Posts Tagged Yalçın Akdoğan
PKK SİLAH BIRAKIR MI?
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 02/01/2013
Hürriyet’ten Okan Konuralp, Başbakan Erdoğan’ın varlığını açıkladığı Öcalan’la görüşmelerin sonuncusunun 24 Aralık 2012’de gerçekleştiğini yazdı. (Hürriyet, 31 Aralık 2012)
Konuralp’i bilgilendirenlere göre MİT yöneticileri ile Öcalan’ın 4 saatlik pazarlığında devlet “PKK’nin silah bırakmasını” istemiş, Öcalan da karşılığında şu talebi masaya sürmüş: “Örgütle doğrudan temas kurmam sağlanmalı, infaz koşullarım iyileştirilmeli. Bu durumda silah bıraktırmaya paralel olarak PKK’nin ve Kürt halkının PKK’yi destekleyen kesiminin ‘çözüme’ psikolojik ve siyasal olarak ikna olması kolaylaşır.”
Hürriyet’in haber kaynağı oldukça iddialı… Pazarlık bu kez bir takvime endekslenmiş ve taraflar, “2013 yılının ilk aylarında kamuoyunun karşısına sorunun çözümüne ilişkin bir bildirimle çıkılmasını” kararlaştırmış.
Bu kez süreçten o denli eminler ki, örneğin Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan da Erdoğan’ın Urfa’da PKK’ye “silahları bırakın” çağrısı yapmasından sonra şu müjdeyi şimdi açıklama gereği görüyor: “Açlık grevleri sürecinde görüştüğümde ağabeyim, 1-2 ay içinde sorunun çözümü konusunda bazı adımların atılabileceğini söylemişti.” (Hürriyet, 31 Aralık 2012)
AKP: DİYALOG BİZİ NEREYE GÖTÜRÜR, BİLMİYORUZ
10 yıldır iktidarda olan bir partinin Öcalan’ı ikna ederek PKK’ye silah bıraktıracağını sanması ya çapsızlıktır ya da başka hesaplar vardır. AKP’nin konuyla ilgili uzmanlarının açıklamalarına bakılırsa, her iki seçenek de yan yana ilerliyor…
Örneğin Başbakan Erdoğan’ın danışmanı da olan AKP milletvekili Yalçın Akdoğan, NTV’de konuyla ilgili soruları yanıtlarken şöyle diyor: “Bu diyalog bizi nereye götürür, bilmiyoruz…” (NTV, 31 Aralık 2012)
Meseleye en hâkim olduğu söylenen Yalçın Akdoğan’ın NTV’deki söyleşisinden önce Star’daki köşesinde yazdığı şu satırlar daha da aydınlatıcıdır: “BDP, PKK’den daha şahin.” (Star, 29 Aralık 2012)
Yakında silahların masumiyeti üzerine teori bile yapabileceğinin işaretini veren Akdoğan, zaten bir süredir PKK ile BDP’yi ayrıştırmak amaçlı olsa gerek, PKK’ye daha yakın duruyordu. Son yazısındaki şu ifadeler de o bakışın eseri: “AK Parti, BDP’nin emir eri değildir. Siz bozacaksınız hükümet yapacak, siz yıkacaksınız hükümet tamir edecek, siz sabote edeceksiniz hükümet çözmek için uğraşacak… Hükümet sizin partinizin ve örgütünüzün kölesi mi?”
TARAFLARI MASAYA SOPA OTURTTU
Normalde “ikna yöntemiyle” PKK’ye silah bıraktıramayacağını en iyi AKP’nin biliyor olması gerek. Zira PKK’yle masaya örgütün silahlı gücü nedeniyle oturmak zorunda kaldıklarını biliyorlar.
AKP’ye oy veren yurttaşlarımızın şu soruyu sorması yararlıdır: “PKK silahlı olmasa, terör estirmese, hiç AKP PKK’yi muhatap alır mı?”
Sorunun yanıtı kesindir ve PKK de şundan emindir: “Silaha dayanan gücümüz olmasa, AKP bizi muhatap almaz.”
AKP ile PKK’yi aynı masaya oturtan silahtır, sopadır! Esas olarak da Obama’nın beyzbol sopasıdır!
PKK’DE BÖLÜNME OLASILIĞI
“Madem durum bu, taraflar neyin peşinde” diye soruyor olabilirsiniz. Anlayabildiğimiz kadarıyla Öcalan İmralı’dan kurtulmanın ve eve çıkmanın, Erdoğan da başkanlık öncesi ayağına dolanacak konuları “geçiştirmenin” peşinde…
Ancak artık mesele çok boyutludur ve inisiyatif ABD yerine bölge kuvvetlerindedir. Irak ve Suriye’deki Kürt eksenli gelişmeler ve İran’ın ABD’nin “Kürt Koridoruna” karşı sert mücadelesi tüm aktörleri etkilemektedir.
ABD’nin gerilemesi kuşkusuz merkezkaç kuvvetine bağlı olarak PKK’yi de etkileyecektir. ABD’nin bölgedeki askeri varlığına bağlı olarak sıçramalı büyüyen PKK için şartlar tersine dönmüştür; Washington’un geri çekilmesi ve bölge ülkelerinin inisiyatif kazanması, PKK’ye zemin kaybettirmektedir.
Bu doğal olarak örgütte “emperyalizm” eksenli kırılmaları tetikleyecektir.
Zira kartlar güçlü eli sever!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
2 Ocak 2012
PKK KİMİN KARTI?
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 11/03/2012
Başbakan Erdoğan’ın medyadaki sözcüsü olan Yalçın Akdoğan, 6 Mart’ta Star’daki köşesinde “yeni denklem, yeni ittifaklar” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Akdoğan yazısında PKK’nin, Suriyeli Kürtleri Erbil’de toplayan Barzani’ye tepki gösterdiğini, Esad’ın da PKK’ye, diğer Kürt grupları baskı altına alma görevi verdiğini ileri sürdü.
AKP Milletvekili Yalçn Akdoğan, Barzani ile PKK’nin, sıraladığı şu nedenlerle gittikçe karşı karşıya geleceğini söylüyordu: 1. ABD Irak’tan çekildiği için, Kürt Bölgesel Yönetimi’nin konumunu koruyabilmeyi artık Türkiye’ye bağlı. 2. Barzani, Suriye – İran konularında ve Irak’taki güç çarpışmalarında Türkiye’den yana. 3. Türkiye’ye yönelik PKK tehdidini Barzani’nin göğüsleyebilmesi artık zor. 4. PKK’nin Suriye ve Kuzey Irak’ta hamle yapması, Barzani’nin nüfuzuna gölge düşürüyor.
KARAYILAN: AKP ‘BARAJLAMA’ YAPIYOR
Yalçın Akdoğan’ın tezlerine PKK’den hemen yanıt geldi. Akdoğan, Karayılan’ın açıklamalarını 9 Mart tarihli yazısında, “Kandil’in Suriye hesapları” bağlığıyla değerlendirdi.
Karayılan “Suriye’de böyle bir ittifaka girmediklerini, bu iddianın Suriye’nin muhtemel desteğini kesmek için ‘barajlama hareketi’ olduğunu, Esad yönetiminin doğrudan Kürtlere karşı bir yönelim içinde olmadığından istemeden bu görüntünün oluştuğunu, Suriye’de PKK’nin değil, destek verdikleri PYD’nin faaliyet gösterdiğini” söylüyor.
Başbakan’ın danışmanı Akdoğan, Karayılan’ın mesajını üç endişeye dayandırıyor: 1. PKK, ‘Suriye kontrgerillası gibi çalıştığı’ söyleminin Türkiye Kürtleri üzerinde olumsuz etki yapacağını düşünüyor. 2. PKK, Suriye Kürtleri üzerinde verilen inisiyatif mücadelesinin, Barzani’yi kendisine karşı farklı bir tutuma iteceğinden kaygı duyuyor. 3. PKK, Esad rejimine koltuk değneği olmakla, ABD’nin hışmına uğrayabileceğinden endişe ediyor.
PKK’DE “İSRAİLCİ – İRANCI KANAT LAR” İDDİASI
Akdoğan bu kadar mantık hatası ve birbiriyle çelişen iddia içeren tezine açıklık getirebilmek için, haliyle yazısının sonuna yeni bir iddia ekliyor: “Örgütün bir kanadı İsrail’in yaklaşımına uygun olarak İran’a karşı zaman zaman mücadele veriyor, diğer kanadı İran’ın da yıkılmasını istemediği Esad rejimine dolaylı destek veriyor.”
Özetle Akdoğan, PKK’nin biri İsrailci, biri de İrancı olan iki kanadı olduğunu söylüyor!
Kuşkusuz, PKK’de farklı görüşler, farklı kanatlar vardır. Ancak kanatlardan birini İsrailci, diğerini de İrancı ilan etmek, en azından ABD’ye hazsızlık olur! Zira Öcalan’ın Suriye’den çıkartılması sürecine dâhil olup, onu asılmamak karşılığında Türkiye’ye teslim eden ABD, o günden sonra PKK’yi tam denetimine aldı ve 1992 – 1998 tarihleri arasında süren “bölge etkisi – Atlantik etkisi” mücadelesine son verdi.
AKP NASIL KURTULACAK?
Aslında Öcalan’ın ve PKK’nin güçten yana tutum aldığını en iyi Ankara bilmektedir. Yine PKK ve Öcalan’ın bu nedenle Atlantikçi çözümlerde yer aldığını, onunla müzakere masasına oturan ve Atlantik’in bir diğer aracı olan AKP bilir.
AKP’nin, Atlantik’in Suriye planında görev almak ve kamuoyuna bu görevi pazarlamak için “Esad – PKK işbirliği” tezine sarılması, içine düştükleri zorluğun göstergesidir.
Ahmet Davutoğlu’nun Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşmesi ve önemli bir metne imza atması; Erdoğan’ın Çin’in önümüzdeki sene devlet başkanı olacak iki numaralı yetkilisiyle görüşmesi ve “tek Çin” vurgusu yapması; ayrıca Erdoğan’ın bu ay sonunda İran’a gidecek olması, Suriye’ye tek başına müdahaleye zorlanan AKP’nin, ABD baskısına karşı nefes alma arayışları olarak yorumlanabilir.
AKP’nin bir yandan Rusya – Çin – İran ekseni üzerinden baskılara çare araması, bir yandan da müzakere ettiği ve ikinci açılım paketi vaat ettiği PKK’yi Esad’ın kontrgerillası ilan etmesi, içine düştüğü çıkmazı ve aslında AKP’nin içindeki çarpışmayı işaret etmektedir.
Güce tapan PKK’nin Suriye konusunda nasıl bir tutum alacağı da, haliyle bölgesel ve uluslararası güç mücadelesinin nasıl ilerleyeceğine bağlıdır.
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
11 Mart 2012
ÖCALAN’IN KURYESİ
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 09/11/2011
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Abdullah Öcalan için bazı düzenlemeler yapılacağını duyurdu. Aynı zamanda milletvekili de olan Akdoğan Zaman gazetesine konuştu: “Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bir mahkum, cezaevinden tehditler yağdıramaz, terör örgütünü yönetmeye kalkamaz, terör eylemlerine yönelik talimatlar veremez. (…) Öcalan’ın durumu çok iyi irdelenmesi gereken bir konudur. Bu noktada da sanırım bazı düzenlemeler yapılacaktır.”
Bu sözlere bakılırsa, 9 yıldır iktidarda olan AKP büyük bir keşif yapmış oluyor: Meğer Öcalan, İmralı’dan Kandil’i yönetiyormuş!
Toplumsal hafızamızın seviyesine güvenen AKP kurmaylarının bu aldatmacasına yanıtı, haftaya çıkacak “Hükümet – PKK Görüşmeleri (1986 – 2011)” isimli yeni kitabımızdan verelim:
ZANA – ÖCALAN MEKTUPLAŞMALARI
1.) AKP, Leyla Zana ile Öcalan’ın mektuplaşmalarını sağladı. 2004 yılı boyunca süren mektuplaşmaların en dikkat çekeni, Zana’nın Öcalan’a “ateşkese ihtiyaç var” dediği mektubuydu…
2.) MİT Müsteşarı Emre Taner, 2005 yılında AKP adına Öcalan’la görüştü. Taner, İmralı’nın notlarını Mesud Barzani’ye aktardı. Barzani de Kandil’e…
3.) Kandil’in başı Murat Karayılan, 2006 yılında Talabani aracılığyla Başbakan Erdoğan’a mektup yazdı.
4.) Öcalan’ın 2009 yılında yazdığı mektubu “devlet” tarafından Avrupa’daki PKK’ye, oradan da Kandil’e ulaştırıldı.
ÖCALAN’IN PROTOKOLLERİ KARAYILAN’DA
5.) Yine 2009 yılında Öcalan’ın hazırladığı protokoller devlete teslim edildi. Devlet de tartışılması ve onaylanması için Kandil’e, Karayılan’a ulaştırdı.
6.) AKP hükümeti, Kandil’den Habur’a barış gruplarının gelmesinin “Kürt Açılımı” için önemli olduğunu düşünüyordu. Talep Öcalan’a iletildi. Öcalan önce reddetti ama pazarlıklardan sonuç alınca, Kandil’e çağrı yaptı.
PKK İLE ÖCALAN ARASINDAKİ KURYE:MİT
7.) PKK ile masaya Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi olarak oturan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın açıklamaları, MİT’in PKK ile Öcalan arasında kuryelik yaptığının en somut dayanağıdır. 2009 yılındaki 5. Oslo görüşmesinin tutanakları, bu bakımdan ibretliktir!
8.) 2011 Mayıs’ında, AKP ile Öcalan arasında seçim sonuna kadar saldırı olmayacağına dair ön protokol imzalandı. Milletvekili Şerafettin Elçi’nin açıkladığı bu ön protokol, İmralı’dan Kandil’e de ulaştırıldı.
AKP’Yİ DE PKK’Yİ DE ABD YÖNETİYOR
AKP ile PKK arasında, belgeleriyle saptayabildiğimiz tam 37 görüşme var. Ayrıntılarını kitabınızda okuyacağınız bu görüşmelerden yukarıda özetlediğimiz bir bölümünde ise AKP’nin İmralı ile Kandil arasında kuryelik yaptığı görülüyor!
Ancak Başbakan Erdoğan’ın siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ise hiç bunlar yaşanmamış gibi, “Öcalan’ın cezaevinden örgütü yönetmesine izin vermeyeceğiz” diyebiliyor!
ABD’nin Irak’ın kuzeyindeki kukla devletini resmileştirmek istediği, bunun için de AKP hükümetini bu yapının hamiliğine soyundurduğu bu dönemde, kimin kimi nereden yönettiği karışmış durumda…
Ancak karşıklığı giderecek tek formul var: AKP’yi, İmralı’yı, Kandil’i, Talabani’yi, Barzani’yi ve de İsrail’i ABD yönetiyor! AKP’nin Öcalan’a 8 kez kurye olması da, AKP’nin PKK ile 37 kez görüşmesi de bu ilişkinin sonucudur!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
9 Kasım 2011