Posts Tagged Ali Sait Akın
LİBYA GEMİSİNİN GİZEMİ
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 11/12/2012
Haber önce 21 Ağustos tarihli Aydınlık’ta “İnsani yardım gemisiyle Libya’dan militan getirdiler” başlığıyla çıktı. El Entisar isimli bir gemi Libya’dan İskenderun’a gelmiş ve gemiden inen 24 militan bir otele yerleşmişti.
Sonra 19 Kasım’da biz bu köşede, geminin sadece militanları değil, uçaksavar füzesi, RPG ve MANAD tipi füzeler içeren 400 tonluk kargoyu da getirdiğini yazdık. 24 militan karaya çıkmıştı ancak İHH’nin teslim alacağı “tıbbi malzeme” görüntülü yük, “izin” nedeniyle boşaltılmamıştı. Gemi bir süre açıkta beklemişti.
Sonra 2 Eylül’de CIA Başkanı David Petraeus Türkiye’ye geldi ve El Entisar’daki yük 6 Eylül’de “yasallık” kazandı!
Bu süreçte Bingazi Konsolosu Ali Sait Akın, Başbakan Erdoğan’ın görevlendirmesiyle ABD Büyükelçisi Chris Stevens’le görüşmüştü. Hatta bu görüşme, Stevens’ın öldürülmeden önceki “son yemeği” olarak basında yer almıştı.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI DOĞRULADI
CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu bu konuyu TBMM’ye taşıdı ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi.
Önergeyi yanıtlayan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in açıklamaları olayı, yükün cinsi dışında doğruluyor.
Bakan Şahin, Libya bandıralı geminin, 14 Ağustos’ta İskenderun Limanı demir sahasına gelerek demirlediğini, 29 Ağustos günü İskenderun limanına yanaşıp, Bingazi’den getirdiği 353 ton giyecek, yiyecek ve tıbbi malzeme boşalttığını, alıcının da İHH Vakfı olduğunu açıklıyor. Bakan Şahin, geminin boş ve yolcusuz olarak 3 Eylül günü Türkiye’den ayrıldığını söylüyor.
İÇİŞLERİ TOPU DIŞİŞLERİ’NE ATTI
Yükün silah değil tıbbi malzeme olduğunu savunan Bakanlık, 24 Libyalının (hatta 26 Libyalının) varlığına itiraz edemiyor. İdris Naim Şahin gemideki 24 Libyalının izni konusunda da topu Dışişleri Bakanlığı’na atıyor:
“Gemiden indirilen 26 yabancı uyruklu şahıs hakkında gerekli incelemeler yapıldığı sırada 17 Ağustos 2012 tarihli Dışişleri Bakanlığı’nın İçişleri Bakanlığı’na hitaben yazdığı yazının İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne intikal ettiği ve Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu 24 Libya uyruklu şahsa ülkemize girişte çift transit giriş-çıkış izni verilmesinin bildirilmesi üzerine şahısların yurda girişlerine 18 Ağustos 2012 tarihinde müsaade edilmiştir.”
Bakan’a göre bu 24 kişiden 23’ü, 19 Ekim 2012 tarihine kadar farklı zamanlarda yurt dışına çıkmışlar, biri ise hala Türkiye’deymiş!
Bu arada 23 kişinin çıkış yaptığı “yurt dışı” acaba Suriye midir, diye soruyoruz elbette…
HATAY CASUS KAYNIYOR
Öte yanda Bakan İdris Naim Şahin soru önergesine yanıtta son 6 ayda Hatay’a giriş yapan yabancıların bilançosunu da veriyor: 158 ABD’li, 40 Yemenli, 46 Afgan, 32 Mısırlı, 174 Faslı, geri kalanı da AB vatandaşları olmak üzere toplam 3 bin 210 kişi!
Resmisi bu kadarsa, Hatay’a gelen gayrı resmi yabancı sayısını siz düşünün artık…
GEMİ NEDEN DENETLENMEDİ?
Görüldüğü gibi İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, yükün cinsi dışında, yazdığımız her şeyi doğruluyor. İşin bam teli de burası zaten.
Bakan Şahin soru önergesine yanıtında bakın ne diyor: “Adı geçen El Entisar isimli geminin cinsinin ‘Balıkçı’ olması nedeniyle Uluslararası Denizde Can Güvenliği Sözleşmesi SOLAS kuralları gereği denetimden muaf tutulması, ayrıca insani yardım amaçlı yük getirmesi nedeniyle herhangi bir denetime tabi tutulmadığı…”
Yani Türk Devleti, Libya bandıralı tekne “Balıkçı” olduğu için gemiyi denetlememişti.
Tamam, uluslararası kural öyle; Balıkçı tekneleri SOLAS’tan muaftır. Ancak, bu gemi Balıkçı teknesi midir?
Eğer 26 kişinin tamamı mürettebatsa, tekne Balıkçı’dır! Ancak 24 kişinin mürettebat olmadığı anlaşılıyor. Zira öyle olsaydı, gemi 3 Eylül’de Hatay’ı terk ederken, 24 mürettebatını 40 günlüğüne (19 Ekim’e kadar) Hatay’da bırakamazdı!
Dolayısıyla 24 kişi mürettebat değil, yolcudur!
O zaman da kural şöyle der. Eğer Balıkçı gemisi, mürettebatı dışında 12’den fazla yolcu taşıyorsa, artık Yolcu gemisi statüsündedir! Yani denetlenmeyi gerektirir!
Artık soru şudur: AKP Hükümeti, Libya Bandıralı bu gemiyi neden denetlememiştir?!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
11 Aralık 2012
CIA BAŞKANI’NIN İSKENDERUN SIRRI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 19/11/2012
Amerikan devleti içindeki çarpışmanın göstergesi olan CIA Başkanı David Petraeus’un istifasıyla ilgili gündeme gelen nedenlerin başında, onun Bingazi’deki saldırıyı “izlemekle” yetinmesi geliyordu…
Gerçekte CIA üssü olan Bingazi’deki büyükelçilik binasına Müslümanlara hakaret eden bir film gerekçe gösterilerek saldırı düzenlenmiş, ABD Büyükelçisi Chris Stevens ile 3 diplomat ölmüştü! Hatta bir iddiaya göre film protestosu bahaneydi ve organize bir saldırıyla CIA üssünden belge çalınmış, adam kurtarılmıştı!
Petraeus, 15 Kasım’da Kongre İstihbarat Komitesi’ne CIA Başkanı olarak bu konuda ifade vermeden birkaç gün önce evlilik dışı ilişkisini gerekçe göstererek istifa etti! Ancak istifanın üzerinden ortaya saçılanların önemi nedeniyle, Petraus Komite’ye eski başkan olarak ifade vermek durumunda kaldı.
ABD basınına yansıdığına göre Petraeus, başından beri saldırının “bir terör saldırısı” olduğunu ve saldırganların El Kaide bağlantılı olduğunu raporlarında belirttiğini savundu. Petraeus, Beyaz Saray’ın ilk açıklamalarında “terörist” yerine “aşırı gruplar” ifadesinin neden yer aldığını bilmediğini söyledi.
Bu “aşırı grup” ile “terörist” farkının neden ön plana çıkarıldığı önemli. ABD Kongresi’nin bunun üzerinde neden durduğunu anlamamızı sağlayacak bazı olguları ve iddiaları inceleyelim.
STEVENS’IN SON YEMEĞİ
İngiliz Sunday Times gazetesi, 11 Eylül’de saat 21:30’da öldürülen ABD Büyükelçisi Chris Stevens’ın o akşamki yemeğini bir Türk diplomatla yediğini yazdı. Sunday Times’ın 15 Eylül tarihli bu haberi 17 Eylül’de Sabah gazetesinde “son yemeğini Türk diplomatla yemiş” başlığıyla duyuruldu.
Jöntürk haber sitesi ise 14 Kasım’da yeni bir iddia ortaya attı ve Chris Stevens’le öldürülmeden bir saat önce görüşen bu Türk diplomatın, Türkiye’nin Bingazi Konsolosu Ali Sait Akın olduğunu haber yaptı.
Jöntürk, iddiaya kaynak olan ABD’li yetkililerin, görüşmenin olağan olmadığına dikkat çektiklerini belirtiyor.
Peki, o görüşme neden olağan değildi?
Anlatacağız ama Chris Stevens’ın Suriye’ye silah sevkiyatında kilit bir isim olduğu bilgisinin son dönemde bazı haber sitelerinde yer aldığını özellikle belirtelim.
LİBYA’DAN GÖNDERİLEN 400 TON KARGO
Aydınlık, 21 Ağustos’ta “İnsani yardım gemisiyle Libya’dan militan getirdiler” başlığıyla çok önemli bir haber yapmıştı. Aydınlık’a göre El Entisar isimli bir gemi Libya’dan İskenderun’a gelmiş ve gemiden inen 24 militan bir otele yerleşmişti. Aydınlık bu 24 militanın Suriye’ye geçmeyi konuştuklarını yerel kaynaklara dayandırarak duyurmuştu.
Ancak olay 24 militandan çok daha önemliymiş.
14 Ekim tarihli Times of London’da yer alan ve ABD Kongre raporuna dayandırılan bir haberde, Libya bandıralı El Entisar adlı geminin 400 ton kargoyla İskenderun limanına demirlediği belirtiliyordu. Gemide karadan havaya uçaksavar füzeleri, RPG’ler ve MANPAD tipi füzeler olduğu iddia ediliyordu. Silahlar Suriyeli muhalifler içindi.
Haberde, 400 ton kargo ile Suriye’ye şimdiye kadarki en büyük silah sevkiyatının gerçekleştiği belirtiliyordu.
Oysa resmi açıklamaya göre, gemide İHH aracılığıyla temin edilen tıbbi malzeme vardı!
PETRAEUS GELDİ, YÜK BOŞLADI
İskenderun yerel basınında çıkan 22 Eylül tarihli bir habere göre “yolcular inmiş ama yük boşaltılmamıştı”, çünkü Ankara’dan izin bekleniyordu.
Jöntürk’e göre günlerce bekleyen gemi, 6 Eylül’de yasal izin alıyordu!
Tam burada, CIA Başkanı David Petraeus’un 2 Eylül’de “Suriye ve terörle mücadele” gündemiyle Türkiye’ye geldiğini anımsatalım. İlginçtir, Petraeus, 6 ay önce 12 Mart’ta da Türkiye’ye gelmişti!
KONSOLOSA VERİLEN GÖREV
Ancak bu silah sevkiyatı Rusya’nın tepkisini çekiyordu.
Jöntürk’ün iddiasına göre Başbakan Erdoğan, Moskova’nın tepkisi üzerine, Bingazi Konsolosu Ali Sait Akın’ın ABD’lilerle görüşmesini istiyordu.
İşte Chris Stevens’ın ölümünden sonra haber olan “son yemek” iddiaya göre bu görüşmeydi!
MOSKOVA’DAN KALKAN UÇAK
Bitirirken bir olayı daha anımsatmalıyız. Bu olaydan bir ay sonra, 10 Ekim’de Moskova’dan kalkan bir Suriye yolcu uçağı, “füze var” istihbaratı üzerine zorla Ankara’ya indirildi. İstihbaratın kaynağı ise CIA’ydı!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
19 Kasım 2012