Mehmet Ali Güller
Posts Tagged Ehud Barak
İSRAİL KİMİ ÖPTÜ?
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 05/02/2013
İsrail’in Şam’ı vurmasının AKP medyasında nasıl yer aldığı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları, psikolojik savaş ve medya ilişkisi bakımından derslerle doludur ve incelenmelidir.
Bildiğiniz gibi AKP’nin Beşar Esad karşıtı politikalarında sarıldığı bir yalan da İsrail’in Şam yönetimini desteklediği iddiasıydı. Böylece tabanlarının şöyle düşüneceğini hesaplıyorlardı: “Biz İsrail karşıtıyız. İsrail Beşar Esad’ı desteklediğine göre, partimizin Şam’a karşı harekete geçmesi doğrudur ve normaldir.”
AKP’NİN KUYRUKLU YALANLARI
İsrail’in geçen hafta Şam’ı vurması, bu kozlarını düşüreceği için AKP’li yetkililer hemen harekete geçtiler:
1. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Hürriyet’in manşetinden şöyle soruyordu: “Esad neden İsrail’e çakıl taşı bile atmıyor?”
Davutoğlu’nun Metehan Demir’e söylediği şu cümlelerdeki seçilen kelimeler, psikolojik savaşın açık izlerini taşıyordu: “Niye İsrail uçakları Esad’ın sarayının üzerinden uçup ülkesinin onuruyla oynarken bir çakıl taşı bile atmıyor? Suriye, saldırıya uğrayan ülke ne tepki verirse, o tepkiyi vermeli, onu yapmalı. İsrail ile Esad arasında bir gizli anlaşma mı var? Savunmasız kadınlara çocuklara karşı kullandığın gücü, şimdi kurulduğu günden beri düşman gördüğün İsrail’e karşı neden kullanmıyorsun?”
Stratejik derinlik(!) kokan bu sorularla Davutoğlu, tabanın şöyle düşünmesini istiyordu: “Suriye bizim keşif uçağımızı düşürdü ama İsrail’in uçaklarını düşürmedi. Demek ki İsrail ile Suriye müttefikler bize düşmanlar.”
2. AKP’nin Yeni Şafak’ta yazan Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Yasin Aktay, “Esad’a İsrail’den hayat öpücüğü” başlıklı yazıyla, çıtayı bir parça daha yükseltip, yani yalanın dozajını daha da artırıp, iki ülkenin işbirliğinin uzun yıllara dayandığını ileri sürdü.
Profesör unvanlı Yasin Aktay’ın oğul Esad’ı da geçip baba Esad’a kadar gitmesi ve Şam’ın sürekli İsrail’in çıkarlarını savunduğunu yazması, kuşkusuz cehaletten değil fakat yalanın kuyruklusuna duyulan ihtiyaçtandır.
İSRAİL’İN SURİYE’YE OPERASYON HAZIRLIĞI
Peki, gerçek ne? Olayları ve açıklamaları tarihi sırasına göre anımsayalım:
1. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak: “Suriye’ye operasyon için hazırlıklara başladık.” (Hürriyet, 21 Temmuz 2012)
2. İsrail Dışişleri Bakanlığı Siyasi Direktörü Pinhas Avivi, Suriye konusunda Türkiye ile masaya oturmayı önerdi. (Hürriyet, 22 Ekim 2012)
3. İsrail’den Suriye’ye ateş. (Hürriyet, 11 Kasım 2012)
4. İsrail, Ürdün’de Özgür Suriye Ordusu subaylarıyla gizli görüşme yaptı. (Ajanslar, 31 Aralık 2012)
5. Almanya’da yayımlanan Focus dergisi, İsrail’in Sayeret Matkal adlı komando birliğinin, Özgür Suriye Ordusu’na destek için uzun bir süredir Halep’te olduğunu yazdı. (1 Ocak 2013)
6. Lübnan’da yayımlanan El Manar Dergisi, Türkiye ile Katar’ın 20 Ocak 2013’te Tel Aviv’de İsrailli yetkililerle Suriye konusunda gizli bir görüşme yaptığını yazdı. Dergiye göre Türkiye’yi İstihbarat Başkan Yardımcısı temsil etti.
7. İsrail uçakları, Suriye’yi vurdu. (31 Ocak 2013)
İSRAİL GÜVENLİĞİNİN MİHENK TAŞI: AKP
8. İsrail’in eski güvenlik danışmanı Moşe Maoz, 1 Şubat 2013’te ABD’nin Los Angeles Times gazetesine verdiği demeçte, İsrail’in Suriye saldırısının ABD ve Türkiye ile koordine edilmiş olabileceğini söyledi.
9. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın Münih Güvenlik Konferansı’nda söylediği şu sözler, İsrail’in gerçekte AKP’nin Suriye politikasıyla uyumlu olduğunu gösteriyor: “Hizbullah ve İranlılar Esad’ın kalan tek müttefikidirler. Esad’ın düşüşü çok yakındır ve bu İranlılar ile Hizbullah’a büyük bir darbe olacaktır.”
Üstelik Ehud Barak konuşmasında, Şam Yönetimine karşı mücadele eden Türkiye ile Suudi Arabistan’ı “bölge güvenliğinin mihenk taşı” olarak övdü! (Anadolu Ajansı, 3 Şubat 2013)
Haliyle “İsrail’den Esad’a hayat öpücüğü” diyen AKP yöneticilerine sormak durumundayız: İsrail aslında kimi öptü?
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
5 Şubat 2013
Ahmet Davutoğlu, Beşar Esad, Ehud Barak, Moşe Maoz, Pinhas Avivi, Yasin Aktay, İsrail-Suriye
BÖCEK SAVAŞLARI
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 26/12/2012
Başbakan Erdoğan’ın bir yıl önce bulunan böcekleri ansızın konu edinerek “dinlendiğini” ilan etmesi AKP-Cemaat savaşında yeni bir aşamaya işaret ediyor. Bu tür “böcek savaşlarını” doğru okuyabilmek ve analiz edebilmek, öncelikle tüm olguları masaya yatırmaktan geçiyor. İşte -yerimiz yettiği ölçüde- bu savaşta yaşananlar:
1. Fethullah Gülen, İsrail’le Mavi Marmara krizi sonrasında “İsrail’in onayı olmadan hareket edilmesini otoriteye başkaldırı” olarak niteledi ve İHH üzerinden AKP’yi eleştirdi
2. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, 1 Ağustos 2010’da “İran destekçisi bir adam Türkiye MOSSAD’ının başına atandı. Onların elinde önemli miktarda sırrımız var” diyerek Hakan Fidan’ı hedef aldı.
3. Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi olarak PKK ile masaya oturan Hakan Fidan’ın Oslo’daki görüşme ses kaydı internete düştü. Hem MİT hem de PKK, görüşmeyi sızdırmadığını açıkladı!
4. AKP, 12 Haziran 2011 seçimlerinden hemen önce Ergenekon soruşturmasının savcısı Zekeriya Öz ile polisi Ali Fuat Yılmazer’i görevden aldı. Zaman karara sert tepki gösterdi. (AKP bilahare Tufan Ergüder’i de, Hakkâri Emniyet Müdürü yaparak sürgüne gönderdi!)
5. Seçimlerden hemen sonra cemaatin sözcüsü Hüseyin Gülerce, Erdoğan’ın ustalık döneminde iki sınavı olduğunu söyledi. Biri bakanlar kurulunun oluşturulması, diğeri de YAŞ süreciydi.
6. Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı terörle mücadeleden sorumlu başbakan yardımcısı ve ikinci adam yapması, cemaatin tepkisini çekti. Emre Uslu ve Mehmet Baransu gibi yazarlar, hemen her konuda Atalay’ı hedef aldılar, istifasını istediler! İkiliye göre Atalay, Ergenekon soruşturmasını sekteye uğratıyordu!
7. Zaman gazetesi bu süreçte Usta’yı açıkça hedef almaya başladı. Ali Ünal, “Ustalık dönemi ile ilgili üç endişe” başlıklı yazısında Erdoğan’ı “kendini beğenmişlikle” suçladı, böyle giderse hezimete uğrayacağını ima etti. Ardından Zaman yazarı Bülent Korucu da yine Erdoğan’ı hedef alan yazılar kaleme aldı.
8. Zaman gazetesi 23 Kasım 2011 günü Fethullah Gülen’in Sızıntı’daki bir yazısını yayımladı. 2005 tarihli yazıdaki “kibirli hasta” mesajı yerine ulaştı!
9. Şamil Tayyar’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yazdığı mektupla ortaya çıkan şike yasası kavgasında, cemaat Gül’den yana tavır aldı.
10. Fethullah Gülen, Erdoğan’ın hamleleri karşısında cemaate “Bir kere daha kefeni yırtıp, bir kere daha yeniden gömlek giyin” mesajı verdi.
11. Uludere’de 34 yurttaşımızın bombalanması olayında Cemaat yazarları istihbaratın kaynağının MİT olduğunu yazarak, kurumu hedef alan bir yayın çizgisi izledi.
12. Cemaat, 7 Şubat 2011’de, Oslo görüşmesi ve KCK davası üzerinden Hakan Fidan ile üst düzey MİT yöneticilerini sorgulamaya çalıştı. Erdoğan’ın ameliyat dönemine denk getirilen bu operasyon, karşı operasyonla ve çıkarılan bir yasayla durduruldu.
13. Erdoğan, bu operasyonun ameliyat sürecine denk getirilmesinden şüphelenerek MİT’e ev, araç ve ofislerinde böcek arattı. Erdoğan’ın bugün olduğunu açıkladığı böcekler işte o aramada bulundu.
14. Erdoğan, Başbakanlık korumalarının tümünü birden değiştirdi. Yeni korumalar ile eşyalarını toplayan eski korumalar arasında silah çekmeye kadar varan gerilim yaşandı!
15. Cemaat yazarları bir kez deBaşkanlık Sistemi üzerinden Erdoğan’ı hedef aldılar. Bu dönemde İhsan Dağı gibi yazarların, Erdoğan’ın sık sık referans aldığı Necip Fazıl’ın 12 Eylülcülüğüne gönderme yapması anlamlıydı.
16. Erdoğan Eylül 2012’de dershaneleri kapatma kararı aldı. Dershaneler, Cemaatin en önemli siyasal ve ekonomik faaliyet alanıydı. KPSS başta olmak üzere tüm sınavlarda kopya skandallarının ortaya çıkması, hatta son iki dönemde polis okulu sınav sorularının cemaate verilmemesi de bu savaşın parçasıydı.
17. Cemaat yazarları, dershanelerini kapatma kararı alan Erdoğan’ı “28 Şubat generallerine” benzeten yazılarla hedef aldı. Kimi cemaat yazarları da 4+4+4 sistemi tartışmaları üzerinden karşı atağa geçip, AKP’nin okulları olarak değerlendirilen İmam Hatip’lerin kapatılmasını savundu.
18. Taraf, bertaraf oldu!
19. Cemaat yazarları son günlerde sık sık Erdoğan’ın “tiranlaştığına” vurgu yapan eleştirilerde bulunuyorlar; AKP’nin İslamcılık ile demokrasi sentezinden totalitarizme yakın bir post-otoriterliğin çıktığını savunuyorlar.
ÇÜRÜMENİN GÖSTERGESİ
Böcek savaşları kuşkusuz stratejik piyonluğun sonucudur. ABD’deki iç çarpışmadan ve ABD ile İsrail arasındaki kimi çelişmelerden kaynaklanan bu böcek savaşları, bir yandan çürümenin ve karanlığın göstergesidir fakat diğer yandan da aydınlık yarınların işaretidir!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
26 Aralık 2012
Abdullah Gül, AKP-Cemaat çarpışması, Ali Ünal, Ali Fuat Yılmazer, Böcek, Bülent Korucu, Beşir Atalay, Ehud Barak, Emre Uslu, Erdoğan, Fethullah Gülen, Hakan Fidan, Hüseyin Gülerce, Mavi Marmara, Mehmet Baransu, Necip Fazıl, Taraf, Tufan Ergüder, Zaman, Zekeriya Öz, Şamil Tayyar, İhsan Dağı
AKP TERÖRÜ DESTEKLİYOR
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 23/07/2012
Suriyeli teröristlerle ittifak kurarak Şam rejimini devirmeye soyunan AKP, kamuoyunu kandırmak için iki temel yalana başvuruyordu: Birincisi PKK’nin, ikincisi de İsrail’in Suriye’yi desteklediği yalanı…
Türk halkının PKK ve İsrail karşıtlığını, komşu bir ülkedeki iktidarı devirmeye araç olarak kullanmaya yeltenmek, kuşkusuz öncelikle ahlaki bir sorundur ama bir yanıyla da AKP’nin Atlantik operasyonundaki çaresizliğinin göstergesidir.
Biz ise ısrarla ABD’nin stratejik aletleri konumundaki kuvvetlerin, son tahlilde aynı cephede yer alacağını belirtmiştik. ABD tek tek kullandığı gibi, AKP ile PKK’yi, PKK ile İsrail’i de çıkarları gereği elbette yan yana getirecekti.
AKP-PKK İTTİFAKI
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın “Suriye’ye operasyon hazırlığına başladık” demesi, AKP yalanlarından birini ortaya çıkartmıştır. İkincisi de açığa düşmüştür:
Mesud Barzani’nin 12 Temmuz’da Suriyeli Kürt partilerle PKK’yi, Esad karşıtlığında ittifaka hazırlaması, kuşkusuz Washington’un talebi ve emriydi. Suriyeli Kürt partilerinin içinde yer aldığı ve AKP’nin çeşitli toplantılarına da katılan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (SKUK) ile PKK’nin Suriye kolu olan PYD’nin kurduğu “Batı Kürdistan Halk Meclisi”, Barzani’nin gözetiminde birleştirilmiş ve “Yüksek Kürt Konseyi”ne dönüştürülmüştü.
Şimdi bu “Yüksek Kürt Konseyi” ama aslında silahlı güce dayandığı için bizzat PYD’nin kendisi, Suriye’nin kuzeyindeki bazı Kürt kentlerinde yönetime el koydu! Afrin, Komani ve Derik gibi yerlerde yönetimi ele geçiren, Kamışlı’yı da almak için yoğun çaba gösteren PKK’nin “Batı Kürdistan otonomisi” kurmaya hazırlandığı belirtiliyor.
PKK’nin bu hamlesinde kısmen başarılı olması, kuşkusuz Şam rejiminin daha güneydeki muhalifleri ezmek üzere başlattığı büyük operasyon dolayısıyla ortaya çıkan güç boşluğundan kaynaklanmaktadır. O nedenle kesin bir sonuç değildir.
Ancak mesele, Suriye kadar Türkiye’yi de ilgilendirmektedir. ABD’nin böldüğü Irak’ın kuzeyindeki Barzanistan’ın yarattığı güvenlik tehdidi ortadayken, bir benzerinin Suriye’de ortaya çıkması, Ankara’nın kabul edebileceği bir durum değildir. Ama Türkiye Ankara’dan değil Washington’dan ve Dolmabahçe’den yönetilmektedir.
Suriye’nin kuzeyindeki Türkiye karşıtı bu gelişmelerin bir numaralı sorumlusu ABD, iki numaralı sorumlusu da AKP’dir. Bu sürece sessiz kalanların sorumluluk sırası başka bir yazının konusudur.
ULUSLARARASI HUKUK TANIMAZLIK
Bu son gelişmeler şu gerçeği artık somutlaştırmıştır. AKP teröre açık destek vermektedir.
1. AKP, Suriye’de PKK’nin müttefikidir. Şam rejimini yıkmaya soyunan AKP, PKK’ye “otonomi” alanı yaratmaktadır.
2. Suriye Ulusal Güvenlik Konseyi’ne yapılan ve Savunma ile İçişleri Bakanları’nın ölümüne sebep olan bombalı saldırı sonrası Abdullah Gül’ün yaptığı açıklama, ülkemizin İsrailleştiğinin işaretidir.
3. AKP yandaşı basının, Suriyeli teröristlerin sınır kapılarını ele geçirmesini sevinçle karşılaması hatta kutlaması ibretliktir! Sınır kapısını savunan Suriyeli 22 askerin teröristlerce katledilmesini ballandırarak anlatmaları, ancak çift meslekli olabilmeleriyle açıklanabilir!
Bu terörist saldırı sırasında 12 Türk TIR’ının yakılmasını gözlerden saklamaları da görevleri gereğidir. Tıpkı geçenlerde Suriyeli teröristlerin ayaklanarak 4 Türk polisini hastanelik etmelerini duyurmadıkları gibi…
SURİYE DEĞİL, AKP YIKILACAK!
Suriye’yi bölmeye soyunanlar, kuşkusuz Türkiye’yi de bölmektedirler. Bu gerçek, AKP’yi Türkiye açısından bir güvenlik sorunu haline getirmiştir.
Denklem artık basit ve sadedir: Ya Suriye yıkılacaktır, ya da AKP.
Suriye’nin direnmesi ve AKP’nin yıkılması, Türkiye’nin çıkarınadır!
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
23 Temmuz 2012
Abdullah Gül, AKP, Ehud Barak, Mesud Barzani, PKK, Suriye, Terör
MİT OLAYI VE GLADYO’DA ÇATLAK
Posted by Mehmet Ali Güller in Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları on 13/02/2012
Fethullah Gülen’in cemaatine “Bir kere daha kefeni yırtıp, bir kere daha yeniden gömlek giyin” demesiyle yeni bir boyut kazanan AKP – Cemaat mücadelesinin sebebi nedir?
Erdoğan’ın, partisine Atlantik ilişkileri sağlayan Fethullah Gülen’e yargıyı, emniyeti ve mülki idareyi sunması, Cemaate yeterli gelmedi mi?
ABD içindeki Ortadoğu stratejisi çatışmasıyla ve ABD ile İsrail arasındaki çelişmelerle, Erdoğan ile Gülen arasındaki çelişmelerde paralellik var mı? İnceleyelim:
İLK ÇATIŞMA: MAVİ MARMARA OLAYI
AKP ile Cemaat arasında giderek sertleşen mücadelenin başlangıcı Mavi Marmara olayıdır.
9 yurttaşımızı yitirdiğimiz, İsrail’in Gazze’ye gitmek isteyen Mavi Marmara gemisine yaptığı askeri müdahale Erdoğan ile Gülen’i karşı karşıya getirmişti.
Erdoğan İsrail’i “devlet terörü” yapmakla suçlarken, Fethullah Gülen Wall Street Journal’e yaptığı açıklamada, İsrail’le uzlaşılmamasını eleştirmiş ve AKP’nin yol verdiği İHH’nın İsrail’in onayı olmadan yola çıkmasını “otoriteye başkaldırı” olarak nitelemişti.
O gün genel medyanın üzerinde çok durmadığı bu farklı tutum, giderek derinleşecekti…
ABRAMOWİTZ, ERDOĞAN’I HEDEF ALDI
AKP ile Cemaat arasında çelişmelerin derinleştiği bu son dönemde, ABD’den ilginç bir çıkış gelmişti.
Erdoğan’ı bulunduğu makamlara çıkaran isimlerden eski ABD Büyükelçisi Morton Abramotiwz, Hürriyet’te, Başbakan’ı tiranlıkla suçlamıştı!
EYMÜR’ÜN ROLÜ
Gözaltına alınan ve açıklamalarına “resmiyet” kazandırılan eski MİT’çi Mehmet Eymür, ifadesinde, eski Başbakan Tansu Çiller’in MOSSAD’la görüştüğünü ifşa etti. Bu aynı zamanda Türk Gladyo’sunun açığa düşürülmesiydi.
Kâşif Kozinoğlu, şüpheli ölümünden önce Aydınlık’a gönderdiği notlarında, Eymür’ün, Gülen’in 50 bin dolar maaşlı adamı olduğunu belirtmişti!
MOSSAD’IN HAKAN FİDAN’A TEPKİSİ
Erdoğan’ın 26 Mayıs 2010’da MİT Müsteşarı olarak atadığı Hakan Fidan’ı bu makama çok önceden hazırladığı belliydi.
Fidan daha 2008 yılında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda Türkiye temsilcisiyken, İran’ın barışçıl amaçlarla nükleer program geliştirme hakkına sahip olduğunu söylemiş ve İsrail’in tepkisini çekmişti.
İsrail, Türkiye ile İran arasındaki “uranyum takası” anlaşmasının mimarı olarak da Hakan Fidan’ı görüyordu.
Fidan MİT Müsteşarı olduğunda, Haaretz gazetesi, onun Davutoğlu ile birlikte Mavi Marmara olayını planladığını ve Türkiye’nin İran’la ilişkilerini geliştirmesinde rol aldığını yazarak, İsrail’in hoşnutsuzluğunu dile getirdi.
Hoşnutsuzluğun boyutu, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın 1 Ağustos 2010’daki sözlerinde dana net görülüyordu: “İran destekçisi bir adam Türkiye MOSSAD’ının başına atandı. Onların elinde önemli miktarda sırrımız var. Son iki aydaki izlenimimiz, bu sırları İran’a açabilecekleri şeklinde.”
OSLO GÖRÜŞMESİ
Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi olarak PKK ile masaya oturan Hakan Fidan’ın Oslo’daki görüşme ses kaydı internete düşmüştü.
Hem MİT hem de PKK, görüşmeyi sızdırmadığını açıklamıştı!
ULUDERE OLAYI
Uludere’de 34 yurttaşımızın yanlışlıkla bombalanması olayında cemaat yazarları, ilk andan itibaren istihbaratın kaynağının MİT olduğunu savunarak, bu kurumu hedef aldı.
Oysa gerçek başkaydı. Aydınlık, istihbaratın kaynağının ABD olduğunu ve ABD Predatörünün, Türk F-16’larından 18 dakika önce ilk bombayı attığını ortaya çıkardı. Bu haber, halen yalanlanmadı!
SURİYE’YE MÜDAHALE SIKINTISI
Çeşitli olgularla açıklamaya çalıştığımız bu çatlağın giderek derinleşmesi, ABD’nin ve dolayısıyla Türkiye’nin İran ve Suriye politikalarıyla ve Irak’ın kuzeyindeki yapının geleceğiyle doğrudan ilgili…
ABD’nin Suriye’ye sokmak istediği Türkiye’nin kararsızlığı, Ankara’nın sıkışması kavgayı büyütüyor.
Bu kavgayı incelemeyi sürdüreceğiz…
Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
13 Şubat 2012
Ahmet Davutoğlu, Ehud Barak, Fethullah Gülen, Hakan Fidan, Mehmet Eymür, Morton Abramowitz, MİT, Tansu Çiller, Tayyip Erdoğan
- Diğer 1.482 aboneye katılın
Kategoriler
- ABC Yazıları (22)
- Aydınlık Gazetesi Yazıları (1.402)
- CRI Türk (167)
- Cumhuriyet Gazetesi (600)
- Film Yazıları (1)
- Kitap-Film Yazıları (14)
- Mesleki Yazılar (5)
- Odatv Yazıları (216)
- Politika Yazıları (2.524)
- Radikal Kitap Yazıları (1)
- Teori Dergisi Yazıları (6)
- Uncategorized (10)
Arşivler
İstatistikler
- 1.083.998 hits