Posts Tagged Hamid Karzai
İKİ CÜZDAN, İKİ LİDER
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 15/03/2013
ABD’nin siyasal bir güç olarak gerileme sürecine girdiğinin en önemli işaretlerinden biri de yönetememe sorunu olarak ortaya çıkıyor.
Şöyle ki, ABD, 10 yıllık “ulus inşa etme” dönemi içinde işgal ettiği Afganistan ve Irak’ta başta olan her iki isimle de sorunlu bir ilişki yaşıyor. Ancak diğer yanda da Türkiye örneği var…
Gelin bunu iki model olarak inceleyelim:
1. MODEL LİDERLER
ABD’nin işgal ettiği Afganistan’da Taliban’ın yerine başa getirdiği Hamid Karzai, 2004 yılından beri devlet başkanı…
Ancak Hamid Karzai, ABD’nin atadığı devlet başkanı olmasına rağmen, gittikçe Washington’un çıkarlarına mesafe koyan bir yönelime girdi. Hatta işin ironik tarafı, Karzai son günlerde Washington’u, Taliban’la işbirliği yapmakla suçluyor!
Kuşkusuz bunda ABD’nin siyasi geri çekiliş süreci ve Asya’nın yükselişi önemli yer tutuyor.
Benzer durum Irak’ta da geçerli. ABD işgali altında Allavi, Caferi ve Maliki yönetimlerinin sırasıyla hüküm sürdüğü bu ülke, artık Washington’dan değil, Bağdat’tan yönetiliyor. Öyle ki, ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin bir numaralı gerekçesi olan “Kürdistan” konusunda bile Washington, Bağdat’ı dikkate almayan adımlar atamıyor.
Maliki yönetimi, Irak’ı bir milli devlet olarak yeniden inşa ediyor. Hatta diyebiliriz ki, Irak şimdi ikinci milli devlet olma hamlesi yapıyor. Bağdat’ın hedefi “Iraklı” kimliği yaratmak!
Burada Karzai ve Maliki’nin sınıfsal konumu da önem kazanıyor.
Maliki’yi, kendinden önceki başbakanlar Allavi ve Caferi’den daha farklı kılan öncelikle sınıfsal konumudur. Allavi ve Caferi Irak’ın burjuvasıyken, Maliki, orta sınıftan.
Hatta Maliki, şimdiki siyasal rakipleriyle de sınıfsal konumu bakımından ayrı düşmektedir. Örneğin Musul’un önemli bir Sünni Arap ailesine mensup olan Meclis Başkanı Usame Nuceyfi, 24 milyar dolara hükmediyor!
Kuşkusuz Karzai’yi, Afganistan içinde varlıklı olarak değerlendirebiliriz. Ancak feodal bir ülke olan yani üretim ilişkilerinin kapitalizm öncesine dayandığı bir ülkede, hele de Gayri Safi Milli Hasılası 7,5 milyar dolar seviyesinde olan bir ülkede, Karzai’nin varlığını, Nuceyfi’yle kıyas bile demeyiz!
2. MODEL LİDERLER
ABD’yle ilişkileri bakımından ikinci modelin en önemli aktörü ise Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Siyaseten Erdoğan, işgal edilmemiş bir ülkenin başbakanı olmasına rağmen, ABD’ye işgal edilmiş ülkelerin başbakanlarından daha bağımlıdır.
Burada ayrımı ortaya koyan belirleyici faktörlerin başında kuşkusuz Erdoğan’ın da sınıfsal kimliği gelmektedir. Her ne kadar Başbakan Erdoğan kendisini “zenci Türk” diye nitelese de, ekonomik varlığı onu bal gibi “Beyaz-Türk-Sünni” (BTS) yapmaktadır.
Amerikan hâkim sınıflarının temsilcileri bildiğiniz gibi “White (beyaz), Anglo-Sakson (Irk), Protestan (mezhep)” kelimelerinin baş harfi olan WASP’a mensupturlar. Erdoğan da bir BTS olarak son tahlilde Koç ve Sabancı’nın temsil ettiği sınıfın önde gelenlerindendir.
Kuyumculuktan başbayiliğe ve gemi sahipliğine uzanan ekonomik varlığı, Erdoğan’ı en zenginler sınıfına sokmaktadır.
Erdoğan’la paralellik gösteren diğer iki lider ise Mısır Cumhurbaşkanı Mursi ve Tunus Cumhurbaşkanı Gannuşi’dir. Üçü de Müslüman Kardeş olan bu isimler, ülkelerindeki ekonomik piramidin en tepesindedirler.
Erdoğan’ı ayrıca “ülkeyi pazarlamak” alt başlığı içinde İtalya Başbakanı Berlusconi ile aynı kefeye, ancak bindiği şeyden düşmek kategorisi içinde de ABD Başkanı Bush ile aynı kefeye koyabiliriz!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
15 Mart 2013
İSLAMABAD DEKLARASYONU
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 22/02/2012
16-17 Şubat’ta gerçekleşen İran – Afganistan – Pakistan zirvesi, iki nedenle tarihiydi ve önemliydi:
Birincisi, ABD saldırısı altındaki ülkelerin nasıl direneceğine işaret etmesi bakımından önemliydi. Tahran, İslamabad ve Kabil, direnişin bölgesel ittifak oluşturmaktan geçtiğini gösterdiler.
İkincisi ise Büyük Ortadoğu’da Amerikan gücünün gerilediği boyutu göstermesi bakımından önemliydi.
Kuşkusuz her iki durum da birbirinin hem nedeni, hem de sonucudur.
TALİBAN’LA KİM MÜZAKERE EDECEK?
2001’den bu yana Afganistan’ı işgal eden ABD, Taliban direnişi karşısında 2008’den itibaren bir çıkış yolu aradı. Washington önce Afganistan stratejisini yeniledi ve Obama döneminde Af-Pak stratejisine çevirdi. Ancak bu, tersine ABD’nin Pakistan’la ilişkililerini hızla bozdu.
Son altı ayda Washington ile İslamabad’ın nasıl bir gerilim içine girdiklerini ve ABD’nin Pakistan’ı nasıl kaybetmeye sürüklendiğini bu köşede bir kaç kez incelemiştik.
ABD, Afganistan’dan çıkış için son olarak Taliban’la müzakere etme yöntemi izlemeye başladı. Washington, Taliban’ın Katar’da açacağı resmi bir temsilcilik üzerinden müzakere sürdürecek ve 2013’te bu ülkeden çekilecekti. Ancak Hamid Karzai, Afgan yönetiminin müzakere süreci dışında tutulmasına itiraz ediyordu…
BÖLGESEL SORUNLARA BÖLGESEL ÇÖZÜMLER
Geri çekilmeden önce Taliban ile barış imzalayarak, bölgedeki kontrolünü bir şekilde sürdürmek isteyen ABD’nin bu hamlesine Tahran, ittifakla yanıt veriyor şimdi…
Tahran’ın inisiyatifiyle gelişen ve son iki yılda üçüncü kez düzenlenen üçlü zirvenin sonuncusunda, İslamabad’da ABD’ye üç önemli mesaj verildi.
1. İran – Afganistan – Pakistan üçlüsü, ABD’ye “Taliban’la görüşmek senin tekelinde değil” mesajı verdi.
Karzai’nin daha önce birçok kez dile getirdiği bu mesaj, bölge ülkeleri tarafından da paylaşılmış oldu. Nitekim Washington, müzakerelerin üçlü yapılacağının sinyali vermeye başlamıştı.
2. İran – Afganistan – Pakistan üçlüsü ABD’ye “sen olmadan da bölgeye barış ve istikrar getiririz” kararlılığı gösterdi.
“Bölgesel sorunlara, bölgesel çözümler” sağlanabileceğini vurgulayan İran Cumburbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, bölgeye yabancı müdahalesinin yararttığı sorunlara dikkat çekti.
3. “Bölge ülkeleri birbirinin tamamlayacısı olmalı” diyen İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, ABD’nin etkisini daha da kıracak işbirliği modeli geliştirdi.
Nitekim Tahran bu bölge merkezli politikayı ülkenin batısında Lübnan, Suriye ve Irak’la, doğusunda da Afganistan ve Pakistan’la uyguluyor.
BÖLGE İSTİKRARININ SAĞLANMASI
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Pakistan Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari ve Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, İslamabad Zirvesi sonrası yayımladıkları ortak deklarasyonda, işbirliğinin daha da geliştirilmesi mesajını verdiler.
İslamabad deklarasyonunda, bölge istikrarının sağlanması, barış ve güvenlik alanında işbirliğinin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Geniş kapsamlı işbirliği, Afganistan’ın yeniden yapılandırılması ve kalkınmasına destek, yararlı işbirliği alanlarında uygulanabilir adımlar atılması, siyasi, güvenlik, eğitim ve ekonomik alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi konuları da, İslamabad deklarasyonunun önemli maddeleri arasında yer aldı.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
22 Şubat 2012
ABD – TALİBAN MÜZAKERELERİ BAŞLADI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 02/02/2012
7 Ekim 2001 günü Afganistan’a saldıran ABD’nin resmi gerekçesi, 11 Eylül’ün faili saydıkları Usame Bin Ladin’in bu ülkede olmasıydı. Oysa asıl neden, ABD’nin Avrasya’nın kalpgâhına yerleşme stratejisiydi.
ABD’nin 21. yüzyılı Amerikan yüzyılı ilan edebilmesi ve ileride kendisine rakip olabilecek tek kuvvet olan Çin’i sıkıştırması bu stratejiye bağlıydı.
ABD, bu stratejiyi gerçekleştirebilmek için Afganistan saldırısında önüne Taliban yönetimini ve yandaşlarını ortadan kaldırma hedefi koydu.
Bu anımsatmayı neden mi yaptık? ABD’nin hedefinin gerçekleşip gerçekleşmediğini saptayabilmek için… Gelin çok önemli şu iki gelişmeyi inceleyelim:
SAVAŞI BİTİRME GÖRÜŞMESİ
1. Ufuk Ötesi okurları için sürpriz sayılmaz. Bu köşede birkaç kez, ABD’nin Taliban’la müzakereye hazırlandığını duyurmuştuk. Ve o gün artık geldi.
New York Times, ABD’li yetkililerin Taliban temsilcileriyle Katar’da görüşmeye başladıklarını ilan etti. Gazeteye göre taraflar, Afganistan’daki savaşa son verme amacıyla güven ortamını başlatmak için ön görüşmeye başladılar. Haberde, müzakerenin gündeminde, özellikle tutuklu nakli konusunun bulunduğu belirttildi.
Bu arada Afganistan Yüksek Barış Konseyi’nden Aminundin Muzafferi, Katarlı resmi bir heyetin, müzakerelerde Katar’ın rolünü Afganistan hükümetine anlatmak için Kabil’e gideceğini duyurdu.
Ayrıca, 8 kişilik bir Taliban delegasyonunun da, siyasi temsilcilik bürosu açmak üzere Katar’a gittiği belirtildi.
KARZAİ DE TALİBAN’LA GÖRÜŞECEK
2. ABD’nin kendisine danışmadan Taliban’la görüşme sürecini başlatmasına açıkça öfke gösteren Hamid Karzai, Taliban’ın Katar’da ofis açmasına ve görüşmelerin bu ülkede yapılmasına itiraz etti: “Bu büronun Afgan topraklarında açılmasını tercih ederdik. Taliban da bu ülkenin bir parçası. Neden bir başka ülkede görüşelim ki?”
Ancak Taliban, Karzai yönetimini tanımıyor. BBC, buna rağmen Karzai yönetimi ile Taliban arasında da görüşmeler başlayacağını, tarafların birkaç hafta içinde Suudi Arabistan’da bir araya geleceğini duyurdu.
ABD, AFGANİSTAN’DAN ERKEN GERİ ÇEKİLEBİLİR
Bu iki gelişmeyle birlikte, ABD’nin Afganistan’dan geri çekilme takvimi de hızlanmış görünüyor.
Irak’tan çekilen ABD, Afganistan’dan da geri çekilmeyi bir takvime bağlamış ve 2014 yılında tamamen çekileceğini taahhüt etmişti.
Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ise “Eğer süreç hızlanmışsa, çekilme erken gerçekleşebilir. Biz buna hazırız” mesajı verdi.
NATO’NUN GİZLİ TALİBAN RAPORU
Aslında NATO’nun hazırladığı son rapor, her şeyi ortaya koyuyor.
Gizli rapor, Taliban savaşçılarının Afgan ordusu ve polisiyle işbirliği içinde olduğunu, Taliban’ın halk içinde geniş bir desteği bulunduğunu, Taliban’ın mücadelesine katılmaya istekli olan kesimlerin yoğun olduğunu saptıyor.
NATO raporundaki önemli saptamalardan biri de şöyle: “Afgan halkı, yönetimdeki yolsuzluklar nedeniyle, Taliban yönetimini Afgan hükümetine tercih ediyor.”
Raporda, NATO güçlerinin çekildiği bölgelerde, Taliban’ın hızla etkisini artırdığı vurgulanıyor!
10 yılda gelinen nokta bu… Afganistan’daki hedefini gerçekleştiremeyen ve Taliban’la pazarlık yapmak zorunda kalan ABD, çıkış arıyor!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
2 Şubat 2012