyalist İngiltere açısından 20. yüzyılın başında ne anlam ifade ediyorsa, II. Dünya Savaşı’nın ardından Ortadoğu’yu İngiltere’den “devralan” emperyalist ABD açısından da o anlamı ifade ediyordu. İsrail emperyalist İngiltere için de emperyalist ABD için de Ortadoğu’daki çıkarlarının ileri karakoldur.
Öyle olduğu için de ABD, Balfour Deklarasyonundan henüz 5 yıl sonra, 21 Eylül 1922 tarihinde Amerikan Kongresi’nin aldığı kararla Filistin’de bir Yahudi yurdu kurulmasını kabul etmiştir. Ardından 3 Aralık 1924 tarihinde İngiltere’nin Filistin üzerindeki mandasını tanıyan Amerika, İngiltere ile bununla ilgili bir anlaşma da imzalamıştır. Bu anlaşmanın 7. maddesi, İngiltere’nin manda rejiminde uyguladığı tüm kararları ABD’nin onayına sunmasını, dolayısıyla ABD’nin bundan sonra Filistin’de yaşanacak her türlü gelişmede söz sahibi olmasını içeriyordu. (Fahir Armaoğlu, Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları, Kronik, 1994, s.37)
Dolayısıyla emperyalist ABD için İsrail mutlaka korunması gereken bir karakoldur. Buradan hem Araplar hem de bölge ülkeleri için çıkacak sonuç ise şudur: İsrail’e geri adım attırabilmenin yolu ABD’ye karşı tutum almaktan geçer. 75 yıldır sonuç alınamamasının nedeni budur: Amerikancılık yaparak sahici bir İsrail karşıtlığı sürdürebilmek olası değildir.
Neyse ki şimdi bu açığı yükselen Küresel Güney kapatıyor.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
13 Mayıs 2024