Posts Tagged HDP
Öcalan Demirtaş’ı neden istemedi?
Posted by Mehmet Ali Güller in Cumhuriyet Gazetesi, Politika Yazıları on 11/10/2025
Gazeteci Uğur Ergan’ın iddiasına göre Öcalan, İmralı’daki görüşmelerden birisinde, “Demirtaş’ın aktif şekilde devreye girmesi benim için de, iktidar için de, projenin devamı için de iyi sonuç vermez” demişti. (Halktv.com.tr, 10.10.2025). DEM Partisi iddiayı yalanladı, “Öcalan’la görüşmelerimizde hiçbir şekilde bu tarz bir değerlendirme yapılmamıştır” dedi.
Gazeteci Aytunç Erkin de, Öcalan’ın heyete “Demirtaş eleştirisi” yaptığını yazmıştı kısa süre önce. DEM’in yalanlamadığı o iddiaya göre Öcalan DEM heyetine şöyle demişti: “Selahattin zamanında ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ demişti. Doğru değildi. Erdoğan’ı karşıya almalarına gerek yoktu.” (Nefes, 6.9.2025)
Erdoğan’ın ‘hesaplaşma’ beklentisi
Öcalan ile Demirtaş arasında bir çelişmenin olup olmadığı, kısa bir süre öncesine kadar iktidarın da konusuydu. Erdoğan hem önceki açılım sürecindeki tartışmalardan, hem de Hakan Fidan’ın o dönemki temaslarından, ortada bir çelişme olduğunu biliyordu. Bildiği için de, örneğin 12 Ocak 2022’deki TBMM Grup Toplantısında şöyle demişti: “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek. Onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var, bu hesaplaşmayı da yapacaklar.”
Yürütmenin başının, “Edirne’deki Demirtaş’ın, İmralı’daki Öcalan’a hesap vereceğini” belirtmesi, yani bir mahkumun bir başka mahkuma hesap vereceğini söyleyebilmesi, iktidarın ne derece hesaplaşma beklentisi içinde olduğunu gösteriyordu.
Öcalan’ın cumhurbaşkanı adayları
Öcalan ile Demirtaş arasında bir çelişme olduğu sır değil, yayınladıkları İmralı Notları’ndan biliyoruz.
Örneğin cumhurbaşkanlığı seçiminden önce 26 Haziran 2014’te yapılan Öcalan-HDP heyeti görüşmesinde, Öcalan “Cumhurbaşkanlığı meselesine gelelim, ne yaptınız” diye soruyor. Pervin Buldan “Demirtaş’ın isminin öne çıktığını” söylüyor. Öcalan itiraz ediyor, ”Bence çabanız Türk, Alevi gibi farklı bir aday profili üzerinde olmalıydı” diyor. Hatta itirazını gerekçelendirmek için “Hem HDP Genel Başkanı hem de cumhurbaşkanı adayı olursa parti işleri nasıl olacak” diye soruyor. Buldan, seçimin kısa bir süre sonra yapılacağından hareketle “Başkanım, zaten bir aylık süredir. Parti işleri aksamaz” diyor.
Öcalan, Sırrı Süreyya Önder’e dönerek “Sen ya da Ertuğrul (Kürkçü) olabilir misiniz?” diye soruyor. Önder, “ikimizin de üniversite diploması yok, o nedenle olamayız” diyor. Öcalan, Demirtaş yerine başkasının olmasında o kadar ısrarcı ki “Figen (Yüksekdağ) olabilir mi peki?” diye soruyor bu kez. Önder, onun da diplomasının olmadığını söylüyor. Öcalan bu sefer de “Ufuk Uras olabilir mi?” diye soruyor. Önder ona sol çevrelerden çok tepki olduğunu söylüyor. Öcalan yine ısrarcı, Gencay Gürsoy’un ismini ortaya atıyor. Araya giren İdris Baluken, Gürsoy’un yeterince kabul görmeyeceğini savunuyor.
Devlet yetkilisinin uyarısı
Asıl vahimi şurası. Öcalan çaresiz kalıp da “Yahu gerçekten de uygun kimse yok” deyince, “Devlet yetkilisi” araya giriyor ve şöyle diyor: “Efendim, bu konuda heyeti eleştirebiliriz, sanki çok iyi çalışmamışlar.”
Bunun üzerine Öcalan “isim konusunu burada belirleyemeyeceğiz. Yetkili organlarda tartışın” diyor, devamında da “Ekmeleddin gibi bir adayı biz de bulabilirdik” diyor. (İmralı Notları, s.336-337).
Ancak yeterli zaman yoktu. Bu görüşme 26 Haziran’da yapıldı, 30 Haziran’da Demirtaş, 1 Temmuz’da da Erdoğan adaylığını ilan etti, seçim 10 Ağustos’ta yapıldı.
İmamoğlu-Demirtaş ittifakı
Demirtaş’ın ismine itirazın asıl sahibinin Öcalan’dan ziyade “devlet yetkilisi”, dolayısıyla AKP olduğu anlaşılıyor. Nitekim Demirtaşlı HDP’nin oy potansiyeli, bir yıl sonraki 7 Haziran 2015 seçiminde yüzde 13,1 ile ortaya çıkıyor ve AKP’nin tek başına iktidar olmasının önündeki engellerden birine dönüşüyor. Öncesinde, 17 Mart 2015’te de Demirtaş’ın Erdoğan’a “seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı vardı.
Sonuç olarak HDP kimin müttefiki olacak; iktidarın mı, ana muhalefetin mi? Mesele budur. Sarayın en büyük endişesinin “İmamoğlu-Demirtaş ittifakı” potansiyeli olduğu biliniyor.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
11 Ekim 2025
HAKAN FİDAN PROJESİ OLARAK HDP
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 03/11/2013
Abdullah Öcalan’ın İmralı tutanaklarında yer alan şu sözleri, MİT-Öcalan ilişkisinin en somut ifadesidir: “Süreci esastan bozan güç kim diye baktım. Savcının 7 Şubat MİT’e darbesi. Ben bir darbeyi sezdim. Cezaevi müdürüne ‘MİT Müsteşarı Hakan Bey’i yalnız bırakmamak gerekir’ dedim. Sözlü, yazılı iletişime geçtim, 5 ay önce tekrar kanal açıldı, diyalog başladı.” (Milliyet, 28 Şubat 2013)
Öcalan’ın Hakan Fidan’a destek olması hem PKK hem de MİT açısından ibretliktir ve daha önemlisi, Öcalan’ın Erdoğan’a yazdığı biat mektubuyla birlikte değerlendirildiğinde, PKK tarihi için kritik bir dönemeçtir.
Artık açıkça saptayabiliriz: İmralı’dan çıkan her siyasi mesaj, bir Hakan Fidan mesajıdır. Onun talebi dâhilinde ve AKP’nin ihtiyaçları doğrultusundadır.
BDP, ÖCALAN’IN EMRİNE DİRENDİ
HDP için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Doğrudur, BDP’den HDP’yi kurmasını isteyen Öcalan’dır, ama projenin sahibi Hakan Fidan’dır.
Öcalan, kendisini 21 Temmuz’da ziyaret eden Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan’la PKK ve BDP’ye şu mesajı gönderir: “Gidin tartışın benim önerimi; bir kısmınız orada, bir kısmınız burada olmasın, yerel seçimde BDP’li milletvekilleri HDP’ye geçsin.” (Radikal, 1 Ağustos 2013)
Ancak hem PKK hem de BDP içinde Öcalan’ın, daha doğrusu Hakan Fidan’ın HDP projesine karşı çıkanlar olur. Hatta BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Doğu’da BDP ile gireceğimiz kesin ama Batı’da BDP mi olur, HDP mi olur, henüz kararlaştırmadık” der. (ANF, 1 Ağustos 2013)
Netice: Öcalan’ın “hepiniz HDP’ye geçin ve HDP’yle seçime girin” emri dinlenmez. Demirtaş yönetimi, “Seçimlere Doğu’da BDP, Batı’da HDP ile girilecek” orta yolunu bulur.
PKK VE BDP’DE İÇ ÇARPIŞMA
Bu süreçte hem PKK’de hem de BDP’de çatlaklar oluşur.
Öcalan, PKK içinde Cemil Bayık’ın Murat Karayılan’ın yerine geçmesine direnemeyeceği için mecbur kalmıştır. Zira Bayık, Karayılan’ın uyum gösterdiği MİT-Öcalan sürecine mesafeli duran kesimdendir.
BDP içinde de çarpışma yaşanır. Demirtaş’ın adayların belirlenmesi noktasında PKK’nin bir kanadı ve Parti Meclisi ile karşı karşıya gelmesi, kongre çağrısının reddedilmesi ve istifasının konuşulması parti için kritik bir dönemeçtir.
HDP’NİN DÖRT HEDEFİ
Peki, Fidan ve Öcalan’ın “BDP’yi Türkiyelileştirerek HDP’ye aktarma” projesi aslında nedir? Neyi hedeflemektedir?
1. HDP projesi, aslında Erdoğan’ın Gezi’yi bölme ve etkisizleştirme projesidir.
Halk hareketine karşı Öcalan’ı devreye sokan MİT, ona “Taksim’i ulusalcılara bırakmayın” çağrısı yaptırmış ve PKK ile BDP’yi, soğuk durdukları Gezi’ye yönlendirmişti. Erdoğan, Apo posterleriyle meydanı bölmeyi ve Türk bayraklı büyük kitleyi alandan soğutmayı hedeflemişti.
Halk hareketi yeniden canlanacağı için proje yürürlüktedir. Nitekim Eylül ayında eşzamanlı olarak İmralı, Kandil ve BDP, Gezi’ye ve Gezi’deki geniş kitleye göz kırpmıştır.
2. MİT bu projeyle, Haziran Halk Hareketi’ne katılarak devrimcileşen büyük kitlenin doğal yatağına akmasını önlemeyi ve kitleyi en sonunda etkisizleştirecek sahte yataklara kanalize etmeyi hedeflemiştir. O kitlenin önüne “alın size sol” denilerek sahte bir havuz konulmuştur.
3. MİT’in “BDP artı Türk Solu” şeklinde projelendirdiği HDP’nin bir diğer hedefi de CHP’dir. Nitekim HDP Kongresi’nden sonra yerel seçimlerde İstanbul’da CHP-BDP ittifakı olabileceği dillendirilmiştir.
Hiçbir gerçekliği olmayan bu sözde ittifak ile CHP’nin devrimci, solcu, Kemalist kesimleri hedef alınmıştır. CHP’nin devrimci kanadının sistem için tehlikeli olabilecek bir ittifaka, örneğin İşçi Partisi ile bir ittifaka soyunmasındansa, BDP ile ittifak söylentileri içinde eritilmesi, tipik bir Gladyo operasyonudur.
4. Erdoğan ve MİT bir taşla bir kaç kuş vurmayı planlamaktadır. HDP ile Türk Solu’nu yutmayı, CHP’nin devrimci kesimlerini oyalamayı ve Halk Hareketini etkisizleştirmeyi hedefleyen MİT, aynı zamanda son tahlilde kanatlarını kırarak PKK’yi de daha biat eder hale getirmeyi planlamaktadır.
Doğuda güçlü ve Batı’da AKP’ye dalgakıran olacak bir PKK, Erdoğan için en önemli müttefiktir!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
31 Ekim 2013
AKP’NİN GEZİ’YE ‘HDP’ TUZAĞI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 02/08/2013
Dün Eyüp Can yazdı, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da doğruladı: BDP, Öcalan’ın HDP projesini tartışıyor.
Dört gün önce BDP Genel Merkezi’nde olağanüstü bir toplantı yapılır. Gündem, Öcalan’ın kendisini 21 Temmuz’da ziyaret eden Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan’la gönderdiği mesajdır: “Gidin tartışın benim önerimi; bir kısmınız orada, bir kısmınız burada olmasın, yerel seçimde BDP’li milletvekilleri HDP’ye geçsin.” (Radikal, 1 Ağustos 2013)
Eyüp Can’ın yazdığına göre Öcalan, HDP’nin başında bir Türk, bir de Kürt Eş Başkan bulunmasını şart koşmuş. Öcalan’a göre Kürt siyasi hareketi bu sayede sadece etnik temelli değil tüm Türkiye’yi kapsayan, Türkiye siyaseti yapan bir partiye dönüşecekmiş.
DOĞUDA BDP, BATIDA HDP
Eyüp Can bu gelişmeyi BDP’nin aleyhine yorumlamış. Zaten makalesinin başlığı da şöyle: “Öcalan seçim öncesi BDP’yi bitiriyor.”
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Öcalan’ın önerisinin tartışıldığı bilgisini doğruluyor ama bazı nüanslarla: “Bizim Kürdistan’da BDP ile girme şeklinde bir kararımız var. Ama batı metropollerinde HDP ile mi yoksa BDP ile mi girelim tartışması henüz netleşmiş değil. Orada da değişik fikir ve öneriler var. Bütün bu önerileri biz ilgili bileşenlerle HDP, BDP yönetimi ve DTK ile tartışıyoruz. Bunlar da önümüzdeki günlerde bir hafta 10 gün içerisinde netliğe kavuşur.” (ANF, 1 Ağustos 2013)
Can’ın bilgi ve yorumları ile Demirtaş’ın açıklamasını birleştirdiğimizde ortaya şu ilginç sonuç çıkıyor: Öcalan’ın talimatı BDP’nin komple HDP’ye geçmesi şeklinde. Ancak Demirtaş, Türkiye’nin doğusunda seçimlere BDP ile girme kararı aldıklarını söylüyor. Batıda ise BDP’yle mi, yoksa HPD’yle mi seçime gireceklerini henüz tartışıyorlar!
Peki, Eyüp Can’ın yorumu doğru mu? Yani Öcalan seçim öncesi BDP’yi bitiriyor mu?
Gelin bu sorulara kimi PKK yöneticilerinin şu “açılım” kaygılarını da ekleyelim: AKP aslında PKK’yi tasfiye mi ediyor? Açılım bu tasfiyenin kılıfı mı?
AKP SONBAHAR KORKUSUYLA ÖCALAN’A SARILDI
Bu sorulara yanıt için önce HDP’nin ne olduğunu açıklamalıyız. Öcalan’ın “yeni siyasi araç” olarak işaret ettiği HDP, Halkların Demokratik Kongresi HDK’nin partiye dönüştürülmesidir.
HDK daha önce Türk Solu’nu yutmak üzere kurulmuş, ancak hedefine ulaşamamış bir çatı örgütüydü. Öcalan şimdi HDK’yi HDP yaparak sadece Türk solunu değil, “yeni muhalefeti” de yutmak istiyor!
Kimdir o yeni muhalefet? Gezi eylemlerine ve Haziran ayaklanmasına katılan halk!
İşte meselenin esası buradadır ve birkaç gündür işlediğimiz “PKK’nin Gezi’ye göz kırpma” hamlesi de iyice berraklaşmıştır. Şöyle ki:
Haziran ayaklanmasıyla sarsılan AKP’yi sonbahar korkusu ve telaşı sarmış durumda. AKP’nin telaşı haliyle PKK’yi de sarıyor. Zira bir tek AKP, PKK ile masaya oturuyor! AKP, bu korku ve telaş nedeniyle topluma korku salmaya çalışıyor. Gençlere ve spor seyircilerine yönelik aldıkları yeni faşizan kararları gazetelerde okuyorsunuz…
İşte AKP, bu korku sonbaharını atlatmak için bir de Öcalan’a sarıldı. Haziran’da Öcalan üzerinden alanları boşaltmaya çalışan hükümet, şimdi de onun Gezi’nin bir bölümünü yutmasından medet umuyor.
Özetle Öcalan’ın BDP’yi Türkiyelileştirerek HDP’ye aktarma projesi, aslında Erdoğan’ın Gezi’yi bölme ve etkisizleştirme projesidir!
Ancak Haziran’da ayağa kalkan ve sonbahara hazırlanan halk, Gezi karşıtı AKP-PKK ortaklığına geçit vermeyecektir. Göreceğiz…
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
2 Ağustos 2013