Posts Tagged Aleksandr Dugin

DUGİN: TÜRKİYE CUMHURİYET YIKILIYOR

Uluslararası Avrasya Hareketi lideri Aleksandr Dugin, “Yeni Osmanlıcılık Türkiye’yi felakete götürüyor” başlıklı bir makale yayınladı.

Dünya Bülteni’nin Rusçadan çevirdiği makaledeki görüşler ve uyarılar, Başbakan Erdoğan’ın “AB yerine Şangay İşbirliği Örgütü üyeliği” açıklamasını yaptığı şu günlerde Ankara için oldukça önem kazanıyor.

TURANCILIK VE CENAAT OKULLARI CIA PROJESİ

Jeopolitik uzmanı Aleksandr Dugin’in makalesi aynı zamanda Türk-Rus ilişkilerinin tarihsel seyrinin de bir özetini içeriyor:

1. Dugin’e göre 19. Yüzyıldaki Osmanlı ve Rus İmparatorluğu ilişkisi, tam da Konstantin Leontyev’in şu saptaması gibiydi: “Aslında bu iki imparatorluğun ortak hareket etmesi gerekiyordu. Çünkü her ikisini de imha etmeye çalışan Batı ülkelerine karşı ancak birlikte mukavemet gösterebilirlerdi.”

Ancak Osmanlı ve Rus İmparatorlukları ne zaman ittifaka yönelseler, İngiltere ve Fransa karşı çıkıyor, bu durum iki devleti sürekli rekabet ortamına sokuyordu.

2. Dugin’e göre 20. Yüzyıla girilirken Leontyev haklı çıktı ve Lenin’in Sovyet Rusya’sı ile Atatürk’ün ulusal Türkiye’si önemli bir ittifaka girdi. Öyle ki, Kafkasya sınırlarını bile birlikte çizdiler.

3. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye bir tercih yapmak zorunda kaldı ve Stalin’in işgalinden endişe duyarak Batıya yöneldi. Dugin bu endişenin gerçekçi olup olmadığını bugün tartışmanın yersiz olduğunu söylüyor ve sonuçta Türkiye’nin yarım yüzyıl sürecek bir şekilde Atlantik Cephesi’nde konumlandığını belirtiyor.

Dugin, Turancılık projesinin de bu ilişkiyle başladığına dikkat çekiyor ve projenin sahibinin CIA olduğunu vurguluyor. Hedef Türk istihbaratının SSCB içinde yer alan Orta Asya Türk halkları üzerindeki etkisini artırmayı öngörüyor.

Dugin ayrıca, Fethullah Gülen’in okullarını yaygınlaştırma projesinin de, bu politikayı gerçekleştirmenin bir parçası olduğunu önemle belirtiyor.

4. Dugin’e göre, 1990’dan sonra ABD ile İsrail’in Ortadoğu politikaları, Türkiye’nin çıkarlarına aykırı gelişmeye başladı. Bu süreçte Ankara ile Moskova, birbirlerine karşı olmanın faydasız olduğunu saptayarak yakınlaşmaya başladı.

Dugin, Avrasya Projesi’nin de bu süreçte gündeme geldiğini ve Türk askeri yetkililerinin projeyi gündeme taşıdığını belirtiyor. Bu, ABD’den uzaklaşmak ve hatta NATO’dan bile çıkmak anlamına geliyordu.

Türkiye bu yeni gelişmelerle 21. Yüzyıla girdi.

ERGENEKON’UN SENARYOSUNU ABD YAZDI

5. Peki ABD ne yaptı? Doğrudan Dugin’in sözleriyle aktaralım: “Amerikalılar işlerin kötüye gittiğini anladıkları zaman, yani Türkiye’yi kaybettiklerini gördüklerinde Kürt faktörü ve Ermeni soykırım iddialarının ABD ve Avrupa meclislerinde tanınabileceğine dair iddiaları gündeme taşıdı. Ergenekon davası konusu gündeme taşındı ve Türk askeri yöneticilerini Avrasyacılık anlaşmasına katılmakla suçladılar. Güya onlar darbe yapmak için hazırlık yapmaktaydı.”

Dugin, “darbe suçlamasının” Avrasyacılık düşüncesine karşı bir eylem olduğunu, senaryoyu da Amerikalıların yazdığını belirtiyor: “Neticede Türk askeri yöneticileri gözaltına alındı. Bazıları da görevlerini kaybetti. Böylece ABD tekrar Türkiye ve Erdoğan iktidarı üzerinde etkili olmayı başardı.”

Dugin ABD’nin ipleri eline aldığı bu süreçte yeni bir projenin ortaya çıktığını belirtiyor: “Yeni proje Turancılık ideolojisini hatırlatmaktaydı. Ancak Osmanlıcılık politikası veya Yeni Osmanlıcılık politikası olarak isimlendirildi.”

Dugin Türkiye’nin bu Amerikan projesi ile Rusya ve İran karşıtlığına sürüklendiğini, ayrıca Şam yönetimini devirme operasyonunda görevlendirildiğini belirtiyor.

TEL YOL AVRASYACILIK

Dugin, Yeni Osmanlıcılık projesinin olası sonucu konusunda Ankara’yı uyarıyor: “Türkiye cumhuriyeti yıkılabilir. Laik milliyetçiler, Kemalistler, cumhuriyetçiler ve azınlık olan dini gruplar arasında iç savaş yaşanabilir. Bu Türkiye’nin etnik kimliğini kaybetmesi anlamına gelir.

Peki, Dugin ne öneriyor?

“Türkiye yıkım, bölünme, çatışma, kan, düzensizlik ve kaosla karşı karşıya kalabilir. Bunların yaşanmaması için bir hayal ürünü olan ve ülkeyi çıkmaza götürecek Yeni Osmanlıcılık düşüncesinden vazgeçilmeli. Kemalist sınırlar içerisinde Türkiye’yi muhafaza etmenin tek yolu Avrasyacılık düşüncesidir.

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
2 Şubat 2013

, , , , ,

Yorum bırakın

CLINTON-RICE ve PERİNÇEK-DUGİN

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rusya’nın “Gümrük Birliği, Avrasya Birliği adı altında bölgede Sovyetler Birliği’ni yeniden diriltme girişimlerinde bulunduğunu” savundu.

Clinton, Financial Times gazetesinin haberine göre, bu gelişmeye direneceklerini açıkladı: “Bu konuda yanılgıya düşmeyeceğiz. Amaçlarının ne olduğunu biliyoruz ve bu sürecin yavaşlatılması ya da önüne geçilmesine yönelik en etkin yöntemleri geliştirmeye çalışıyoruz.”

ABD SÜPER DEĞİL KÜRESEL GÜÇ

Peki, ABD süreci nasıl yavaşlatacak? Geçmişte SSCB’yi yeşil kuşakla çevreleyen, daha doğrusu çevreleyecek sayıda müttefiki olan Washington, şimdi Rusya’ya karşı kimlerle ittifak yapabilecek?

Bu soruya verilecek yanıtın zorluğu, ABD’nin zorluğudur. O zorluk, ABD’nin kendi yayınlarında artık nasıl algılandığıyla da anlaşılıyor. Son dönemde ABD’nin “süper güç” yerine “küresel güç” diye nitelenmesi anlamlıdır.

Ancak Washington açısından pratikte daha sıkıntılı olan Moskova’nın birlik çalışmalarına direnip direnemeyeceğinden ziyade, bu ülkeyle karşı karşıya gelmiş olmasıdır. Çünkü ABD’nin esas rakibi olan Çin’e karşı tek şansı, Zbigniew Brzezinski’nin belirlediği stratejiye göre Rusya ve Türkiye ile “daha geniş batı” kurabilmesine bağlıdır.

SAVAŞ GEMİLERİ KARŞILIKLI KONUMLANDI

Oysa Suriye konusu başta olmak üzere Kürecik Radarı ve Patriot konuları ABD ile Rusya’yı doğrudan karşı karşıya getirmektedir.

