Posts Tagged Karadeniz

ABD’nin Karadeniz ve Romanya planı

Romanya’daki seçim, ABD’nin müdahalesi nedeniyle bir NATO ve Karadeniz meselesine dönüştü. O nedenle de en çok Türkiye’yi ilgilendiriyor.

Romanya’da Cumhurbaşkanlığı seçimi aslında 24 Kasım 2024’te yapıldı. İlk turu, bağımsız aday Calin Georgescu önde tamamladı. 

Georgescu Batıcı değildi, hatta NATO karşıtıydı. ABD ve AB, mekanizmanın dişlilerini harekete geçirdi: Romanya Anayasa Mahkemesi seçimi iptal etti!

NATO eksenli Romanya seçimi

Seçimin yeni turu 4 Mayıs 2025’te yapıldı. Ama öncesinmde ABD ve AB, mekanizmanın dişlilerini yeninden harekete geçirdi: İptal edilen seçimin birincisi Georgescu’nun adaylığı Romanya Merkez Seçim Komisyonu tarafından reddedildi! 

Georgescu, adaylığının reddedilmesinin ardından yaptığı açıklamada, Avrupa’nın “diktatörlük” altında olduğunu belirterek, “Romanya’da demokrasi düşerse tüm demokrasi dünyası da düşer” dedi.

4 Mayıs’taki ilk tur seçimi, Georgescu’nun desteklediği George Simion yüzde 40’ın üzerinde oy alarak önde tamamladı. 18 Mayıs’ta ikinci tur var ve Simion’un rakibi, yüzde 21 oy alan NATO yanlısı Nicusor Dan. 

ABD resmi belgesinde Karadeniz

ABD’nin Romanya’daki seçime, seçim iptal ettirecek denli yüklenmesinin nedeni, Karadeniz ve NATO için Romanya’yı stratejik planlamasının merkezine almış olmasıdır. 

ABD’nin Karadeniz stratejisi, 2024 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’na göre, “Rus saldırganlığını caydırmayı, seyrüsefer özgürlüğünü, kritik altyapıyı savunmayı ve bölgesel devletlerin dayanıklılığını güçlendirmeyi” amaçlıyor. 

ABD’nin Karadeniz’de seyrüsefer özgürlüğünü amaçlaması, haliyle Montrö Sözleşmesiyle çelişiyor. Zira Montrö’ye göre ABD gemilerine Karadeniz’de sınırsız özgürlük yok, 21 günlük sınırlı bulunma hakkı var.

ABD Romanya’yı askerileştiriyor

ABD açısından Romanya, resmi belgelerinde de ifade edildiği gibi, Karadeniz ve Doğu Avrupa için kritik önemde. Nitekim bu nedenle uzun süredir Romanya’yı askerileştiriyor. 

1) Romanya, ABD silahları olan F-35, F-16, Patriot füze bataryaları, HIMARS fırlatıcıları, Piranha zırhlı araçları ve Abrams tankları için büyük yatırım yaptı.

2) Karadeniz yakınındaki Mihail Kogalniceanu Hava Üssü, ABD ve NATO operasyonları için kritik bir üs haline getirildi. Üste 1840 ABD askeri bulunuyor. Bu üssün, Romanya’nın taahhüt ettiği 2.5 milyar avroluk modenizasyondan sonra, Avrupa’nın en büyük NATO üssü olması planlanıyor.

3) Romanya, ABD Aegis Ashore Balistik Füze Savunma Sistemi’ne ev sahipliği yapıyor. Bu sistem, Kürecik Radarı’yla başlayan ABD/NATO savunma halkalarından biri. Sistemin bulunduğu Deveselu Askeri Üssü’nde 250 ABD askeri var.

ABD’nin Romanya merkezli enerji planlaması

ABD için Romanya aynı zamanda enerji ve doğal kaynaklar demek. 

4) Yakın gelecekte, Romanya’nın Avrupa’nın en büyük doğalgaz üreticisi olacağı hesaplanıyor. Bu amaçla Halliburton, Oceaneering ve Transocean gibi ABD şirketleri Romanya’da işbirlikleri yapıyor.

5) Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’ye zorla imzalattığı “ABD-Ukrayna Yeniden Yapılandırma Fonu” da Romanya’nın ABD için önemini artırmış durumda. Ukrayna doğal kaynak gelirlerinin yüzde 50’sinin aktarılacağı fon, 3 ABD’li ve 3 Ukraynalı tarafından yönetilecek. Ukrayna’ya kara ve denizden komşu olan Romanya’da bulunan şirketler ve onların Romanya’da kullandığı altyapı, ABD’nin doğal kaynak sömürüsünde önemli bir işlev görecek.

ABD için demokrasi bir tramvaydır

Görüldüğü üzere ABD için Romanya pek çok nedenle kritik önemde. Öyle olduğu için de “demokrasi” ayaklar altına alınıyor, ABD’nin çıkarlarına aykırı gördüğü kişinin kazandığı seçim iptal ettiriliyor, yeniden aday olması önleniyor. Yani “liberal kapitalist” ABD için demokrasi bir tramvaydır, çıkarının bittiği yerdeki durakta inilir!

Ancak, ABD’nin de yapabileceklerinin sınırı var. ABD’nin istemediği adayın desteklediği istemediği ikinci aday seçimin ilk turunu kazanmış durumda. Şimdi ikinci tur için çok boyutlu iç ve dış mücadele sürüyor.

Bakalım ABD işi daha da ileriye götürebilecek mi yoksa Romanya’nın bağımsızlıkçı kanadı ABD’yi frenleyebilecek mi? Daha da önemlisi, bağımsızlıkçılar seçimi kazandığında, ABD’nin 20 yılda inşa ettiği düzeni değiştirmeye mi çalışacak, yoksa taviz verebilecek ABD’yle uzlaşacak mı? 

Derslerle dolu bu sürecin Türk siyaseti tarafından yakından izlenmesinde sayısız yarar var.

Mehmet Ali Güller
CGTN Türk
6 Mayıs 2025

, , , , , ,

1 Yorum

ABD’nin yeni orta koridor planı

ABD açısından uluslararası ilişkilerde esas olan paranın, boru hattının, koridorun yönüdür; demokrasi, insan hakları, şeffaflık gibi konular “ilkesel” değildir, ülkeleri istenilen yöne sokmakta kullandığı sopalardır. 

Örneğin ABD Kafkasya’da Rusya’yı baypas ederek neden bir Azerbaycan-Ermenistan anlaşması arıyor? Örneğin ABD Gürcistan’ı “yabancı acenteler yasası” çıkarmaması konusunda neden tehdit etti? Yasa çıkınca ABD ve AB neden Gürcistan’la ilişkilerini soğumaya aldı? 

Yakın zamanda “ABD’nin Karadeniz-Kafkasya planı” başlığıyla inceledik: ABD, Washington’daki NATO zirvesi etkinliklerine Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ı davet etti. Pentagon Ermenistan Savunma Bakanlığında temsilci bulunduracak. Çünkü ABD Rusya’ya karşı Güney Cephesi oluşturmaya ve Türkiye-Rusya-İran üçgeninin arasına kama gibi girmeye çalışıyor. Bitti mi? Anlatalım:

ABD’nin Özbekistan ve Kazakistan’a teklifi

İki ay önce ABD Ticaret Temsilcisi Kathleen Tai, Kazakistan ve Özbekistan’ı ziyaret etti. Tai’nin çantasında “alternatif bir orta koridor” dosyası vardı. Tai, Orta Asya’yı Kafkasya ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayan yeni bir ticaret koridoru öneriyordu. Özetle Washington, Özbekistan ve Kazakistan’a, Çin ve Rusya’yı baypas etmeyi teklif ediyordu. 

Çünkü ABD, Çin’in liderlik ettiği Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni çeşitli bölgelerden kesebilmeyi stratejik hedef ilan etmiş durumda. Anımsayın, geçen yıl da Kuşak ve Yol’a karşı ABD sponsorlu “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru” projesi açıklanmıştı. Hindistan’dan denizyoluyla Birleşik Arap Emirlikleri’ne, oradan karayoluyla Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e, oradan da tekrar denizyoluyla Yunanistan’a uzanacak rota, 7 Ekim Aksa Tufanı ile rafa kalktı. 

ABD şimdi genel olarak Kuşak ve Yol’a karşı, özel olarak da Türkiye ile Çin işbirliğini sıçratacak Orta Koridor’a karşı Orta Asya-Kafkasya-Avrupa koridoru planlıyor.

Orta Koridor’da Çin-Türkiye-Gürcistan işbirliği

Geçen hafta ABD Senatosunda “Avrupa’nın Geleceği” konulu bir oturum vardı. ABD’nin Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı James O’Brien, oturumda yaptığı konuşmada, bu planı açıkladı. O’Brien Orta Asya’dan başlayıp, Ermenistan ve Azerbaycan toprakları üzerinden ilerleyip, Avrupa’ya ulaşacak ticaret koridorunu anlattı. 

O’Brien’ın açıklamasında Gürcistan yoktu ve ABD’li yetkili “Bakü ile Erivan arasında sınır belirleme süreci üzerinde anlaştıklarını” söylüyordu. Önceki açıklamalarla kıyaslanınca, ABD bu koridor için Gürcistan’ın yerini Ermenistan’la doldurmaya çalışıyor.

Peki ticaret koridorunda Gürcistan neden yoktu? ABD Gürcistan medyası ile sivil toplum kuruluşlarını neden fonlanmak istiyor? Gürcistan hükümeti fonlamaya karşı neden “yabancı acenteler yasası” ile direndi?

Çünkü mevcut hükümet ABD’nin Rusya’ya güney cephe açmasına ve Karadeniz planlarına karşı çıkıyor, hatta Karadeniz’de Çin’le işbirliği yapıyor. Çin, mevcut Orta Koridor kapsamında, 600 milyon dolarlık yatırımla, Gürcistan’da Anaklia deniz limanını inşa ediyor. 

Fidan’ın Çin’deki o mesajı

Gelelim meselenin Türkiye’yi ilgilendiren boyutuna… Anımsayacaksınız, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan haziran başında Çin’i ziyaret etmiş ve orada Türkiye’deki Atlantik cephesini çok rahatsız eden mesajlar vermişti. Öyle ki Fidan’ın mesajlarını haber yapmayan AKP medyası, tersine Çin’i suçlayan manşetler atmıştı.

İşte o önemli mesajlardan biri de şuydu: “Bu dönemde Kuşak ve Yol Girişimi ile Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişimimiz daha da büyük önem kazanmıştır. Kuşak ve Yol Girişimi ile Orta Koridor’un uyumlaştırılması, diğer bazı ulaştırma koridorları ile entegrasyonu için örneğin Irak’taki Kalkınma Yolu gibi somut adımlar atmayı hedefliyoruz.” (AA, 4.6.2024)

Yani ABD, alternatif bir Orta Koridor ile aynı zamanda Türkiye-Çin işbirliğini sabote etmeyi hedefliyor. 

Bitirirken anımsatmalıyım: ABD’nin SSCB dağıldıktan sonra Türkiye üzerinden Orta Asya’ya uzanabilmekte kullandığı ve büyüttüğü aktör FETÖ’ydü!

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
5 Ağustos 2024

, , , , , , , , , , , , , , , ,

1 Yorum

ABD’nin Karadeniz-Kafkasya planı

Washington’da yapılan son NATO Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirisindeki bir madde, AK-Medya tarafından AKP’nin başarısı olarak nitelendi. Zira bildirinin 31. maddesinde 1936 tarihli Montrö Sözleşmesine atıf vardı. 

Doğru, vardı ama çarpıcı bir detayla… 

“Karadeniz’in güvenliği, emniyeti, istikrarı” denilirken araya “seyrüsefer özgürlüğü” kavramı da eklenmişti!

ABD’nin ‘seyrüsefer özgürlüğü’ kurnazlığı

Oysa Montrö Sözleşmesi, tam da Karadeniz’in güvenliği için savaş gemilerine “seyrüsefer özgürlüğünü” sınırlamanın sözleşmesidir. Karadeniz’de savaş gemileri için “seyrüsefer özgürlüğü” yok, “seyrüsefer kısıtlılığı” var. 

Elbette bunu en iyi bilen de “özgür/açık Karadeniz” isteyen ABD’dir. ABD, 75 yıldır Karadeniz’e “sınırsızca” girebilmek için “açık kapılar” bulma peşindedir. 

Dahası ABD için Karadeniz stratejik bir hedeftir; Arktik Okyanusu’ndan Doğu Akdeniz’e indirdiği “yeni demir perde”de Karadeniz kritik önemdedir. 

Öyle olduğu için de ABD, daha Ukrayna savaşı bile ortada yokken, bu hedefini ince ince o zamanki NATO bildirisine işaretlemişti.

NATO bildirisindeki Karadeniz hedefleri

Bugünü anlamanın önemli kılavuz metinlerden biri NATO’nun 14 Haziran 2021 tarihli bildirisidir. 

ABD NATO bildirisine iki kritik madde eklemişti:

1) NATO üyeleri, üyelikleri gerçekleşene kadar Ukrayna ve Gürcistan’la ikili ilişkilerini, özellikle de askeri ilişkilerini geliştirmelidir.

2) NATO, Karadeniz bölgesinde bir bütün olarak, karada, denizde ve havada daha çok varlık bulundurmalıdır. 

Ermenistan’da Pentagon temsilcisi

ABD Ukrayna üzerinden Rusya’ya açtığı Batı cephesine ek olarak bir de Kafkasya’da Güney cephesi açmaya uğraşıyor ama bunda bir türlü başarılı olamadı. Saakaşvili’nin Ukrayna’dan dönerek ayaklanma başlatmaya çalışması Tiflis’in kararlı duruşuyla boşa çıkarıldı. Gürcistan hükümeti devamını önlemek için “Yabancı Acente Yasası”nı çıkardı.

ABD şimdilerde bir de Ermenistan kartı oynamaya çalışıyor. Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan Washington’daki NATO Zirvesi’nin etkinliklerine davet edildi. Ardından ABD ordusunun Ermenistan Savunma Bakanlığı’nda temsilci bulunduracağı gündeme geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uzra Zeya haberi doğruladı ve ABD ile Ermenistan arasında “yeni bir stratejik aşamanın başladığını” söyledi.

İki bölgesel adım ihtiyacı

ABD bu hamlesiyle ikili bir hedefi sağlamaya çalışıyor:

1) Rusya’ya karşı Güney cephesi açmaya uğraşıyor.

2) Astana üçgeni (Türkiye-Rusya-İran) arasına kama gibi girmeye çalışıyor. 

Tam da bu zamanda, Astana üçgeninin en önemli gündemi olan Ankara-Şam normalleşmesi konusunda ABD’nin tutum açıklaması da önemli. ABD Dışişleri Bakanlığı “Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme çabalarını desteklemediğini” açıkça ilan etti.

Bu durumda yapılacaklar ortada ve net: 

1) Ankara-Şam normalleşmesini başlatmak, hızlandırmak. 

2) 3+3 platformunu (Türkiye – Rusya – İran) + (Azerbaycan – Gürcistan – Ermenistan) hayata geçirmek.

Görüldüğü üzere Türkiye’nin NATO üyeliği, NATO’nun Türkiye’yi hedef almasını önlemiyor! Çare içinde değil, NATO’nun dışında olmakta… 

Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
20 Temmuz 2024

, , , , , , , , , ,

1 Yorum

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın