Posts Tagged Hegseth
İngiltere ve Almanya’nın Asya-Pasifik hesapları
Posted by Mehmet Ali Güller in CGTN Türk, Politika Yazıları on 03/06/2025
Eski ABD yönetimi Avrupalı liderleri zorla Ukrayna savaşına itti, önce direndiler ama sonra ABD’nin stratejisine eklemlendiler. Sonuç? Ucuz Rus enerjisinden mahrum ekonomileri perişan durumda. Şimdi yeni ABD yönetimi Ukrayna’da barış arıyor ama Avrupa liderleri bu kez barışa direnip, “savaşa devam” diyor!
Bitmedi..
Yeni ABD yönetimi Avrupalı liderlere, “siz bölgenizle ilgilenin, Asya-Pasifik’te Çin’i sıkıştırmak bizim işimiz” diyor özetle ama Avrupalı liderler kabul etmiyor, “Çin asıl bizim düşmanımız, düşmanımıza karşı Asya-Pasifik’te çıkarlarımızı savunmak için asker bulunduracağız” diyor!
Şimdi bu tabloyu nasıl açıklayabiliriz? Avrupalı liderlerin bu politikalarını akılla açıklamak mümkün mü? Politik genlerindeki sömürgecilik mi depreşiyor yoksa?
Alman ordusu neden Asya-Pasifik’te?
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “Avrupa kendi bölgesine odaklanmalı ki biz de Çin’den gelen tehditleri ele almaya odaklanabilelim” dedi.
Ama Almanya ve İngiltere, ABD’nin bu “Asya-Pasifik’te Çin’le mücadeleyi bize bırakın” tutumuna karşı.
Singapur’daki Shangri-La Diyalog Konferasında konuşan Almanya Savunma Bakanı Casten Reuer, ABD’nin bu çağrısına rağmen, “Alman ordusu Asya-Pasifik güvenliğinde rol almaya devam edecek” dedi.
Böylece 2021’de ABD’nin zoruyla bölgeye savaş gemisi gönderin Almanya, ABD’nin “artık gerek yok” demesine rağmen Asya-Pasifik’te olmak istiyor.
Peki Çin karasularına yakın denizlerde savaş gemisi bulundurmak, Almanya’nın hangi çıkarının gereği? Tersine Çin, Batı yarımküredeki denizlerde, bu ülkelerin karasularına yakın denizlerde sürekli savaş gemisi dolaştırsa ne olur?
Alman profesörün “çöküş” uyarısı
Almanya bir yandan Rusya’ya karşı Ukrayna’yı daha fazla destekleyerek kendisini neredeyse doğrudan savaşa eklemliyor, bir yandan da Çin’e karşı Asya-Pasifik’te savaş gemisi dolaştırıyor!
Oysa ABD’nin bu politikaları Alman ekonomisini geriletti. Hatta ünlü Alman Prof. Max Otte’ye göre Alman ekonomisi bir gerileme değil, çöküş yaşıyor.
Max Otte, Almanya’nın sistematik olarak sanayisizleştiğini, egemenliğini yitirdiğini ve ABD’nin çıkarlarına hizmet eden politikalar izlediğini vurgulayarak, Rus gazına ve nükleer enerjiye dönüş olmadan toparlanmanın on yıllar alacağını belirtti (Harici, 2.6.2025).
Evet, Almanya ABD’nin çıkarlarına zorlandı, Rusya’dan ucuz gaz temin etme ayrıcalığını kaybetti, bu durum Alman sanayisinin avantajlarını yok etti, ABD’nin zorlamasıyla Rusya’ya yaptırım uygulayıp ekonomisine zarar verdi ama Almanya şimdi bu yanlıştan dönme şansı varken, tersine yanlışı daha da derinleştirme peşinde…
İngiliz savunma raporundaki Amerikancılık
Politik sömürgeci genleri daha baskın olan İngiltere de Çin düşmanlığının tonunu artırıyor.
İngiltere, yeni yayımlanan savunma değerlendirme raporunda Çin’i “karmaşık ve kalıcı bir tehdit” olarak nitelendiriyor.
İngiliz hükümetinin resmi sitesinde yayımlanan belgede şu ifadeler yer alıyor: “Çin, karmaşık ve sürekli bir meydan okumadır. Beijing, Hint-Pasifik bölgesinde hakimiyet kurmak, ABD’nin etkisini zayıflatmak ve uluslararası düzene baskı uygulamak amacıyla ekonomik, teknolojik ve askeri kapasitesini giderek daha aktif biçimde kullanmaktadır” (Sputnik, 3.6.2025).
Ne denilebilir ki! Amerika’dan çok Amerikancılık yapmak, tam da budur! Şöyle ki, ABD’de iki ABD var artık. Bu Londra ve Berlin’e de sirayet ediyor…
Mehmet Ali Güller
CGTN Türk
3 Haziran 2025
NATO’nun geleceği
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 08/03/2025
ABD ve AB’den gelen son açıklamalar, NATO’nun geleceğinin belirsizliğine işaret ediyor. ABD’de NATO’dan çıkmak tartışılıyor, AB’de ise NATO’suz savunma planları yapılıyor. Bunu şimdiden “çok kutuplu dünya inşasının” en önemli başarısı olarak kaydedebiliriz.
Zira NATO, emperyalist ABD’nin küresel liderliğinin askeri aygıtı olarak halkların, gelişmekte olan ülkelerin, Atlantik kampı dışındaki ülkelerin ve toplamda Küresel Güney’in düşmanıydı. Hatta NATO, bünyesindeki özel Amerikan araçları ile “hükümetleri/devletleri kontrol altında tutmaya çalıştığı” için, pek çok üyesinin de fiilen düşmanıdır.
ABD ile AB arasında 5. madde krizi
Kuşkusuz NATO’nun dağılması çok hızlı olmayacaktır ama Fransızların benzetmesiyle söylersek “beyin ölümü” başladı bile. İşte ABD ile AB’yi karşı karşıya getiren Ukrayna sorunu da bu beyin ölümünü ilerletiyor. Artık konu şu aşamaya gelmiş durumda:
ABD Başkanı Donald Trump, “NATO üyelerinin ABD’yi savunacağını sanmıyorum” diyor. Ama ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in “Ukrayna’da olası bir barışı koruma misyonu NATO’nun 5. maddesi kapsamına girmez” demesi de ABD’nin NATO üyesi Avrupalıları Ukrayna’da savunmayacağı anlamına geliyor.
ABD’nin NATO’dan çıkmasını isteyen Kongre üyelerinin açıklamaları, ABD’siz savunma dönemine geçildiğini belirten Avrupalı siyasetçiler, kısacası Atlantik’in her iki yasasında NATO’nun geleceğine dair olumsuz beklentiler artmış durumda.
AB’nin yeni savunma yol haritası
AB liderleri NATO’nun geleceğinin belirsizliği nedeniyle toplanıp, ”Avrupa’nın daha egemen, kendi savunmasından daha sorumlu bir yaklaşımla, stratejik bağımlılığı azaltacak bir genel savunma hazırlığı yapma” kararı aldılar. AB liderleri bunu, şimdilik sonuç bildirgesine “NATO’yu tamamlayıcı nitelikte” diye işlediler.
Ama daha dikkat çekeni ise sonuç bildirgesindeki “AB, benzer şekilde düşünen AB dışı ortaklarla birlikte çalışmanın önemini vurgular” cümlesiydi.
Avrupa’nın güvenlik taşeronluğu
İşte AKP hükümetinin bir süredir yükselttiği AB bayrağı, Avrupa’daki bu görüşlere dayanıyor.
Erdoğan’ın “Türkiye’siz Avrupa güvenliği düşünülemez” sözleri, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Türkiye, NATO’nun dağılması halinde oluşacak yeni Avrupa güvenlik mimarisinin bir parçası olmak isteyecektir” demesi ve AKP medyasında adım adım “Ukrayna’ya barış misyonu içinde Türk askeri gönderilmesi” fikrinin işlenmesi, iktidarın ABD ile AB arasındaki çelişmeden yararlanma niyetini ortaya koyuyor.
Ancak AB’nin savunmasını üstlenme misyonu, son tahlilde “Avrupa’ya jandarma olma” dilekçesi anlamına gelir ki bu iç politikada ciddi bir kırılma doğuracaktır.
Avrupa Siyasal Topluluğu
Öte yandan Brüksel’in “AB dışı ortaklarla çalışma” vurgusu, elbette Türkiye’nin AB üyeliğine göz kırpması anlamına gelmiyor. O nedenle AKP’nin Atlantik cephesindeki sorunlardan yararlanarak AB üyesi olmak istemesi, hâlâ bir hayalden fazlası değildir.
Zira “NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiğini” düşünenler, “Avrupa ordusunun kurulmasını“ isteyenler ve “stratejik özerklik ile ABD’den bağımsızlaşmayı” savunanlar, bu amaçla “Avrupa Siyasal Topluluğu”nu oluşturuyorlar. İngiltere gibi AB’den ayrılan bir Avrupa ülkesi ile Türkiye gibi AB ile Ortadoğu arasında “tampon ülke” gördükleri bir NATO üyesini dahil edecekleri daha geniş bir siyasi platform…
Aynı anlayış, aynı görev
Günün sonunda Türkiye açısından asıl sorular şunlardır: Türkiye’ye tehditler nereden geliyor? Avrupa savunmasını Türkiye’nin üstlenmesi ulusal çıkarlarımızla uyumlu mudur?
Çünkü AB liderlerinin belirlediği savunma stratejisi şöyledir: “Rusya ve Belarus’un oluşturduğu tehditler göz önüne alındığında AB’nin doğu sınırlarının savunulması, AB’nin tümünün güvenliği içindir.”
Buradan hareketle, Avrupa’nın savunmasını üstlenmek demek, AB’nin belirlediği tehdit kapsamında, Türkiye’nin Rusya ile karşı karşıya gelmesi demektir. Bu pratikte AB’nin doğu sınırını korumak için Türkiye’nin Rusya’ya güneyden cephe açması anlamına gelir.
Bu da dönüp dolaşıp aynı görevin kabulü anlamına gelmektedir, zira Türkiye’nin NATO üyeliği de esas olarak “Avrupa’nın zaman kazanması için Türkiye’nin SSCB’yi oyalamasına” dayanıyordu.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
8 Mart 2025