Bu karşılıklı cepheleşme artık “silah çekme” noktasındadır. Örneğin Rusya, ABD’nin “Dwight Eisenhower” uçak gemisinin Suriye karasuları yakınına demir atmasına sessiz kalmamış, Akdeniz görevini tamamlayarak Karadeniz’e dönmekte olan 6 savaş gemisini Ege’de bekletmeye karar vermiştir.

Rusya Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklama olayın ciddiyetini ortaya koymaktadır: “Moskova kruvazörü liderliğindeki savaş gemilerimizin Akdeniz’de değişen durum nedeniyle bağlı oldukları Sivastopol üssüne dönüşleri askıya alınmıştır. Türkiye’nin Çanakkale boğazları açıklarında beklemeye alınan gemiler, yapılacak değerlendirmeden sonra Karadeniz’e dönmek yerine tekrar Akdeniz sularına indirilebilir.”

ABD GERİ ADIM ATTI

Aslında bu askeri pozisyon alma durumu, Türkiye ile Rusya’nın Suriye konusundaki görüş farklılığı makasını daraltmasını “Putin, Erdoğan’a yaklaştı” diye yorumlayanlar ile ClintonLavrov görüşmesinden “Rusya, Suriye konusunda ABD’yle uzlaştı” sonucunu çıkaranları fena çuvallattı.

Kaldı ki, Clinton’un Lavrov’la görüşme sonrasında yaptığı açıklama, taviz verenin ABD olduğunu ortaya koyuyor: “ABD ve Rusya, Suriye’deki tüm taraflar arasında arabuluculuk çabalarına destek verme konusunda anlaştı.

Silahlı “çözüm” yerine tüm tarafların müzakere etmesini en başından beri savunan ülke Rusya olduğuna göre, geri adımın sahibi de ABD’dir!

PERİNÇEK VE DUGİN’İN SAPTAMASI

Varlık sebebi Varşova Paktı olan NATO’nun bu pakt kalktıktan sonra bile varlığını sürdürdüğü koşullarda, Clinton’un Rusya’yı “SSCB’yi diriltmeye çalışmakla” suçlamaya kalkması, ABD’nin Türkiye’yi NATO faaliyetlerine merkez yapma girişimine meşruiyet arayışı olarak da anlaşılabilir. Ancak Türkiye’nin pozisyonu da geçicidir.

Öte yandan Clinton’un “Rusya SSCB’yi diriltmeye çalışıyor” sözleri ile ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın “İran, günümüzün Marx’ıdır” sözleri örtüşmektedir. Çünkü her iki açıklama da “siyasal saflaşmaya” işaret etmektedir.

Atlantik cephesinin temsilcilerinin sözlerindeki bu uyum, kuşkusuz Avrasya cephesinin temsilcileri için de geçerlidir. Örneğin Rice’ın “İran, günümüzün Marks’ıdır” sözünü inceleyen Doğu Perinçek’in “Göreceksiniz, Türkiye, yükselen Asya’daki yerini kısa zamanda alacaktır” öngörüsü ile Aleksandır Dugin’in “Türkiye, ABD çizgisinden çıkabilir” demesi de örtüşmektedir!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
10 Aralık 2012

, , , , , , , , ,

Yorum bırakın

AKP, MOSKOVA-LEFKOŞA BAĞINI KESTİ

Rusya yönetimi, vatandaşlarına KKTC’den gayrimenkul almamalarını tavsiye etti. Rusya Dışişleri Bakanlığı, tavsiyesine KKTC’nin “meşru devlet” olmadığını gerekçe gösterdi.

Böylece AKP hükümeti, ABD’ye tam bağımlı dış politikası nedeniyle Rusya’yı da Kıbrıs konusunda karşısına almış oldu.

Oysa 7 yıl önce bu konuda çok önemli bir gelişme yaşanmıştı. Anımsatalım:

PERİNÇEK, DUGİN’İ DENKTAŞ’LA BULUŞTURDU

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bundan 7 yıl önce, KKTC’ye yönelik Atlantik baskısını kırmak ve uluslararası alanda bir destek yaratabilmek için Lefkoşa – Moskova teması sağladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dış politika danışmanı olan Uluslararası Avrasya Hareketi Yüksek Konseyi Başkanı Aleksandr Dugin, Perinçek’in isteğiyle KKTC’ye gitti ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la görüştü.

Rus Duma’sına bağlı Jeopolitik İncelemeler Merkezi Başkanı da olan Dugin, Denktaş’la görüşmesinde, ülkesinin geleneksel olarak Rum tarafını desteklediğini ancak koşulların değiştiğini, Moskova’nın artık Kıbrıs konusuna Rum ve Türk penceresinden birlikte bakması gerektiğini savundu.

Denktaş ve Dugin, Kıbrıs Türklerinin uluslararası tecritten kurtulması için neler yapılabileceği konusunda görüş alışverişi yaptılar ve bazı somut projeler üzerinde durdular.

AKP, ÖNCE DENKTAŞ’I ÇİZDİ

Sonrasını hep birlikte yaşadık. ABD- AKP operasyonuyla Rauf Denktaş devre dışı bırakıldı. KKTC’de Batı yanlısı Mehmet Ali Talat başa getirildi. KKTC’ye Annan Planı kabul ettirildi, ancak Rumlar reddetti.

ABD ve AB verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı. KKTC’ye yönelik izolasyon olanca ağırlığıyla sürdü. AKP hükümeti, KKTC’nin tanınması için tek bir hamle bile yapmadı. (Hatta Denktaş’ın söylediği gibi KKTC’nin tanınmasını engelledi!)

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise ABD’nin bölge politikalarına karşı dik durduğu için Türk Ordusu’nun en seçkin subaylarıyla birlikte tutuklandı.

AKP’NİN AMERİKANCI UYGULAMALARI

AKP hükümeti ise bu yıllar içinde stratejik işbirliği kurabileceği Rusya ile adım adım karşı karşıya geldi.

Erdoğan’ın BOP eşbaşkanlığı, Moskova’yı Ankara’ya düşman ettirecek şu hamlelere imza attı: İran ve Rusya’yı hedef alan ABD – NATO füze radarına ev sahipliği yaptı. Suriye konusunda ABD’nin sopası oldu. ABD isteğiyle İran’a karşı yaptırım uyguladı. Irak’taki Maliki yönetimini hedef alan ilişkiler kurdu. Kuzey Irak’ı Bağdat’a karşı himayeye soyundu.

Rusya’yı adım adım Türkiye’yle karşı karşıya getiren AKP hükümeti, diğer yandan değil KKTC’yi kimi “dost” ülkelere tanıtmak, yıllardır yönettiği İslam İşbirliği Teşkilatı’na dahi tam üye yapamadı! Daha doğrusu yapmadı!

ABD, RUSYA’YI KIBRIS’TAN DİNLİYOR

Rusya’nın vatandaşlarına KKTC’den gayrimenkul almamalarını tavsiye ettiğini öğrendiğimde aklıma Rauf Denktaş’ın şu çok önemli saptaması geldi:

Denktaş, Doğu Perinçek gibi Ergenekon’dan tutuklu olan Mehmet Perinçek’e şunları söylemişti: “Amerikalılar Güney Kıbrıs’ta bulunan egemen İngiliz üslerini de kullanmaktadırlar. Kıbrıs’ta Rusya’yı, Çin’i dinleme tesisleri vardır. Rum tarafını bu nedenle kızdırıp gücendirmek istemezler. AB de Kıbrıs’ta stratejik çıkarları olduğunu açıklamıştır. Bunlar nedir sorusuna verilen cevap şudur: Petrol kuyularını kontrol gerekmektedir, bölgede ne yapacağı bilinmeyen kökten dinci hükümetler vardır. En iyi kontrol merkezi Kıbrıs’tır.”

Denktaş için “o adam bitmiştir” diyen Erdoğan ise bugün Güney Kıbrıs’ın İsrail’le Akdeniz’de ortak doğalgaz aramasını ve ABD-İsrail-Yunanistan askeri tatbikatını izlemektedir!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
10 Nisan 2012

, , , , , ,

Yorum bırakın

%d blogcu bunu beğendi: