Posts Tagged Oslo Mutabkatı

OSLO’DAN ANKARA MUTABAKATINA

Erdoğan ile Öcalan arasındaki Oslo mutabakatı, Kılıçdaroğlu’yla üçlü mutabakata dönüştürülmüştü. Şimdi sırada mutabakatı Bahçeli ile büyütmek var! Bakın Oslo mutabakatı 5 adımda nasıl genişletildi?

ERDOĞAN – ÖCALAN MUTABAKATI

1.) AKP ile PKK arasında yapılan müzakereler, “koordinatör ülke” gözetimindeki 5. Oslo görüşmesinde mutabakatla sonuçlanmıştı. Masada bizzat Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi sıfatıyla bulunduğunu belirten MİT Müsteşarı Hakan Fidan, PKK yöneticilerine Öcalan ile Erdoğan’ın “yüzde 95 anlaştığını” müjdeliyordu. (AKP’nin ve geçmiş hükümetlerin PKK ile müzakereleri için lütfen Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Hükümet – PKK görüşmeleri” isimli kitabımızı inceleyiniz.)

UZLAŞMA KOMİSYONU

2.) Oslo mutabakatının merkezinde “bölünme anayasası” vardı! “Koordinatör ülke”nin AKP ile PKK’yi mutabık kılarak Türkiye’ye dayattığı “yeni Anayasa” için artık TBMM görevlendirilmeliydi. “Erdoğan – Öcalan anayasası” CHP ve MHP yoluyla milletin meclisine benimsetilmeliydi!

TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında AKP, CHP, MHP ve BDP’den üçer milletvekilinin dâhil edildiği bir “uzlaşma komisyonu” kuruldu. 12 milletvekili, sanki anayasa yapıyorlarmış gibi toplandılar aylarca… Oysa “bölünme anayasası” hazır ve Başbakanlıkta bekletiliyordu!

“Türk olmayan yeni anayasa” gerçeği anlaşıldıkça, CHP ve MHP içinden itirazlar yükseldi. “Koordinatör ülke” çözümü anında buldu: Masadan ilk kalkanın ebe olacağı bir oyun başladı böylece…

ERDOĞAN – ÖCALAN – KILIÇDAROĞLU MUTABAKATI

3.) Sürecin belli bir aşamasında “yeni anayasa” gereği ülkenin yönetiminin de değişeceğinden hareketle “başkanlık sistemi” meselesi gündeme getirildi… Tam başkanlık, yarı başkanlık, partili Cumhurbaşkanı gibi modellerle kamuoyu ısıtıldı, alıştırıldı!

4.) Artık Erdoğan ile Öcalan arasındaki Oslo mutabakatına CHP de bütün gövdesiyle dâhil edilmeliydi. Gerçi Kılıçdaroğlu, “Yeni CHP” Genel Başkanı olarak çoktan mutabıktı! Ancak görmek istemeyenler ile sürece direnen CHP’liler de vardı. Kılıçdaroğlu artık daha açık hamlelere geçecekti.

Kılıçdaroğlu, Öcalan’ın 2007’de ortaya attığı “akil adamlar” ve “hakikatleri araştırma komisyonu” gibi önerileri dosyasına koyup, Erdoğan’a çıktı! Artık Erdoğan – Öcalan mutabakatı, Kılıçdaroğlu’yla genişlemiş ve üçlü mutabakat oluşmuştu!

ERDOĞAN: ÖNCE MHP’Yİ İKNA EDİN

5.) Kuşkusuz “koordinatör ülke” projelerinde Erdoğan daha deneyimliydi. Erdoğan, Öcalan’ın fikirleriyle kendisine gelen Kılıçdaroğlu’na “önce MHP’yi ikna edin” dedi!

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na söylediği şu sözleri CHP ve MHP tabanı sorgulamalıdır: “BDP başlattığınız süreci olumladığını açıkladı. MHP Genel Başkanı ise önerdiğiniz konuya katkı vermeyeceği açıklaması yaptı. Oysa TBMM’de ‘toplumsal mutabakat komisyonu’nun kurulması için MHP’nin ikna edilmesi gerekiyor. Eğer temaslarınız MHP’nin iknasıyla sonuçlanırsa biz de komisyonun parçası oluruz.” (Hürriyet, 7 Haziran 2012)

ANKARA MUTABAKATI

“Toplumsal mutabakat komisyonu” dedikleri, Oslo mutabakatıdır! AKP önce PKK/BDP ile anlaşmış, ardından da “yeni CHP” bu mutabakata dâhil edilmiştir! Sırada MHP vardır! Bahçeli’nin en kritik zamanlarda aldığı tutum göz önünde bulundurulursa, “yeni MHP” de mutabıktır! (Emcet Olcaytu’nun Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Devlet Bahçeli’nin dokuz sabıkası” kitabını inceleyiniz)

Erdoğan ile Öcalan arasındaki Oslo mutabakatı, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile Ankara mutabakatına dönüştürülüyor…

Ancak, bakalım Türk milleti mutabık mı?

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
8 Haziran 2012

, , , , , , ,

Yorum bırakın

ADIM ADIM FEDERASYON – 2

Dün başladığımız “adım adım federasyon” sürecini anımsatmayı, bugün de sürdürüyoruz. Dün eyalet sistemi tartışmalarını, AKP’nin hukuki alt yapı hazırlıklarını anımsatmış ve ABD’nin Irak’a her iki saldırısının da gerçek hedefini saptamıştık. Devam ediyoruz:

 

TANIMA AŞAMASI ve KÜRT AÇILIMI

Artık yeni bir aşamaya geçilecekti. Türkiye Kürdistan’ı resmi olarak tanıyacaktı. Ahmet Davutoğlu bu dönemin işaretini iki yıl önceden vermiş ve “Kürt yönetimini tanımaya hazır olduklarını” söylemişti. (Ruşen Çakır, Vatan, 10 Şubat 2007)

Bu adımı Cumhurbaşkanı Gül atıyor ve öncelikle 8 Mart 2009 günü Tahran yolunda Kürt Açılımı’nı başlatıyordu.

Gül ardından 23 Mat 2009’da ama şimdilik Bağdat’ta, Irak Kürdistanı Başbakanı Neçirvan Barzani ile resmi görüşme yapıyordu. Gül’ün uçakta Irak’ın kuzeyini “Kürdistan” diye tanımlaması bir ilkti. Öyle ki, Neçirvan BarzaniGül, Kürdistan’ı tanıdı” diyerek meselenin esasını ortaya koyuyordu. (NTV, 26 Mart 2009)

ERBİL AÇILIMI

Yeni adım, Türk hükümetinin Irak Kürdistanı başkenti Erbil’i ziyareti olacaktı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Erbil’de “Ortadoğu’yu yeniden inşa etmeliyiz. Dağlar bizi ayırmayacak, birleştirecek” diyordu. (Fikret Bila, Milliyet, 31 Ekim 2009) Ki Davutoğlu zaten 2001 tarihli “stratejik derinlik” kitabında, Kuzey Irak’ın Türkiye ile bütünleşmesini istediğini belirtiyordu.

Ardından Türk devleti Erbil’de konsolosluk açtı.

Davutoğlu, bir yandan Türk büyük sermayesine, TÜSİAD’a da mesaj veriyor ve “Sınırlar aşılmalı, Türkiye Kuzey Irak’la bütünleşmeli” diyordu. (Görüş, sayı 63, Ağustos 2010)

Bu arada Gül’ün sözleriyle Kürdistan’ı tanıyan Türk devleti, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun 14 Temmuz 2010 tarihli bir yazışmasıyla da, Kürdistan’ı resmi bir belgeye geçirmiş, yani Kürdistan’ı resmileştirmiş oluyordu.

OSLO MUTABAKATI

Bu arada AKP’nin 2005’te Emre Taner üzerinden başlattığı PKK’yle görüşmeler, 2009’da Öcalan protokolleriyle ve Oslo mutabakatıyla zirve yaptı.

Başbakan’ın özel temsilcisi Hakan Fidan, PKK yöneticilerine Erdoğan ile Öcalan’ın yüzde 95 anlaştıklarını söylüyordu.

Artık geriye, mutabakatı uygulamak kalıyordu.

FEDERAL MECLİS, FEDERAL KONSEY

Yüzde 95’lik mutabakatın gereği uygulanacak, kalan yüzde 5’in kavgasıyla da kamuoyu oyalanacaktı.

Başbakan Erdoğan, 12 Eylül 2010 halk oylamasının akşamı partisinin balkonundan “biz ne istiyoruz” diye soruyor ve şu yanıtı veriyordu: “Batı ülkelerini şöyle bir gözden geçirin, orada hep bunları göreceksiniz, federal meclisi göreceksiniz, federal konseyi göreceksiniz.”

12 Haziran 2011 seçimleriyle de artık yeni bir aşamaya geçiliyordu. “Yeni Anayasa” hazırlanacak, yeni yönetim modeline yani “başkanlık sistemine” geçilecek ve yeni Türkiye yani “Federal Türkiye” kurulacaktı!

İlk iş olarak da daha önce TBMM’den geçirdikleri kalkınma ajansları yasasını ilerletmeleri ve bir Kalkınma Bakanlığı kurmaları oldu. Bu bakanlığa bağlı 25 kalkınma ajansı, aslında 25 eyaletli yeni Türkiye’ydi!

Erdoğan, daha 2004 yılında eyalet sistemi ile başkanlık sistemi arasındaki doğal bağı kuruyordu zaten: “Başkanlık sistemi, eyalet sistemi olmadan üstü kaval, altı şişhane olur.” (Kanal D, Teke Tek, 16 Şubat 2004)

TEK YOL

İşte Cumhuriyet’i böyle yıkmış ve Türkiye’yi adım adım federasyona bu yollardan getirmişlerdir ve şimdi ilana hazırlanmaktadırlar.

Devrim, tarihsel olarak bu yüzden zorunludur ve tek yoldur.

NOT: İki günde özetlediğimiz bu tarihi sürecin tüm ayrıntıları için Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Büyük Kürdistan” ve “Hükümet – PKK görüşmeleri” isimli kitaplarımızı inceleyebilirsiniz.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
26 Mayıs 2012

, , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın