Posts Tagged Uğur Mumcu

MİT’TEN MİT’E ÖCALAN

Mehmet Bedri Gültekin’in İmralı’dan bugüne Abdullah Öcalan’ı incelediği çok önemli çalışmasını Aydınlık şu vurguyla öne çıkarmıştı: “Dün ‘Kemalistlerle yürüyelim’ diyordu, bugün Fethullah Gülen’e selam gönderiyor.

Kuşkusuz 1999-2013 arası süreç için çok doğru ve önemli bir saptama.

Biz bu saptamayı derinleştirmek için Öcalan’ın 14 yılından ziyade 40 yılına odaklanacağız bugün…

1. MİT’İN YAN KURULUŞUNDAKİ OFİS BOY

Başbakan Erdoğan’ın “akil adamı” Avni Özgürel, 60’lı yıllarda yer aldığı derneğin kullandığı “komünizm karşıtı materyallerin” kendilerine MİT tarafından ulaştırıldığını belirtiyor. Özgürel, bu yayınları veren kuruluşlardan birinin de Refik Korkut’un Fikir Ajansı olduğunu söylüyor. Ankara’daki bu ajansa sık sık gittiğini anlatan Özgürel “bizim yaşlarda bir genç vardı” diyor:

“Ajansa gittiğimde onu hep orada görüyordum. 1966, 1967 yıllarında ajansta gördüğüm o genç, hayal meyal hafızamda kalmış. Yıllar içinde Abdullah Öcalan’ın resimlerini medyada gördüm ama insanlar yaşla birlikte değişiyor tabii. Ancak 1993’te Öcalan’la yüz yüze geldiğimizde bende bir takım çağrışımlar oldu.”

Avni Özgürel Panorama’nın Genel Yayın Yönetmeni olarak Bekaa’da görüştüğünde bunu Öcalan’a sorar. Öcalan, “Doğru hatırlıyorsun. Ama ben bunları bir müddet sonra açıklayacağım” der.

Öcalan 1966, 1967 yıllarında Ankara Tapu Kadastro Lisesi’nde okumaktadır. Gelelim Fikir Ajansı’na…

Bu ajansa ve Refik Korkut’a dair çok önemli bir bilgi şu: 27 Mayıs’ta Başbakanlık Müsteşarı Salih Korur’un kasasında çıkan örtülü ödenek hesabı kayıtlarında, Korkut’a Ağustos 1959’da 28 bin lira ödendiği yer almaktadır!

2. ÖCALAN MİT’LE ANLAŞARAK SERBEST KALDI

Abdullah Öcalan 1972 yılında MİT’le anlaştı. Gelin bu saptamayı Uğur Mumcu’nun Kürt Dosyası isimli çalışmasından okuyalım: “Yıl 1972. Günlerden 31 Mart Cuma. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapılan boykotta gözaltına alınanlar arasında Urfalı bir öğrenci vardı. Adı Abdullah, soyası Öcalan’dı. Şafak Bildirisi’ni SBF’de dağıtmak suçuyla 7 Nisan günü gözaltına alınmış ve 27 Nisan günü tutuklanmıştı. Askeri Savcı Baki Tuğ 22 öğrenci hakkında dava açtı. En ağır ceza Abdullah Öcalan ile Metin Yalçın’a istenmişti. Askeri Savcı Baki Tuğ, duruşma sırasında görüş değiştirdi, ‘Öcalan’ın Şafak bildirisi dağıtmak suçundan aklanmasını, boykota katılmak suçundan cezalandırılmasını’ istedi. Öcalan sadece boykota katılma suçundan üç ay hapis cezası aldı.”

Tuğ’a görüş değiştirten ise Öcalan’ın MİT’le anlaşmayı kabul etmesiydi!

3. KAMER ÖZKAN’IN EVİ

Abdullah Öcalan’ın PKK’yi kurma hazırlıklarını yaptığı toplantıların bir kısmı Ankara Dikmen’de Kamer Özkan’ın evinde yapılıyordu. Yıllar sonra kimi PKK’liler, Kamer Özkan’ın aslında MİT ajanı olduğunu iddia ettiler.

4. KESİRE YILDIRIM VE PİLOT NECATİ’NİN KİMLİĞİ

Abdullah Öcalan’ın 24 Mayıs 1978’de evlendiği Kesire Yıldırım’ın MİT’le bağlantılı olduğu artık biliniyor. Öcalan ve Kesire Yıldırım’ı evlendikten üç ay sonra Ankara’dan Diyarbakır’a götüren isim ise ordudan ayrılma Pilot Necati’ydi.

ÖCALAN EN BAŞA GERİ DÖNDÜ

Öcalan Suriye’ye geçtiğinde ise artık Suriye istihbarat servisi Muhaberat’ın kontrolündeydi. Bu durum 1991 yılına kadar sürdü.

ABD’nin Ortadoğu’ya geldiği 1991 yılında ise PKK, CIA’nın denetimine girmeye başladı. 1991-1999 yılları arasını örgütün iki başlı dönemi olarak değerlendirebiliriz.

ABD 1999’da Öcalan’ı Türkiye’ye (MİT’e) teslim ederek bu iki başlılığa bir son vermeyi ve örgütü tamamen kontrol etmeyi hedefledi. Ecevit’in “neden bize verdiler, anlamadık” dediği buydu. Fakat Türk Ordusu araya girdi ve Öcalan’ın MİT’e verilmesini engelledi. TSK, 1999-2004 yılları arasında Öcalan’ı denetimine alarak terörü en aşağı seviyeye indirdi.

Ancak Washington’un Türk Ordusu’na tertipleri sırasında bu beş yıllık sürece darbe vurulmuş oldu. İmralı’daki Öcalan adım adım TSK’den MİT’e devredildi. Önce Emre Taner’in sonra Hakan Fidan’ın kontrol ettiği Öcalan ise ABD’nin AKP hükümetine uygulattığı bölge politikalarında kullanılmaya başlandı.

Sonuç olarak Öcalan 1966 yılında başladığı yere geri döndü. MİT’ten MİT’e süren bu 48 yıllık operasyon ise binlerce ölüme, silaha harcanan milyarlarca dolara ve Türkiye’nin Türk-Kürt diye ayrışmasına neden oldu.

Böylece MİT’i yönlendiren CIA, ABD’nin Türkiye’nin önüne ilk defa 1965’te getirdiği “Federe Kürt Cumhuriyeti” planını adım adım uygulatmış oldu!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
6 Nisan 2013

, , , , , , , , , , , , , ,

Yorum bırakın

ÜÇÜNCÜ TÜRK – AMERİKAN SAVAŞI

Em. Tümg. Alaettin Parmaksız, kitabını da yazmıştı. Yani, ABD’nin Türkiye’yi nihai düşman görmesi TSK’nin bilgisi dâhilindedir. Ve aslında ABD Türkiye’ye savaşı daha 1991’de ilan etmişti. Bugün üçüncü Türk – Amerikan Savaşı yaşanmaktadır:

BİRİNCİ SAVAŞ

ABD’nin 1991’de Irak’a saldırısı, sonuçları açısından değerlendirilirse aslında Türkiye’ye açılmış bir savaştı. Irak’ın kuzeyinde kurulacak ikinci bir İsrail (Kuzey Irak) bu savaşın ana cephesiydi. Birinci Türk – Amerikan savaşının can alıcı çarpışmaları şunlardı:

ABD, Muavenet Zırhlısı’nı vurdu: ABD, 2 Ekim 1992 günü Ege’deki fiili ateş bölümü olmayan bir ortak asker tatbikatta, ateş düğmesi çok kademeli olmasına rağmen “yanlışlıklı” Türk zırhlısı Muavenet’i vurdu ve 5 askerimizi şehit etti.

Em. Albay Erdal Sarızeybey, Muavenet’in Eşref Bitlis’e gözdağı vermek için batırıldığını belirtmişti. Bitlis, ABD’nin Kürdistan Projesi’ni bozmak için 3 Ekim 1992 günü, yani Muavenet’in vurulmasından bir gün sonra, Irak’ın kuzeyine harekât düzenleyen komutandır.

Eşref Bitlis Katledildi: Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993 günü uçağına yapılan bir sabotajla katledildi. Hem ABD – PKK ilişkisini, hem de ABD’nin Çekiç Güç’le Irak’ın kuzeyinde kukla bir devlet kurmaya çalıştığını saptayan ve buna engel olmaya çalışan Eşref Bitlis, Pentagon’un baş düşmanıydı!

Birinci Türk – Amerikan savaşının bu döneminde Uğur Mumcu başta olmak üzere aydınlarımız katledilmiş ve Sivas katliamı yaşanmıştı.

Çelik Harekâtı: Türk Ordusu, Birinci Savaş’ın ilk dönemine yanıtı Çelik Harekâtı ile başlattı. 35 bin kişilik Türk Ordusu, ABD’nin ikinci İsrail’ine girdi. Başbakan Tansu Çiller’den habersiz başlatılan harekât sonunda, Washington 5 bin CIA peşmergesini Guam adasına çekmek durumunda kaldı. ABD’nin bu harekâtı engellemek için Gazi Mahallesi’nde Alevi – Sünni çatışması tezgâhladığını da anımsatalım.

28 Şubat: Birinci Türk – Amerikan Savaşı’nın ikinci döneminin bir diğer önemli hamlesi de 28 Şubat 1997’de ABD’ye meydan okunmasıdır. 28 Şubat Türkiye’nin “haçlı irtica”ya karşı hamlesi ve Atlantik’ten bölgesine ve Avrasya’ya yönelmesinin bir adımıdır. Bu döneme girilirken ABD “Türk Ordusunun hizadan çıktığını” tespit etmiştir.

Birinci Türk Amerikan Savaşı sonucunda Türkiye, ABD’nin hamlelerine yanıt vermiş ve Kuzey Irak’a yerleşmiştir!

İKİNCİ SAVAŞ

Binyılın Meydan Okuması: ABD, Türkiye’ye ikinci savaşı 2001 yılında ilan etti. Ekonomik krizle felç edilen Türk ekonomisi sayesinde ABD hızla yeni araçlarını devreye soktu: TSK’ye Hilmi Özköz darbesi yapıldı ve 3 Kasım 2002’de sandıktan AKP çıkartıldı.

Önüne Türk Ordusu’nu Kuzey Irak’tan atma hedefi koyan ABD, Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun “28 Şubat bin yıl sürecek” kararlılığına Nevada’da “binyılın meydan okuması” tatbikatı ile karşılık verdi.

Türk askerine çuval geçirilmesi: Çıkmayan 1 Mart tezkeresinin intikamını almak ve Türk Tugayı’nı Kuzey Irak’tan atmak için hamle yapan ABD, 4 Temmuz 2003 günü TSK’nin Süleymaniye’deki karargâhına girerek Türk askerlerini esir aldı, başlarına çuval geçirdi. Erdoğan – Özkök ikilisi hem verilecek tepkiyi yumuşattı hem de adım adım Türk Tugayı’nı Kuzey Irak’tan geri çekti. Türk askeri 2003 -2007 yıllarında bölgeden çekildikçe PKK büyüdü, ikinci İsrail yani Barzanistan konumunu sağlama aldı.

Ergenekon Operasyonu: Hilmi Özkök’ün 2002’de TSK’ye darbesiyle başlatılan Ergenekon operasyonu, fiilen 2007 yılında TSK ve İşçi Partisi’ni hedef alarak genişletildi. Türkiye’nin bağımsızlığı için mücadele veren siyasetçilerle, Türk Ordusu’nun millici ve Avrasyacı komutanları, sözde darbe yapacakları iddiasıyla dalga dalga tutuklandı.

Kürt Açılımı: ABD 2009 yılında AKP’ye “Kürt Açılımı” görevi verdi. Böylece Kuzey Irak cephesi fiilen Güney Doğu Anadolu’ya açılmış oldu! Bu dönemde Türk Ordusu’na sınır ötesi operasyon yasaklandı.

ÜÇÜNCÜ SAVAŞ:

Üçüncü Türk – Amerikan savaşının ana hedefi artık doğrudan Türkiye’dir!

Füze radarı: AKP üzerinden Kürecik’e İran ve Rusya’yı hedef alan füze radarı kuran ABD, böylece Türkiye’yi bu ülkelerle de karşı karşıya getirmiş oldu.

ABD – İsrail tatbikatı: Şubat 2012’de ABD ile İsrail ortak bir tatbikat yaptı. Tatbikatta sanki İran’dan yönelmiş gibi bir Sparrow füzesi atılarak hem İsrail’deki hem de Kürecik’teki radarın çalışması kontrol edilmiş oldu. Ayrıca iki radar arasında veri alışverişi yapıldı.

ABD – İsrail – Yunanistan tatbikatı: Kıbrıs açıklarında geçen hafta başlayan ve 5 Nisan’a kadar sürecek ABD – İsrail – Yunanistan tatbikatında, Türkiye düşman ülke! Tatbikat, İsrail ve Güney Kıbrıs’ın ortak doğalgaz platformunu hedef alacak Türk Hava Kuvvetleri’ni bertaraf etmeyi amaçlıyor. Tatbikatın senaryosuna göre Türk savaş uçakları, Kürecik’teki radarla izlenecek ve ABD gemisinden ateşlenecek füzelerle vurulacak!

Üçüncü Türk – Amerikan Savaşı’yla başarılmak istenenler ise sırasıyla şunlar: İçeride: Yeni Anayasa, Başkanlık Sistemi, Demokratik Özerk Kürdistan ve Yeni Türkiye, yani Türk – Kürt Federasyonu! Dışarıda: Suriye’ye savaş, Kuzey Irak’ın Kuzey Suriye ile birleştirilmesi ve Akdeniz’e açılması, İran’a savaş.

Ancak uyaralım: Hem bölge hem de Türkiye’nin hamle sırasıdır artık!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
4 Nisan 2012

, , , , , ,

4 Yorum

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın